What does azarlamak in Turkish mean?
What is the meaning of the word azarlamak in Turkish? The article explains the full meaning, pronunciation along with bilingual examples and instructions on how to use azarlamak in Turkish.
The word azarlamak in Turkish means scold, azarlamak, zılgıt atmak, haddini bildirmek, azarlamak, paylamak, azarlamak, paylamak, azarlamak, paylamak, azarlamak, paylamak, ayıplamak, kınamak, azarlamak, paylamak, azarlamak, paylamak, azarlamak, azarlamak, paylamak, azarlamak, fırçalamak, fırça atmak, fırça çekmek, azarlamak, azarlamak, paylamak, azarlamak, paylamak, çıkışmak, azarlamak, azarlamak, aniden çıkışmak, azarlamak, paylamak, kusur bulmak, azarlamak, azarlamak, azarlamak, azarlamak, azarlamak, paylamak, azarlamak, paylamak, azarlamak, çıkışmak, azarlamak, azarlamak, azarlamak, paylamak, azarlamak, azarlamak, azarlamak, paylamak, azarlamak, azarlamak, fırça atmak, fırça çekmek, azarlamak, azarlamak, azarlamak, azarlamak, azarlamak, sertçe azarlamak. To learn more, please see the details below.
Meaning of the word azarlamak
scold
|
azarlamakverbal expression (reprimand) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Your father will have words with you when I tell him what you've done. |
zılgıt atmakverbal expression (slang (attack verbally) (argo) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Elena had a go at her husband for being late. |
haddini bildirmekverbal expression (scold harshly) (birisine) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
azarlamak, paylamaktransitive verb (reprimand) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Beth scolded Amy for going out in the rain without a coat. |
azarlamak, paylamaktransitive verb (rebuke, scold) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Pete's parents constantly berate him for not doing more to find a job. |
azarlamak, paylamaktransitive verb (formal (rebuke, tell off) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) If you break the rules you will be reprimanded. |
azarlamak, paylamaktransitive verb (scold, reprimand) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) If you're late, your boss will admonish you. |
ayıplamak, kınamaktransitive verb (tell off, reprimand) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Brady is often chided by his overly critical parents. |
azarlamak, paylamaktransitive verb (formal (abuse verbally) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Timothy felt ashamed after he publicly reviled his children. |
azarlamak, paylamaktransitive verb (attack verbally) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) My boss lambasted me today for a small error on my report. |
azarlamaktransitive verb (formal, often passive (reprimand) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) The soldier was upbraided when he didn't follow orders. |
azarlamak, paylamaktransitive verb (reprimand, punish) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) The judge castigated the prosecutor for her repeated objections. |
azarlamaktransitive verb (criticize, scold) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Annoyed by his son's disobedience, John rebuked him. |
fırçalamak, fırça atmak, fırça çekmekphrasal verb, transitive, separable (US, slang, figurative (reprimand) (argo) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) The coach chewed out the player who dropped the pass. |
azarlamakphrasal verb, transitive, separable (informal (reprimand) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) The teacher told the girls off for giggling in class. |
azarlamak, paylamakphrasal verb, transitive, separable (US, informal (reprimand [sb], tell [sb] off) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
azarlamak, paylamak, çıkışmakverbal expression (criticize, scold for) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) The old lady rebuked the young man for pushing into the queue. |
azarlamakverbal expression (reprimand for doing) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) The teacher admonished the student for being late to class yet again. |
azarlamak(informal (criticize) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Kate laid into her husband for arriving late. |
aniden çıkışmakphrasal verb, intransitive (figurative (attack verbally) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ian has a tendency to lash out if he thinks that he is being personally criticized. |
azarlamak, paylamaktransitive verb (reprimand, rebuke [sb]) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) The servants were chastised and sent to their quarters. |
kusur bulmaktransitive verb (attack verbally, find fault in [sb]) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Andrew's mother was always criticizing him for his poor grades. |
azarlamak(figurative (punish) (mecazlı) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) My mum will skin me alive for losing my school bag. |
azarlamak(tell off, reprimand) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) The teacher chided the students for disrupting the class. |
azarlamak(formal (rebuke, tell off) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) The teacher reprimanded the children for breaking the rules. |
azarlamak(formal (reprimand for) (birisini bir şey yüzünden) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) The headteacher upbraided the pupils for their rudeness. |
azarlamak, paylamakphrasal verb, transitive, separable (US, informal (scold) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
azarlamak, paylamakphrasal verb, transitive, separable (US ([sb]: chastise) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Jack's boss read him out for not submitting the report on time. |
azarlamakphrasal verb, transitive, separable (UK, informal (reprimand) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) The boss ticked Linda off for being late. |
çıkışmakverbal expression (formal (reprimand for doing) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) The teacher upbraided Ginny for failing to learn her times tables. |
azarlamak(figurative, informal (reprimand) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Whenever I use bad grammar, my English teacher pulls me up. |
azarlamak(reprimand [sb]) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) The headteacher chastised her for her rudeness. |
azarlamak, paylamakphrasal verb, transitive, separable (US, informal (scold) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
azarlamakverbal expression (figurative, informal (reprimand for [sth]) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ruth pulled her son up on his bad language. |
azarlamakverbal expression (reprimand [sb] for doing [sth]) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) The boss chastised me for speaking out. |
azarlamak, paylamakphrasal verb, transitive, separable (US, informal (scold) (gayri resmi) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) My boss dressed me down for being rude to the client. |
azarlamaktransitive verb (figurative (reprimand) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Laura's mom lectured her for twenty minutes nonstop. |
azarlamaktransitive verb (US, slang (reprimand, criticize) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Caroline blistered her daughter for her inappropriate behavior. |
fırça atmak, fırça çekmekverbal expression (figurative (reprimand, moralize) (gündelik dil) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Deanna lectured her son about staying out late. |
azarlamaktransitive verb (figurative (reprimand) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Jack's boss carpeted him for failing to write the report. |
azarlamaktransitive verb (reprimand: an employee) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Karen's employer had to discipline her because she kept making mistakes. |
azarlamaktransitive verb (figurative, informal (strongly scold) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) My teacher landed on me for not doing my homework. |
azarlamak(informal, figurative (criticize, attack verbally) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Henry slammed Daniel for his mistake. |
azarlamak(reprimand: an employee for [sth]) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) The boss disciplined Gareth for always being late to work. |
sertçe azarlamak(rebuke [sb] harshly) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) The woman railed at the MP for not listening to his constituents' concerns. |
Let's learn Turkish
So now that you know more about the meaning of azarlamak in Turkish, you can learn how to use them through selected examples and how to read them. And remember to learn the related words that we suggest. Our website is constantly updating with new words and new examples so you can look up the meanings of other words you don't know in Turkish.
Updated words of Turkish
Do you know about Turkish
Turkish is a language spoken by 65-73 million people around the world, making it the most commonly spoken language in the Turkic family. These speakers mostly live in Turkey, with a smaller number in Cyprus, Bulgaria, Greece and elsewhere in Eastern Europe. Turkish is also spoken by many immigrants to Western Europe, especially in Germany.