What does aptal in Turkish mean?
What is the meaning of the word aptal in Turkish? The article explains the full meaning, pronunciation along with bilingual examples and instructions on how to use aptal in Turkish.
The word aptal in Turkish means stupid, aptal, salak, alık, ahmak, akılsız, salak, aptal, budala, aptal, salak, aptal, salak, enayi, ahmak, aptal, salak, ahmak, alık, aptal, salak, akılsız, ahmak, aptal, salak, enayi, budala, ahmak, salak, aptal, aptal, salak, salak, aptal, ahmak, mankafa, kuş beyinli kimse, ahmak, aptal, salak, budala, sersem, aptal, budala, aptal, salak, ahmak, kahrolası, baş belası, lanet olası, melun, sersem, aptal, şaşkın, akılsız, aptal, sersem, ahmak, aptal, salak, dangalak, aptalca, aptal, salak, aptal, budala, ahmak, aptal, salak, kalın kafalı, ahmak, (kişi) deli, kaçık, çatlak, aptal, salak, budala, ahmak, ahmak, avanak, aptal, gıcık, sinir, çılgın, kaçık, kalın kafalı, aptal, salak, geri zekalı, geri zekâlı, gerzek, aptal, salak, ahmak, şapşal, (şaşkınlıktan, vb.) ağzı açık kalmış, aptal/ahmak kimse, kalın kafalı/odun kafalı kimse, aptal/salak/ahmak kimse, geri zekâlı, gerzek, çük kafalı, sik kafalı, daha aptal, daha akılsız, ahmak, aptal kimse, aptal/salak/ahmak kimse, salak/aptal/geri zekâlı kimse, aptal/salak/ahmak kimse, (kişi) aptal, salak, şapşal, aptal/salak/dangalak/mankafa kimse, aptal/salak/enayi kimse, aptal/salak/ahmak/şapşal kimse, geri zekâlı kimse, embesil, aptal herif, salak herif, aptal/salak/ahmak kimse, aptal/salak/ahmak kimse, aptal/salak/ahmak/sersem kimse, salak/aptal/ahmak kimse, aptalca, enayice, salakça, ahmakça, aptal/salak/avanak kimse. To learn more, please see the details below.
Meaning of the word aptal
stupid
|
aptal, salak, alık, ahmak, akılsızadjective (person: not clever) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) ⓘBu cümle, İngilizce cümlenin çevirisi değildir. Bu mankafalı herifi nereden buldunuz? He is so stupid that he couldn't figure it out. |
salak, aptal, budalaadjective (US, informal (person: stupid) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Bu gerizekalı herifle çalışmaktan bıktım. She was too dumb to think of an alternative. |
aptal, salakadjective (silly, trite) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) My uncle's jokes are corny, but we laugh anyway. |
aptal, salak, enayi, ahmakadjective (stupid) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Ryan made a foolish mistake. |
aptal, salak, ahmak, alıkadjective (person: stupid) (kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) My idiotic uncle is always embarrassing me in front of my friends. |
aptal, salak, akılsıznoun (pejorative (idiot) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Sınavda kopya çekmeye çalıştığı için aptaldır. He's such a fool, trying to cheat in an exam like that. |
ahmak, aptal, salak, enayinoun (stupid person) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Başbakanın ismini tabi ki biliyorum. Aptal değilim. Yes, I know who is president. I'm not an idiot. |
budala, ahmak, salak, aptalnoun (figurative (idiot) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Alan is a jackass, he is a jerk to Sarah's friends. |
aptal, salaknoun (pejorative (idiot) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Seth yelled at the moron at the restaurant who brought him the wrong order. |
salak, aptal, ahmak, mankafanoun (informal, pejorative (stupid person) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Don't be such a chump; if you think Lisa likes you, ask her out on a date! |
kuş beyinli kimsenoun (informal, figurative, pejorative (foolish person) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
ahmak, aptal, salak, budala, sersemadjective (foolish, stupid) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) We all do silly things when we are young. |
aptal, budalaadjective (US, informal (thing, idea: stupid) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Bu aptal sınıfta vaktimi harcıyorum. I'm wasting my time in this dumb class. |
aptal, salak, ahmakadjective (mainly UK, informal (person: stupid, silly) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Several daft pedestrians were wandering back and forth between the cars. |
kahrolası, baş belası, lanet olası, melunadjective (potentially offensive, slang (awful, annoying) (saldırgan) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) That damned cat has trampled my flower beds again! |
sersem, aptal, şaşkınadjective (figurative, slang (silly, unintelligent) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Ann is very nice, but she's a bit dizzy sometimes. |
akılsız, aptal, sersem, ahmakadjective (person: not intelligent) (kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) That mindless fool hit my car again! |
aptal, salak, dangalaknoun (UK, figurative, pejorative, vulgar, slang (insult: stupid person) (kaba, argo) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) This twat in front of me doesn't know how to drive. |
aptalca, aptaladjective (informal (idea: absurd) (fikir, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) That's absolutely crazy - she will never marry a man like him! |
salak, aptal, budala, ahmakadjective (US, slang, dated (foolish, stupid) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Some jerky guy asked if he could sit with us. |
aptal, salak, kalın kafalı, ahmakadjective (informal, figurative (person: stupid) (kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) All of her answers suggested to me that she's a bit dense. |
(kişi) deli, kaçık, çatlakadjective (informal (person: crazy, silly) (resmi olmayan dil) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) My nutty uncle makes the weirdest faces at his children. |
aptal, salak, budala, ahmaknoun (slang (silly or clumsy person) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Joe tripped over his own foot--what a boob! |
ahmak, avanak, aptalnoun (pejorative (foolish person) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Walter's a sap to let his girlfriend treat him so badly. |
gıcık, sinirnoun (UK, figurative, pejorative, slang (stupid or contemptible person) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Rick apologised to Debra for being an arse. |
çılgın, kaçıkadjective (esp UK, figurative, informal ([sb]: foolish, crazy) (mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) You're mad! Don't go in there! |
kalın kafalı, aptal, salak, geri zekalıadjective (colloquial (stupid) (konuşma dili) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) The translator was too thick to figure out the instructions. |
geri zekâlı, gerzekadjective (slang, dated, pejorative, offensive (person: stupid, incompetent) (argo) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) The bullies called Joe a spastic crybaby when he got upset because he didn't understand the rules of the game. |
aptal, salak, ahmak, şapşalnoun (informal, pejorative (stupid person) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Hey, stupid! What do you think you are doing? |
(şaşkınlıktan, vb.) ağzı açık kalmışadjective (person: open mouthed, gawping) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Ryan stood agape as he beheld the Grand Canyon for the first time. |
aptal/ahmak kimse, kalın kafalı/odun kafalı kimsenoun (pejorative, slang (stupid person, idiot) (argo, hakaret) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) I can't believe you said that, bonehead! |
aptal/salak/ahmak kimse, geri zekâlı, gerzeknoun (pejorative, slang (stupid person, idiot) (hakaret) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) My little brother is such a cretin. |
çük kafalı, sik kafalınoun (slang, vulgar (stupid male) (argo, saldırgan) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Some d***head left his car in my space. |
daha aptal, daha akılsızadjective (informal, figurative, pejorative (person: less intelligent) (gayri resmi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Sadie is dimmer than her genius sister. |
ahmak, aptal kimsenoun (figurative, pejorative (stupid person) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) That's not how you do it, you donkey! |
aptal/salak/ahmak kimsenoun (US, slang, pejorative (stupid person) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) I can't believe she went out with that dork! |
salak/aptal/geri zekâlı kimsenoun (pejorative, slang (unintelligent person) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Of course that's not right, you dummy! |
aptal/salak/ahmak kimsenoun (stupid person) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Tristan is a complete dunce who is always tripping over his own feet. |
(kişi) aptal, salak, şapşaladjective (person: silly) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Arthur is a frivolous sort who loves games and jokes. |
aptal/salak/dangalak/mankafa kimsenoun (slang, vulgar, pejorative (stupid person) (kaba) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Who's the f***head that ran into my truck? |
aptal/salak/enayi kimsenoun (US, informal (fool, incompetent person) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Don't entrust such a serious project to a goof like Randy. |
aptal/salak/ahmak/şapşal kimsenoun (informal, pejorative (person: stupid) (hakaret) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) I would never date a goon like Craig. |
geri zekâlı kimse, embesilnoun (stupid person) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) George thinks people who disagree with him are imbeciles. |
aptal herif, salak herifnoun (UK, figurative, pejorative, vulgar, slang (stupid man) (argo, kaba) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Annoyed with the driver who had almost caused her to crash, Janine called him a knob. |
aptal/salak/ahmak kimsenoun (figurative, slang (silly person) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Stop tickling me! You're such a loony! |
aptal/salak/ahmak kimsenoun (UK, pejorative, slang (stupid person) (aşağılayıcı, argo) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) You didn't need to boil the egg for 20 minutes, you nit! |
aptal/salak/ahmak/sersem kimsenoun (pejorative (stupid person) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) That oaf messed up the reports and now I have to fix his work. |
salak/aptal/ahmak kimsenoun (US, slang (stupid person) (argo) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Only a schmuck would go to the beach without sunblock. |
aptalca, enayice, salakça, ahmakçaadverb (in an unintelligent way) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) The man stared stupidly at the math equation on the blackboard. |
aptal/salak/avanak kimsenoun (UK, pejorative, slang (idiot, inept person) (argo, aşağılayıcı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Bradley's new wife is half his age and a complete twit. |
Let's learn Turkish
So now that you know more about the meaning of aptal in Turkish, you can learn how to use them through selected examples and how to read them. And remember to learn the related words that we suggest. Our website is constantly updating with new words and new examples so you can look up the meanings of other words you don't know in Turkish.
Updated words of Turkish
Do you know about Turkish
Turkish is a language spoken by 65-73 million people around the world, making it the most commonly spoken language in the Turkic family. These speakers mostly live in Turkey, with a smaller number in Cyprus, Bulgaria, Greece and elsewhere in Eastern Europe. Turkish is also spoken by many immigrants to Western Europe, especially in Germany.