What does aşikar in Turkish mean?
What is the meaning of the word aşikar in Turkish? The article explains the full meaning, pronunciation along with bilingual examples and instructions on how to use aşikar in Turkish.
The word aşikar in Turkish means belli, açık, belirgin, bariz, açık, açık, bariz, aşikar, belli, bariz, açık, aşikâr, açıkça, aşikar olarak, bariz, aşikâr, belirgin, belirgin, belli, aşikâr, açık, açıkça, besbelli olarak, aşikâr olarak, açık, aşikâr, belli, açık, besbelli, aşikâr, açıkça, açık, belli, aşikâr, ortada, açık, belli, aşikâr, açık bir şekilde, açık, belli, aşikâr, belli, bariz, aşikâr, belli, bariz, aşikâr, açık, apaçık, aşikâr, belli, açık, aşikâr, açık, belli, aşikâr. To learn more, please see the details below.
Meaning of the word aşikar
belliadjective (obvious) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) The answer is self-evident, and I don't feel like explaining it right now. |
açıkadjective (obvious, clear) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) The image on the road sign was self-explanatory. |
belirginadjective (clear, distinct) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Trenchant voices could be heard from the apartment next door. |
barizadjective (evident) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) The truth is clear to us. |
açıkadjective (informal (obvious, blatant) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
açık, bariz, aşikaradjective (not hidden) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) The open hostilities shocked the other countries. |
belli, bariz, açık, aşikâradjective (obvious) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) As time went on, it became apparent that Darla was not actually pregnant. |
açıkça, aşikar olarakadverb (openly, conspicuously) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Steve's mother gets upset when he lies blatantly to her about where he has been. |
bariz, aşikâr, belirginadjective (action: obvious) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) I know you're trying to sneak past the door, but the way you're moving is conspicuous! |
belirgin, belli, aşikâr, açıkadjective (clear, definite) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) There was a distinct lack of enthusiasm among the students when the teacher suggested they do extra homework. |
açıkça, besbelli olarak, aşikâr olarakadverb (clearly) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Evidently, he never got my voicemail. |
açık, aşikâradjective (discernible) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Nick's depression was legible in his eyes. |
belli, açık, besbelli, aşikâradjective (obvious) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) The reasons for their sudden departure were not manifest. |
açıkçaadverb (evidently, clearly) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) He smiled obviously. The house was obviously neglected with rot in all the woodwork. |
açık, belli, aşikâr, ortadaadjective (figurative (evident, obvious) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Wendy's disgust was palpable when her ex-husband walked in. |
açık, belli, aşikâradjective (obvious) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) I know you weren't at school today, because I saw you in the shops, so stop telling such patent lies! |
açık bir şekildeadverb (obviously, openly) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
açık, belli, aşikârinterjection (informal (that is self-evident) (ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) You always look lovely - that goes without saying. |
belli, bariz, aşikâradverb (to the front) I asked for volunteers to step to the fore. |
belli, bariz, aşikâradverb (figurative (issue: evident) The Michael Brown killing brought racial tensions back to the fore. |
açık, apaçık, aşikâradjective (figurative (speech, action: obvious) (davranış, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) It's important that our motives be transparent to the voters. |
belli, açık, aşikâradjective (clear, obvious) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) My aunt took an unmistakable pride in her work. |
açık, belli, aşikâradjective (evident, clear) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) There were visible signs of a struggle near the body. |
Let's learn Turkish
So now that you know more about the meaning of aşikar in Turkish, you can learn how to use them through selected examples and how to read them. And remember to learn the related words that we suggest. Our website is constantly updating with new words and new examples so you can look up the meanings of other words you don't know in Turkish.
Updated words of Turkish
Do you know about Turkish
Turkish is a language spoken by 65-73 million people around the world, making it the most commonly spoken language in the Turkic family. These speakers mostly live in Turkey, with a smaller number in Cyprus, Bulgaria, Greece and elsewhere in Eastern Europe. Turkish is also spoken by many immigrants to Western Europe, especially in Germany.