What does dolayı in Turkish mean?
What is the meaning of the word dolayı in Turkish? The article explains the full meaning, pronunciation along with bilingual examples and instructions on how to use dolayı in Turkish.
The word dolayı in Turkish means because of, yüzünden, yüzden, dolayı, dolayı, yüzünden, nedeniyle, sebebiyle, dolayısıyla, bundan dolayı, nedeniyle, -den dolayı, yüzünden, bu nedenle, bu sebeple, olduğu için, olmasından dolayı, bu yüzden, bu nedenden ötürü, bu sepepten ötürü, -den ötürü, -den dolayı, nedeniyle, sebebiyle, dolayısıyla, -den dolayı, yüzünden, nedeniyle, bu nedenle, bu sebeple, -den ötürü, -den dolayı, yüzünden, göre, bu nedenle, bu sebeple, saat farkından dolayı oluşan rahatsızlık, yüzünden, sebebiyle, nedeniyle, yüzünden, sebebiyle, nedeniyle, -den dolayı, nedeniyle, sebebiyle, çünkü, bunun için, onun için, bu yüzden, bundan dolayı, o yüzden, bu yüzden, ondan dolayı, bundan dolayı, bu sebeple, bu nedenle, bu yüzden, bundan dolayı, bu yüzden, bundan dolayı, onun için, -den dolayı, bunun üzerine, bundan sonra, onun için. To learn more, please see the details below.
Meaning of the word dolayı
because of
|
yüzündenpreposition (because of, due to) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Thanks to my son hogging the bathroom this morning, I was late for work. |
yüzden, dolayıconjunction (literary (for which reason) I come to bid thee farewell, whence my riding-habit. |
dolayı, yüzünden(owing to, because of [sth]) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Ayrıntılara olan dikkatinden dolayı başarılı oldu. His success is due to his careful attention to detail. |
nedeniyle, sebebiylepreposition (because of) (edat: Farklı tür ve görevdeki sözcükler ve kavramlar arasında anlam ilişkisi kurmaya yarayan yardımcı sözcüktür (örnek: "İstanbul'a kadar sadece seni görmeye geldim").) He left, for fear of being laughed at. |
dolayısıyla, bundan dolayıadverb (therefore) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) The police could find no evidence that he committed the murder; accordingly, he was not arrested. |
nedeniyle, -den dolayı, yüzündenpreposition (because of) (edat: Farklı tür ve görevdeki sözcükler ve kavramlar arasında anlam ilişkisi kurmaya yarayan yardımcı sözcüktür (örnek: "İstanbul'a kadar sadece seni görmeye geldim").) Verdiğimiz onca tavsiyeden dolayı nihayet fikrini değiştirdi. After all of our advice, he finally changed his mind. |
bu nedenle, bu sebepleadverb (therefore) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) The student did not turn in his final research paper, and so he earned a failing grade for the course. |
olduğu için, olmasından dolayıpreposition (while being) As a teacher in a deprived area, Jenna had worked with a lot of troubled youngsters. |
bu yüzdenexpression (informal (for reason specified) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) She won't quit smoking and because of that we are breaking up. |
bu nedenden ötürü, bu sepepten ötürüexpression (informal (for the reason specified) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Chris was bitten by a German Shepherd when he was eight; because of this, he is scared of dogs. |
-den ötürü, -den dolayıexpression (because of) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Sarah was found innocent by reason of insanity. |
nedeniyle, sebebiylepreposition (caused by, because of) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) The game was delayed due to bad weather. |
dolayısıylaadverb (therefore) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) I do not have any more, ergo you cannot have some. |
-den dolayı, yüzünden, nedeniylepreposition (because of) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Sınıfta küfretmesinden dolayı kendisine ceza olarak ek ev ödevi verildi. He received extra homework for swearing in class. |
bu nedenle, bu sebepleexpression (that is why) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) For this reason, I regretfully resign my post as Minister of Administrative Affairs. |
-den ötürü, -den dolayı, yüzündenpreposition (as a result of) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Tropikal bir virüs yüzünden hayatını kaybetti. He died from a tropical virus. |
göreexpression (considering) (edat: Farklı tür ve görevdeki sözcükler ve kavramlar arasında anlam ilişkisi kurmaya yarayan yardımcı sözcüktür (örnek: "İstanbul'a kadar sadece seni görmeye geldim").) In view of your actions, you'll have to leave. |
bu nedenle, bu sebepleadverb (by that very fact) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) They're in love; ipso facto they won't want me to go on holiday with them. |
saat farkından dolayı oluşan rahatsızlıknoun (fatigue caused by plane travel) (yolculukta) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) I get jet lag if I travel through more than four time zones. |
yüzünden, sebebiyle, nedeniyleexpression (because of, due to) (edat: Farklı tür ve görevdeki sözcükler ve kavramlar arasında anlam ilişkisi kurmaya yarayan yardımcı sözcüktür (örnek: "İstanbul'a kadar sadece seni görmeye geldim").) The picnic is canceled on account of the rain. |
yüzünden, sebebiyle, nedeniyle, -den dolayıadjective (money: not yet paid) (edat: Farklı tür ve görevdeki sözcükler ve kavramlar arasında anlam ilişkisi kurmaya yarayan yardımcı sözcüktür (örnek: "İstanbul'a kadar sadece seni görmeye geldim").) Please ensure we receive the amount owing by Friday. |
nedeniyle, sebebiylepreposition (because of) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) John and Julie were late, owing to the traffic. |
çünküconjunction (because) (bağlaç: Kendi başına bir anlam taşımayan, cümlede eş görevli sözleri ve cümleleri birbirine bağlayan sözcüktür (örnek: "kitabı aldı, fakat geri vermedi").) I'll cook dinner, since you're so busy. |
bunun için, onun için, bu yüzden, bundan dolayıconjunction (therefore) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Karnım aç, onun için gidip yiyecek birşeyler alacağım. I'm hungry, so I'm going to get something to eat. |
o yüzden, bu yüzden, ondan dolayı, bundan dolayıadverb (formal (therefore) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) The king has decreed that all dogs shall be respected; thence, anyone who hurts a dog will be executed. |
bu sebeple, bu nedenle, bu yüzden, bundan dolayıadverb (formal (from that source) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) The whole family enjoyed the evening and the merriment that came thereof. |
bu yüzden, bundan dolayı, onun içinadverb (therefore) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Bu yüzden, herkes yoluna devam etmeye karar verdi. Thus, everyone decided to move on. |
-den dolayıpreposition (considering) (edat: Farklı tür ve görevdeki sözcükler ve kavramlar arasında anlam ilişkisi kurmaya yarayan yardımcı sözcüktür (örnek: "İstanbul'a kadar sadece seni görmeye geldim").) What with the storms and flight delays, he arrived home after midnight. |
bunun üzerine, bundan sonraconjunction (formal (upon which) (resmi dil) (edat: Farklı tür ve görevdeki sözcükler ve kavramlar arasında anlam ilişkisi kurmaya yarayan yardımcı sözcüktür (örnek: "İstanbul'a kadar sadece seni görmeye geldim").) Thomas Buss died in 1823, whereupon the executors of his will sold the inn to the Hythe Brewery. |
onun içinconjunction (on account of which) (edat: Farklı tür ve görevdeki sözcükler ve kavramlar arasında anlam ilişkisi kurmaya yarayan yardımcı sözcüktür (örnek: "İstanbul'a kadar sadece seni görmeye geldim").) I am angry, which is why I am not smiling. |
Let's learn Turkish
So now that you know more about the meaning of dolayı in Turkish, you can learn how to use them through selected examples and how to read them. And remember to learn the related words that we suggest. Our website is constantly updating with new words and new examples so you can look up the meanings of other words you don't know in Turkish.
Updated words of Turkish
Do you know about Turkish
Turkish is a language spoken by 65-73 million people around the world, making it the most commonly spoken language in the Turkic family. These speakers mostly live in Turkey, with a smaller number in Cyprus, Bulgaria, Greece and elsewhere in Eastern Europe. Turkish is also spoken by many immigrants to Western Europe, especially in Germany.