What does iri in Turkish mean?

What is the meaning of the word iri in Turkish? The article explains the full meaning, pronunciation along with bilingual examples and instructions on how to use iri in Turkish.

The word iri in Turkish means big, büyük, geniş, kocaman, iri, cüsseli, devasa, iri, irikıyım, cüsseli, iri, kocaman, muazzam, çok büyük, kocaman, muazzam, çok büyük, iri, kocaman, iri, büyük, iri, büyük, büyük boy, büyük, iri, iri yarı, iri yarı, iri göğüslü, iri yapılı kişi, iri yapılı, güçlü, güçlü kuvvetli, (kadın) büyük göğüslü, iri göğüslü, koca memeli, iri parça, büyük/iri parça, iri pisi balığı, iri kum, çakıl, çakılla kaplamak, yapılı, iri kıyım/hantal kimse, izbandut, iri/hantal olmak, çok ağır, iri parça, güçlü, kuvvetli, en büyük, en iri, kocaman, devasa, çok iri, kocaman, dağ gibi, çok büyük, fazla büyük, cüsseli, iri fare, sıçan, bir tür iri koşum atı, Shire atı, güçlü, kuvvetli, şişman, tombul, toplu, tıknaz, güçlü, güçlü kuvvetli, kaslı. To learn more, please see the details below.

Listen to pronunciation

Meaning of the word iri

big

büyük, geniş

adjective (large)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Şehir büyük bir stadyuma sahiptir.
The city has a big stadium.

kocaman, iri, cüsseli, devasa

adjective (extremely large)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Baksana, ayı gibi adam, eminim ikimizi de alt eder.
The huge balloon is bigger than she is.

iri, irikıyım, cüsseli

adjective (object: large, cumbersome)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
The bulky sack of books was difficult to carry.

iri, kocaman, muazzam

adjective (very big)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
There was an enormous spider in the bath.

çok büyük, kocaman, muazzam

adjective (very big)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
The millionaire built a massive mansion.

çok büyük, iri, kocaman

adjective (physically huge)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
An immense thundercloud was coming from the west.

iri

adjective (physique: large, heavy) (kişi)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
A tall, bulky man stood in the doorway.

büyük, iri

adjective (body: plump, large) (vücut)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Her ample figure overflowed the folding chair.

büyük, büyük boy

adjective (large)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
I'll have a jumbo hot dog and a side of fries.

büyük

adjective (ample)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
She had a very full bosom.

iri, iri yarı

adjective (person: big) (kişi)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Most pro basketball players are very large.

iri yarı

adjective (informal, figurative (man: well-built, muscular) (gayri resmi)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Şu iri yarı genç kim? Vücut geliştirmeciye benziyor.
Who's that beefy young man? He looks like a body builder.

iri göğüslü

adjective (informal (woman: large-breasted) (kadın)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
To look good in a corset, it helps to be bosomy.

iri yapılı kişi

noun (figurative (person: solidly built)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Clive's father is a bull of a man; I find him quite intimidating.

iri yapılı

adjective (strong, solidly built)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
The silhouette of a bull figure was visible in the doorway.

güçlü, güçlü kuvvetli

adjective (person: sturdy, strong)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Dave is a burly sort, but has a very gentle nature.

(kadın) büyük göğüslü, iri göğüslü, koca memeli

adjective (informal (woman: large breasted) (resmi olmayan dil)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
When you're busty, it's hard to find a comfortable bra.

iri parça

noun (UK (rump: thick cut of meat) (et)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
I'm preparing a chump of lamb for dinner.

büyük/iri parça

noun (large piece)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Father gets to eat the biggest chunk of meat in the stew.

iri pisi balığı

noun (flat fish)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
The catch of dab is way down this year.

iri kum, çakıl

noun (dirt)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Mike had a bit of grit stuck in his eye and had to stop to get it out.

çakılla kaplamak

transitive verb (UK (spread grit on [sth])

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
A lorry gritted the roads in preparation for the icy weather.

yapılı

adjective (person: heavily built) (kişi)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
The hefty boxer was an intimidating person to meet.

iri kıyım/hantal kimse, izbandut

noun (person: bulky, large)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Everyone turned to look as a hulk entered the room.

iri/hantal olmak

intransitive verb (be bulky or clumsy)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
The large, clumsy man hulked into the room.

çok ağır

adjective (heavy, massive)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
It was dark, and all I could see was the large hulking outline of someone coming towards me.

iri parça

noun (large piece)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Jim cut a hunk off the turkey and put it on his plate.

güçlü, kuvvetli

adjective (person, animal: large, strong) (insan, hayvan)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
The boy was young but he had a strong, husky figure.

en büyük, en iri

adjective (biggest in size)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
This is our largest room.

kocaman, devasa

adjective (huge, enormous)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
You can't possibly finish that monstrous burrito!

çok iri, kocaman, dağ gibi

adjective (figurative (huge)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
The couple's marriage overcame mountainous difficulties.

çok büyük

adjective (very large)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
I like wearing oversized sweatshirts at home; they're so comfortable!

fazla büyük

adjective (too large)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
My husband drives an oversized car; it's far too big to drive downtown.

cüsseli

adjective (plump, fat)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Some people might have said my father was fat, but he preferred to think of himself as portly.

iri fare, sıçan

noun (animal: rodent)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
My cat caught a rat this morning.

bir tür iri koşum atı, Shire atı

noun (large working horse)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)

güçlü, kuvvetli

adjective (dated (person: strong, strapping) (kişi)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
The foot soldier had a stalwart build that intimidated his opponents.

şişman, tombul, toplu, tıknaz

adjective (body: bulky)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Many people grow stout as they get older.

güçlü, güçlü kuvvetli

adjective (informal (person: strongly built)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
A strapping young man helped the old woman carry her groceries.

kaslı

adjective (person: heavy, large) (kişi)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
The police are looking for a young well-built man with a light complexion.

Let's learn Turkish

So now that you know more about the meaning of iri in Turkish, you can learn how to use them through selected examples and how to read them. And remember to learn the related words that we suggest. Our website is constantly updating with new words and new examples so you can look up the meanings of other words you don't know in Turkish.

Do you know about Turkish

Turkish is a language spoken by 65-73 million people around the world, making it the most commonly spoken language in the Turkic family. These speakers mostly live in Turkey, with a smaller number in Cyprus, Bulgaria, Greece and elsewhere in Eastern Europe. Turkish is also spoken by many immigrants to Western Europe, especially in Germany.