What does muhteşem in Turkish mean?

What is the meaning of the word muhteşem in Turkish? The article explains the full meaning, pronunciation along with bilingual examples and instructions on how to use muhteşem in Turkish.

The word muhteşem in Turkish means harika, muhteşem, çok güzel, çok hoş, muhteşem, göz kamaştırıcı, mükemmel, fevkalade, harika, muhteşem, muhteşem, harika, çok güzel, muhteşem, şahane, harikulâde, görkemli, şahane, muhteşem, muhteşem, harikulade, şahane, harika, mükemmel, harika, muhteşem, müthiş, muhteşem, harikulade, kraliçe gibi, görkemli, ihtişamlı, büyüleyici, harika, büyüleyici, harika, muhteşem, harikulade, harika, müthiş, muhteşem, fevkalâde, harika, harika, mükemmel, fevkalâde, muhteşem, harika, muhteşem, süper, harika, fevkalade, görülmeye değer, muhteşem, harika, enfes, süper, muhteşem, harikulade, şahane, harika, harika, muhteşem, çok güzel, muhteşem, fevkalâde, çok iyi, muhteşem, süper, nefis, muhteşem, etkileyici, harika, harika, fevkalade, mükemmel, süper olmak, muhteşem bir şekilde. To learn more, please see the details below.

Listen to pronunciation

Meaning of the word muhteşem

harika, muhteşem

adjective (informal (very good)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Son derece yetenekli, harika bir oyuncu.
The quarterback is an amazing player, with superior skills.

çok güzel, çok hoş, muhteşem, göz kamaştırıcı

adjective (beautiful: person) (kişi)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Çok güzel bir kız.
She is such a gorgeous girl.

mükemmel, fevkalade, harika, muhteşem

adjective (especially fine)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Bu şehir görkemli yapılarla dolu.
Well done. You did a magnificent job.

muhteşem, harika, çok güzel

adjective (building: splendid)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
The grand hotel ruled the skyline of the city.

muhteşem, şahane, harikulâde

adjective (incredible)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
The improvement in Alice's grades since she changed schools is spectacular.

görkemli, şahane, muhteşem

adjective (nature: splendid, grand) (doğa)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Guests will enjoy majestic views of the sea from their balconies.

muhteşem, harikulade, şahane, harika

adjective (splendid, magnificent)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
It was a glorious spring morning and the birds were just beginning to sing.

mükemmel, harika, muhteşem, müthiş

adjective (UK, informal (excellent, great)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
That's a cracking idea!

muhteşem, harikulade

adjective (figurative (most glorious) (mecazlı)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
The crowning feat of his career was winning a million-dollar lawsuit.

kraliçe gibi

adjective (regal, like a queen)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Hillary's queenly presence enchanted the room.

görkemli, ihtişamlı

adjective (magnificent, glorious)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
The staff looked resplendent in their perfectly white uniforms.

büyüleyici

adjective (figurative (holding the attention) (mecazlı)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
The audience found the play spellbinding; not a sound was heard until the end of the performance.

harika

adjective (dated, slang, abbreviation (radical: cool, way out)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
That movie is rad, man - you have to see it.

büyüleyici

adjective (astounding, impressive)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
The asteroid shower was an awe-inspiring sight.

harika, muhteşem, harikulade

adjective (beautiful: thing, day) (nesne, gün, vb.)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Bugün çok harika bir gün.
It is such a gorgeous day.

harika, müthiş, muhteşem, fevkalâde

adjective (excellent, great)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
This painting is a stupendous example of the romantic style.

harika

adjective (figurative (outstanding, splendid)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
This final case will be the only mar on his otherwise lustrous career.

harika, mükemmel, fevkalâde, muhteşem

adjective (supreme, excellent)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
The soprano's voice was sublime.

harika, muhteşem, süper

adjective (figurative, slang (amazing) (argo)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
The experience of bungee jumping was unreal; it was just amazing!

harika, fevkalade

adjective (slang, dated (great, amazing)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
That concert was out of sight!

görülmeye değer

adjective (spectacular)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)

muhteşem, harika, enfes

interjection (slang (great)

(ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.)
Hayranlık uyandıran bir manzaraydı.
You're going to Cancun on vacation? Awesome!

süper

adjective (slang (great, fantastic) (gayri resmi)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
The band performed an epic concert, impressing all the critics.

muhteşem, harikulade, şahane, harika

adjective (slang, figurative (excellent, impressive) (resmi olmayan dil)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
That was a knockout shot in the basketball game!

harika, muhteşem

adjective (slang (wonderful)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Oh, you are such a lovely, crazy woman!

çok güzel, muhteşem, fevkalâde

adjective (extremely good)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
James served a superb bottle of wine with dinner.

çok iyi, muhteşem, süper, nefis

adjective (slang (extremely good)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
You got the job? That's wicked! Audrey has some wicked new shoes.

muhteşem, etkileyici

adjective (figurative, slang (superb, effective) (argo)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Brian bought a filthy new hat; all of his friends were jealous.

harika

adjective (slang (excellent, masterful)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Mike congratulated Harry, "That was a killer performance last night!"

harika, fevkalade

adjective (UK (splendid, magnificent)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
The bakery had a brilliant display of cakes and pastries in the front window.

mükemmel

adjective (excellent)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
The fashion designer had exquisite taste.

süper olmak

verbal expression (slang, vulgar, figurative (be great or formidable) (argo)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
These brownies kick ass, they are so delicious!

muhteşem bir şekilde

adverb (extremely well)

(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").)
How are you doing? I'm doing marvelously.

Let's learn Turkish

So now that you know more about the meaning of muhteşem in Turkish, you can learn how to use them through selected examples and how to read them. And remember to learn the related words that we suggest. Our website is constantly updating with new words and new examples so you can look up the meanings of other words you don't know in Turkish.

Do you know about Turkish

Turkish is a language spoken by 65-73 million people around the world, making it the most commonly spoken language in the Turkic family. These speakers mostly live in Turkey, with a smaller number in Cyprus, Bulgaria, Greece and elsewhere in Eastern Europe. Turkish is also spoken by many immigrants to Western Europe, especially in Germany.