What does ne ile in Turkish mean?
What is the meaning of the word ne ile in Turkish? The article explains the full meaning, pronunciation along with bilingual examples and instructions on how to use ne ile in Turkish.
The word ne ile in Turkish means with, ve, ile, ile, -le, -la, ile, ile, ile, ile, aracılığıyla, vasıtasıyla, ile, ile, ile, -le, ile, -le, ile, -le, -la, -e göre, ile, ile, -le, ile, ile birlikte, ile, ile, ile, hakkında, (ile) ilgili, ile ilgili, ile kullanılmak, -e uygun, ile ödüllendirmek, addetmek, addetmek, saymak, e-posta ile göndermek, e-posta ile yollamak, -e rastlamak, ile karşılaşmak, ile yüzleşmek, ile mücadele etmek, ile sikmek, ile arası iyi olmak, geçinmek, hakkında, ile ilgili, hakkında, ile ilgili, hakkında, ile ilgili, hakkında, ile yarışmak, ile dolu, ile ilgili olmak, kiralamak, kira ile tutmak, zengin, ile arkadaşlık etmek, testere ile kesmek, testere ile kesmek, bıçkı ile kesmek, testere ile kesme hareketi yapmak, ile görüşmek, olarak görmek, gözü ile bakmak, nazarıyla bakmak, (bir taşıt) ile gitmek, kullanmak, ile ilgili, hakkında, daktilo ile yazmak, daktiloda yazmak, daktilo kullanmak. To learn more, please see the details below.
Meaning of the word ne ile
with
|
ve, ile(as well as) Marketten bira ve şarap aldım. I bought beer and wine. |
ile, -le, -la(accompanying) Onunla sinemaya gitti. She went with him to see a film. |
ile(with) I'd like some strawberries and cream. |
ile(by means of) Can't you just send it via email? |
ile(Latin (with, and) He's got a job as translator-cum-admin assistant. |
ile, aracılığıyla, vasıtasıyla(by means of) Yemeğini çatalla yedi. He ate with a fork. With this software you can track all your business contacts in one place. |
ile(use of material) Fill those buckets with dirt. |
ile(giving alternatives) I have to choose between walking and driving. |
ile, -le(close: distance measure) (ölçü ve sayıda) Top pencereyi bir metre ile ıskaladı. The ball missed the window by a metre. |
ile, -le(via: using the means of) Oraya arabayla mı gidelim yoksa taksiyle mi? Should we go by car or by taxi? |
ile, -le, -la(means) Arabası dizelle çalışıyor. His car runs on diesel. Did you come here on foot? |
-e göre, ile(according to) Onu ilk ismiyle tanıyorum. I know him by his first name. |
ile, -le(unit of measure) Saat başına ücret alıyoruz. She bought eggs by the dozen. We get paid by the hour. |
ile, ile birlikte(in the care of) (bakımı altında) The child is with his uncle while his parents are on holiday. |
ile(manner, attitude) (tavır) He acts firmly, with apparent authority. |
ile(affected by) (hastalık, vb.) She's off sick with a bad cold. |
ile(showing cause) (neden, sebep) The children are giddy with excitement |
hakkında, (ile) ilgili(on the subject of) I went to the library to look for a book about insects. |
ile ilgili(of the nature of sth) There's something about his voice that makes me nervous. |
ile kullanılmak(accommodate: an insert) Bu lamba sadece özel ampullerle kullanılıyor. This lamp only accepts specialized light bulbs. |
-e uygun(in accord with) Now there's a man after my own heart! |
ile ödüllendirmek(give a prize to sb) They awarded the Oscar for Best Picture to "12 Years a Slave". |
addetmek(with a noun: judge as sth) O günkü davranışlarımın bir hata olduğunu addediyorum. I consider my actions that day to be a mistake. Many consider Mozart's "Requiem" to be his masterpiece. |
addetmek, saymak(consider) I count you among my best friends. |
e-posta ile göndermek, e-posta ile yollamak(send: sth via email) Tüm müşterilerimize faturalarını e-posta ile göndereceğiz (or: yollayacağız). I'll email the invoices to all our customers. |
-e rastlamak, ile karşılaşmak(find) Eski evde üç cesetle karşılaştılar. They encountered three dead bodies in the old house. |
ile yüzleşmek(accept reality) Gerçeklerle yüzleşmemiz gerekiyor. We have to face the facts. |
ile mücadele etmek(try to defeat) Hükümetle mücadele etti ve sonunda bu mücadeleyi kazandı. She fought the government and won. |
ile sikmek(vulgar, offensive, slang (insert sth into an orifice) (argo, kaba) Julie likes her boyfriend to f*** her with a vibrator. |
ile arası iyi olmak(people, animal: handle well) He is good with children and animals. |
geçinmek(subsist) Many people around the world live on less than a dollar per day. |
hakkında, ile ilgili(in respect of, with reference to) I would like to talk to you of your future. |
hakkında, ile ilgili(about) I'm looking for a book on orchids. |
hakkında, ile ilgili(reference) What are your thoughts on global warming? |
hakkında(concerning) They always argue over who gets to drive. |
ile yarışmak(compete against) (birisi) No one wants to play him because he never loses. |
ile dolu(figurative (filled, full of sth) The battlefield was pregnant with danger. |
ile ilgili olmak(be about, concern) Bu telefon konuşması neyle ilgili? What does this call refer to? |
kiralamak, kira ile tutmak(lease real estate) (emlak) Evi satın mı aldınız yoksa kiraladınız mı? Do you own your home or do you rent? |
zengin(figurative (abounding: in sth) The jungle is rich in wildlife. |
ile arkadaşlık etmek(US, figurative (be friends with) He has been known to run with a bad crowd. |
testere ile kesmek(cut with a saw) He sawed along the line he had marked with the pencil. |
testere ile kesmek, bıçkı ile kesmek(cut with a saw) The carpenter sawed the plank to the right size. The magician sawed his assistant in half. |
testere ile kesme hareketi yapmak(figurative (move as if to cut with a saw) He sawed the air with his hand. |
ile görüşmek(consult) Bir doktorla görüşmek istiyorum. I need to see a doctor. |
olarak görmek, gözü ile bakmak, nazarıyla bakmak(regard as, consider) I see her as a future prime minister. |
(bir taşıt) ile gitmek(go by: form of transport) We took a taxi home at the end of the night. |
kullanmak(use, run on) This camera takes long-life batteries. |
ile ilgili, hakkında(formal (regarding, with regard to) To your earlier point, I think we are in agreement. |
daktilo ile yazmak, daktiloda yazmak, daktilo kullanmak(typewrite) Mehmet Bey, daktilo kullanmayı hiç öğrenemedi. Mr. Jones never learned how to type. |
Let's learn Turkish
So now that you know more about the meaning of ne ile in Turkish, you can learn how to use them through selected examples and how to read them. And remember to learn the related words that we suggest. Our website is constantly updating with new words and new examples so you can look up the meanings of other words you don't know in Turkish.
Updated words of Turkish
Do you know about Turkish
Turkish is a language spoken by 65-73 million people around the world, making it the most commonly spoken language in the Turkic family. These speakers mostly live in Turkey, with a smaller number in Cyprus, Bulgaria, Greece and elsewhere in Eastern Europe. Turkish is also spoken by many immigrants to Western Europe, especially in Germany.