What does sevimli in Turkish mean?
What is the meaning of the word sevimli in Turkish? The article explains the full meaning, pronunciation along with bilingual examples and instructions on how to use sevimli in Turkish.
The word sevimli in Turkish means lovely, güzel, hoş, sevimli, güzel, hoş, çekici, (oyuncak) yumuşacık, sevimli, sevilen, sevimli, hoş, tatlı, sevimli, cana yakın, sevilir, hoş, tatlı, sevimli, cana yakın, sevimli, hoş, tatlı, sevilen, hoşa giden, güzel, hoş, sevimli, arkadaş canlısı, dost canlısı, sevimli, sempatik, şirin, sevimli, hoş, sevimli, tatlı, sevimli, şirin, hoş, güzel, kucaklanası, hoş, tatlı, şeker, cici, sevimli, hoş, sevimli, tatlı, şirin, sempatik, şeker, tatlı, şirin, tatlı, sevimli, sevimli, hoş, hoş, çok güzel, çok sevimli, şirin, çok sevimli, tatlı çocuk, sevimli çocuk, sevimli kimse, çok sevimli, sevimli/hoş/şirin kimse, tatlı şey, tatlı şey, sevimli göstermek, çok sevimli, çok tatlı. To learn more, please see the details below.
Meaning of the word sevimli
lovely
|
güzel, hoş, sevimliadjective ([sb]: beautiful) (kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Bu saç şekli sana yakışmış, çok şeker görünüyorsun. Your daughter is so pretty in that dress. |
güzel, hoşadjective (pretty) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Çok çekici bir kadındı. These are such lovely flowers. |
çekiciadjective (likable, appealing) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Rob's girlfriend is charming; everyone seems to like her. |
(oyuncak) yumuşacık, sevimliadjective (toy: soft) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) I bought my niece a cuddly teddy bear. |
sevilen, sevimli, hoş, tatlıadjective (lovable) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) The baby had an endearing laugh. |
sevimli, cana yakın, seviliradjective (endearing) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Fred had a very lovable dog. |
hoş, tatlı, sevimliadjective (pleasing) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Maddy was hired because of her excellent qualifications and agreeable voice on the phone. |
cana yakın, sevimli, hoş, tatlıadjective (person: pleasant) (kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) I've always found him a very charming and personable young man. |
sevilen, hoşa gidenadjective (easy to like) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) The tunes on their new CD are all likable – and all forgettable. |
güzel, hoş, sevimliadjective (UK (pretty) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) She's a bonny lass, our Angie! |
arkadaş canlısı, dost canlısıadjective (friendly, likable) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) My uncle was an affable chap with a ready smile. |
sevimliadjective (endearing) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) The handsome man had a winsome smile. |
sempatikadjective (informal (friendly, nice) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) All of my students this year are very simpatico. |
şirin, sevimliadjective (person: endearing, adorable) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Lucy was such a cute baby! |
hoş, sevimli, tatlıadjective (friendly) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Polat, çok tatlı bir insandır. Phil is a very nice person. |
sevimli, şirinadjective (thing: endearing) (eşya) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Pilar was holding a cute stuffed bear. |
hoş, güzeladjective (person) (kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Catherine is very pleasant; she always smiles and says hello. |
kucaklanasıadjective (suitable for hugging) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) James wanted to hold the cuddly baby. |
hoşadjective (pleasing, charming) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Dan gave Emily an engaging smile. |
tatlı, şeker, cici, sevimlinoun (adorable person) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ne kadar tatlısın (or: şekersin)! What a sweetheart you are! |
hoş, sevimli, tatlı, şirinadjective (figurative (lovable) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Çok şeker bir çocuğun var. You have a sweet dog. |
sempatikadjective (congenial, agreeable) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
şeker, tatlıadjective (informal (cute, charming, pleasing) (gayri resmi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) He looked darling in his new little suit. |
şirin, tatlı, sevimliadjective (cute) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Oh, what a lovely baby; isn't she precious! |
sevimli, hoşadjective (charming) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) The young man gave Linda a winning smile. |
hoşadjective (pleasing) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
çok güzel, çok sevimli, şirinadjective (cute) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) The Siamese kittens are adorable! |
çok sevimliadjective (informal (adorable) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
tatlı çocuk, sevimli çocuknoun (vulgar, slang (affectionate term: boy, animal) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Look at this possum; he's a cute little bugger, isn't he? |
sevimli kimsenoun (often ironic (charming person) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Maxine's 5-year-old daughter is smart and cute, a real charmer. |
çok sevimliadjective (US, pejorative, informal (overly cute, coy) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) The birthday card that Karen sent me has a kitten on and a cutesy slogan. |
sevimli/hoş/şirin kimsenoun (informal (cute person) (resmi olmayan dil, kıs) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Who's the cutie with the blue T-shirt? |
tatlı şeynoun (informal (affectionate term) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
tatlı şeynoun (informal (sweet or adorable creature) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) You are such a cutie pie, I could eat you all up. |
sevimli göstermektransitive verb (make appear more sympathetic) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
çok sevimli, çok tatlıadjective (figurative (person, animal: adorable) (insan, hayvan) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Videos of kittens are irresistible. |
Let's learn Turkish
So now that you know more about the meaning of sevimli in Turkish, you can learn how to use them through selected examples and how to read them. And remember to learn the related words that we suggest. Our website is constantly updating with new words and new examples so you can look up the meanings of other words you don't know in Turkish.
Updated words of Turkish
Do you know about Turkish
Turkish is a language spoken by 65-73 million people around the world, making it the most commonly spoken language in the Turkic family. These speakers mostly live in Turkey, with a smaller number in Cyprus, Bulgaria, Greece and elsewhere in Eastern Europe. Turkish is also spoken by many immigrants to Western Europe, especially in Germany.