What does tembel in Turkish mean?

What is the meaning of the word tembel in Turkish? The article explains the full meaning, pronunciation along with bilingual examples and instructions on how to use tembel in Turkish.

The word tembel in Turkish means lazy, tembel, uyuşuk, tembel, aylak, boş duran, boş gezen, tembel, uyuşuk, tembel, uyuşuk, miskin, yavaş, ağır, ağır, yavaş, tembel, miskin, tembel, tembel, tembel, miskin, tembel, uyuşuk, tembel, tembel, tembel, tembel, aylak, tembel, aylak, tembel, tembel, tembel, bir tür üç parmaklı tembel hayvan, tembel kimse, tembel kimse, tembel kimse, tembel/aylak/avare kimse, tembelce, tembel bir şekilde, tembel tembel, tembel tembel oturmak, tembel kimse, tembel tembel oturmak, aylaklık etmek, aylak/boş gezen/tembel kimse, yatmak, aylaklık etmek, tembel tembel oturmak, boş gezmek, tembel/miskin/uyuşuk kimse, tembel hayvan, tembel/uyuşuk işçi/çalışan, hareketsiz/tembel yaradılışlı/uyuşuk kimse, tembel kimse. To learn more, please see the details below.

Listen to pronunciation

Meaning of the word tembel

lazy

tembel, uyuşuk

adjective ([sb]: does little)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Hımbıl adamın tekidir, bütün gün hiçbir iş yapmadan bir köşede oturur.
He is smart, but lazy.

tembel, aylak, boş duran, boş gezen

adjective (person: doing nothing) (kişi)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
The workers were idle because of the late shipment of materials.

tembel, uyuşuk

adjective (person: lazy) (kişi)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
My inactive girlfriend prefers to watch TV rather than go out on a date.

tembel, uyuşuk, miskin

adjective (lazy, sluggish)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
My indolent coworker never does his work.

yavaş, ağır

adjective (slow, lethargic)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
In summer Floridians feel languid from the heat.

ağır, yavaş

adjective (sluggish, slow)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
The group of men were all torpid and exhausted after their long night of partying.

tembel, miskin

adjective (idle, useless)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Joe's shiftless brother is watching television again.

tembel

adjective (lazy, indolent)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
In my depression I sometimes become very slothful.

tembel

noun (UK (idle person)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
That layabout never gets off the sofa!

tembel, miskin

noun (pejorative (idle person) (kişi)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Don't be such a sluggard; get to work!

tembel

adjective (person: idle, irresponsible) (kişi)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Our company would never hire such a feckless person as Jim.

uyuşuk, tembel

adjective (US, informal (slow)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Don't be so poky or you'll miss your appointment.

tembel

adjective (informal (person: lazy) (kişi)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
My brother's a good-for-nothing scrounger.

tembel

adjective (person: lazy)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Helen hoped that her idle daughter would become more motivated if she got a job.

tembel, aylak

noun (informal, figurative (idle person)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Gina's brother is a bum; he's thirty-five but has no job and lives with his mother.

tembel, aylak

noun (idler, person who wastes time) (kişi)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Some of my colleagues are efficient and some are loungers.

tembel

adjective (informal (idle or worthless)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Don't waste your time on such a deadbeat hobby.

tembel

adjective (encouraging idleness)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
It was such a lazy summer afternoon that nobody wanted to work.

tembel

adjective (figurative (person: lazy, coddled) (kişi, mecazlı)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
While my first son is successful, my second son is too soft and doesn't do anything.

bir tür üç parmaklı tembel hayvan

noun (animal: type of sloth)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)

tembel kimse

noun (informal (person: makes little effort)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Henry is the coaster of the team, letting others do the hard work.

tembel kimse

noun (slang, figurative (sedentary person)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
You're becoming a couch potato. You should get some exercise!

tembel kimse

noun (informal (idle or worthless person)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Allison left her husband because he was a deadbeat.

tembel/aylak/avare kimse

noun (lazy person)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Tiffany sleeps all day. What an idler!

tembelce, tembel bir şekilde, tembel tembel

adverb (in a lazy way)

(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").)
Don't sit there idly watching TV! Can't you see I need some help with the housework?

tembel tembel oturmak

intransitive verb (lounge, lie idly)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
I don't feel like working today; I'm just going to laze.

tembel kimse

noun (slang (idle person)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Get out of bed, lazybones!

tembel tembel oturmak

phrasal verb, intransitive ([sb]: lounge idly)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
You said you would mow the lawn, but all you've done today is lie around the house. The teenager chose to lie around for most of the day.

aylaklık etmek

phrasal verb, intransitive (informal (sit idly)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
I can't loaf about, watching television; I have to go to work. The lazy student loafed about instead of doing his homework.

aylak/boş gezen/tembel kimse

noun (informal (idle person) (resmi olmayan dil)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
My husband, the loafer, does nothing but watch television.

yatmak

intransitive verb (lie, lounge)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
On my day off I like to loll on the sofa.

aylaklık etmek, tembel tembel oturmak, boş gezmek

phrasal verb, intransitive (sit idly)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
We spent the whole weekend lounging around, drinking beer and watching television.

tembel/miskin/uyuşuk kimse

noun (informal, pejorative (lazy person)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Our office has too many slackers in it.

tembel hayvan

noun (animal) (zooloji)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
There are two-toed sloths and three-toed sloths.

tembel/uyuşuk işçi/çalışan

noun (pejorative, informal (lazy worker)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Tim is such a slouch; I asked him to do that job hours ago and he still hasn't finished it.

hareketsiz/tembel yaradılışlı/uyuşuk kimse

noun (figurative (person: slow)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Laura's a real slug in the mornings.

tembel kimse

noun (slang, pejorative (idle person)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Steve is starting to gain a reputation as a waster.

Let's learn Turkish

So now that you know more about the meaning of tembel in Turkish, you can learn how to use them through selected examples and how to read them. And remember to learn the related words that we suggest. Our website is constantly updating with new words and new examples so you can look up the meanings of other words you don't know in Turkish.

Do you know about Turkish

Turkish is a language spoken by 65-73 million people around the world, making it the most commonly spoken language in the Turkic family. These speakers mostly live in Turkey, with a smaller number in Cyprus, Bulgaria, Greece and elsewhere in Eastern Europe. Turkish is also spoken by many immigrants to Western Europe, especially in Germany.