İngilizce içindeki provided that ne anlama geliyor?

İngilizce'deki provided that kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte provided that'ün İngilizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

İngilizce içindeki provided that kelimesi sağlamak, temin etmek, sağlamak, vermek, sağlamak, şart koşmak, şart koymak, verilen, verilmiş, şartıyla, koşuluyla, geçimini sağlamak, hesaba katmak, şart koşmak, sağlamak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

provided that kelimesinin anlamı

sağlamak, temin etmek

transitive verb (furnish, supply)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
I'll provide the tent if you provide the food.
Sen çadırı temin edersen ben de yiyecekleri temin edeceğim.

sağlamak, vermek

transitive verb (give, yield)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
One cow provides enough milk for a family.
Bir inek, bir ailenin ihtiyacını karşılayacak kadar süt verebilmektedir.

sağlamak

transitive verb (make available)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Will you provide transport to and from the party?

şart koşmak, şart koymak

transitive verb (formal (law: stipulate) (hukuk)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
The contract provides that the landlord pay for upkeep.

verilen, verilmiş

adjective (given)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Do the best you can with the materials provided. Sign in the box provided.

şartıyla, koşuluyla

conjunction (on condition that)

(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").)
I will come to visit you tomorrow, provided it doesn't rain.

geçimini sağlamak

phrasal verb, transitive, inseparable (support financially)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
He had a family to provide for, and couldn't waste money.

hesaba katmak

phrasal verb, transitive, inseparable (make arrangements)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
We need to provide for any problems that might arise.

şart koşmak

phrasal verb, transitive, inseparable (formal (treaty, contract: stipulate)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
This contract provides for the payment of sick pay.

sağlamak

(supply with, make available)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Contact the school secretary, who will provide you with the necessary forms.

İngilizce öğrenelim

Artık provided that'ün İngilizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İngilizce içinde arayabilirsiniz.

provided that ile ilgili kelimeler

İngilizce hakkında bilginiz var mı

İngilizce, İngiltere'ye göç eden ve 1400 yılı aşkın bir süre içinde gelişen Germen kabilelerinden gelmektedir. İngilizce, Çince ve İspanyolca'dan sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir. En çok öğrenilen ikinci dildir. ve yaklaşık 60 egemen ülkenin resmi dilidir.Bu dil, ikinci ve yabancı dil olarak anadili konuşanlardan daha fazla sayıda konuşmacıya sahiptir.İngilizce aynı zamanda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer birçok uluslararası kuruluşun ortak resmi dilidir. ve bölgesel organizasyonlar. Günümüzde dünyanın her yerindeki İngilizce konuşanlar nispeten kolaylıkla iletişim kurabiliyor.