Fransızca içindeki prise ne anlama geliyor?

Fransızca'deki prise kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte prise'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

Fransızca içindeki prise kelimesi kapmak, almak, almak, çalmak, almak, (bir taşıt) ile gitmek, (zaman) almak, sürmek, köklenmek, kök salmak, tutunmak, ele geçirmek, oturmak, almak, almak, duş almak, almak, tatil yapmak, can almak, öldürmek, almak, takılmak, anlamak, yorumlamak, kapmak, kapkaç yapmak, yemek, ele geçirmek, avlamak, kabul etmek, almak, yapışmak, satın almak, almak, kabul etmek, yetişmek, yakalamak, tutmak, katılaşmak, sertleşmek, katı hale gelmek, enselemek, bakmak, ilgilenmek, yerine oturmak, kapmak, coşkulandırmak, gitmek, yolculuk etmek, binmek, -den almak, kilo almak, olta ile balık tutmak, almak, kilo almak, numarası yapmak, edinmek, fotoğraf çekmek, denize açılmak, yapışmak, (karar) vermek, almak, servisi kırmak, almak, yutmak, dönmek, avlamak, fotoğraf çekmek, kapmak, almak, kullanmak, (sıvı) katılaşmak, el koymak, tutmak, satın almak, üzerinden atlamak, kabul oranı, çok hoşlanan, bayılan, ilişkide olan, tutulan balık sayısı, çekim, ses kaydı, kayıt, av, zorla alma, gasp, alma, alış, emilme, emilim, (tırmanma) ayak basılacak sağlam/güvenli yer, ayak basacak yer, germe, sıkı tutma, sıkıca tutma, kavrama, yakalama, priz, kavrama, tutmak, kavramak, raket tutuşu, tutuş, priz, tutuş, üstüne alma, boyunduruk, isabet ettirememe, ıskalama, ıska, av, tüketme, almak, almak, çekmek, elinden almak, korkmuş, zaman alan, vakit alan anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

prise kelimesinin anlamı

kapmak, almak

verbe transitif

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Elle a pris l'argent et a couru au magasin.
Parayı kaptığı gibi alışveriş merkezine koştu.

almak

verbe transitif

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
ⓘCette phrase n'est pas une traduction de la phrase originale. Arkadaşı televizyonunu aldı.

çalmak

verbe transitif (voler)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Il n'avait pas l'argent pour s'acheter la friandise, alors il l'a simplement prise.

almak

verbe transitif (se servir) (kendisi için)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
S'il vous plaît, prenez donc un gâteau du plateau.

(bir taşıt) ile gitmek

verbe transitif (un moyen de transport)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Nous avons pris un taxi pour rentrer à la maison à la fin de la soirée.
ⓘCette phrase n'est pas une traduction de la phrase originale. Geceleri eve taksiyle gidiyoruz.

(zaman) almak, sürmek

verbe transitif (temps)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Combien de temps cela a-t-il pris ? // Cela m'a pris toute la journée pour finir ce travail.
Bu iş ne kadar zaman aldı?

köklenmek, kök salmak, tutunmak

verbe intransitif (plante) (bitki)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
J'espère vraiment que le lilas prendra ; j'adorerais avoir une haie de lilas.

ele geçirmek

verbe transitif (le pouvoir,...) (yönetimi, kontrolü, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Les généraux ont pris le pouvoir et ont envoyé le Président en exil.

oturmak

(un siège) (koltuğa, vb.)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

almak

verbe transitif (des médicaments) (ilaç, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Il prend ses médicaments sans se plaindre.

almak

verbe transitif

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Cette comédie musicale prend son inspiration dans une pièce de Shakespeare.

duş almak

verbe transitif (un bain, une douche)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Je suis tellement sale. J'ai vraiment besoin de prendre un bain.

almak

verbe transitif (du sel, poivre, sucre,...)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Je prends deux sucres avec mon café.
Kahveme iki şeker alıyorum.

tatil yapmak

(des vacances)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Nous avons pris nos vacances en Argentine l'année dernière.

can almak, öldürmek

verbe transitif (une vie)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Le meurtrier a pris de nombreuses vies.

almak

verbe transitif (Jeu : capturer) (oyunda)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Il a pris l'un des pions de son adversaire lors de la partie d'échecs.

takılmak

verbe transitif

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
La mouche était prise dans la toile de l'araignée.

anlamak

verbe transitif

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Je ne sais pas comment prendre ce que tu as dit. C'est un travail important, on doit le prendre au sérieux.

yorumlamak

verbe transitif

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Ne le prends pas comme ça ! C'est pas ce que je voulais dire.

kapmak, kapkaç yapmak

verbe transitif

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Le voleur a pris mon sac et s'est enfui.

yemek

(nourriture)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
J'ai pris une boisson et un biscuit.

ele geçirmek

(Militaire)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
L'armée a pris la ville après quarante-huit heures de combat.

avlamak

verbe transitif (Chasse, Pêche)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Nous avons pris (or: attrapé) dix paires de faisans lors de la partie de chasse.

kabul etmek, almak

verbe transitif (okula, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
On ne prend que les étudiants les plus intelligents dans cette université.

yapışmak

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
J'ai eu beau le lécher plusieurs fois, le timbre n'a pas collé.

satın almak, almak

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Je vais juste acheter du lait.
Bir şişe daha süt almaya gidiyorum.

kabul etmek

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Acceptez-vous les cartes de crédit ?
Ödeme için kredi kartı kabul ediyor musunuz?

yetişmek

verbe transitif (un bus, un train,...) (otobüse, vb.)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Guillaume doit attraper (or: prendre) le dernier bus pour rentrer.

yakalamak, tutmak

verbe transitif (une proie) (balık, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Nous avons attrapé (or: pris) cinq saumons dans la rivière.

katılaşmak, sertleşmek, katı hale gelmek

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
La gelée sera solidifiée dans quatre heures.
Jöle, dört saat içinde sertleşecek.

enselemek

verbe transitif

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
La police l'a attrapé (or: surpris, or: pris) sur le fait.

bakmak, ilgilenmek

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Le docteur va vous recevoir tout de suite.

yerine oturmak

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Il a fallu du temps pour que la nouvelle organisation se mette en place.

kapmak

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

coşkulandırmak

verbe intransitif (idée, enthousiasme...)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

gitmek, yolculuk etmek

verbe transitif (le bus, le train) (otobüs, tren... ile)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Je prends le bus pour aller au travail tous les jours.
İşe hergün otobüsle gidiyorum.

binmek

(un véhicule)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Quand je vais en ville, je prends généralement un bus plutôt que la voiture.

-den almak

verbe transitif (nourriture, boisson)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
J'ai décidé de ne pas prendre de vin, car je dois rentrer à la maison en voiture.

kilo almak

verbe transitif (du poids)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
J'ai pris six livres pendant les vacances.
Tatilde en az altı kilo almışım.

olta ile balık tutmak

verbe transitif (un poisson)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Tina a pris quelques poissons ce matin.

almak

verbe transitif (du temps...) (zaman, vb.)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Ce projet va prendre pas mal de ton temps.

kilo almak

verbe transitif (du poids)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Keith a pris 20 kg depuis qu'il s'est séparé de sa femme.

numarası yapmak

(un accent, un air)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Il prit une voix aiguë énervante pour imiter sa sœur.

edinmek

verbe transitif (une habitude) (huy, alışkanlık, vb.)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Maria avait peur que son fils ne prenne de mauvaises habitudes d'autres enfants à l'école.

fotoğraf çekmek

verbe transitif (une photographie)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Le photographe a pris 50 photos.

denize açılmak

verbe transitif (les airs, la mer, la route) (gemi, vb.)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
Le porte-avions a pris la mer avec quatre-vingts avions à bord.

yapışmak

verbe intransitif (colle)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
Tiens le panneau en bois en place pendant quelques minutes le temps que l'adhésif prenne.

(karar) vermek

verbe transitif (une décision)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Tess doit prendre une décision.

almak

verbe transitif (un rendez-vous) (randevu, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Appelez d'abord pour prendre un rendez-vous.

servisi kırmak

(Tennis : le service) (tenis)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Le joueur prit le service de son adversaire.

almak, yutmak

verbe transitif (drogues) (hap)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Le drogué avait pris beaucoup d'acide de son vivant.

dönmek

(un virage) (virajı, köşeyi, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
La voiture de sport prit le virage rapidement.

avlamak

verbe transitif (Chasse, Pêche)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Nous avons pris un faisan lors de notre partie de chasse.

fotoğraf çekmek

verbe transitif (une photo)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Le photographe a pris une photo de la star.

kapmak

(masa, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Rachel a réussi à prendre une table à côté de la fenêtre.

almak

verbe transitif (Échecs) (satrançta)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Ne vous faites jamais prendre votre cavalier par la reine de votre adversaire.

kullanmak

verbe transitif (de la drogue) (uyuşturucu, vb.)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Tu es vraiment bizarre ; tu as pris de la drogue ?

(sıvı) katılaşmak

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
Le bouillon de poulet a durci dans la poêle.

el koymak

verbe transitif

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Si on retire aux gens leurs armes, ils ne pourront pas vous tuer.

tutmak

verbe transitif

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Il m'a pris la main et m'a mis dehors.

satın almak

verbe transitif (sigorta, vb.)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Nous vous conseillons de prendre une assurance médicale avant de partir.

üzerinden atlamak

verbe transitif (Jeu de dames) (dama oyunu)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Je n'arrive pas à croire qu'il ait pris trois de mes pions ! Je suis en train de perdre.

kabul oranı

(d'un poste, médicament...)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)

çok hoşlanan, bayılan

adjectif

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)

ilişkide olan

(pas célibataire) (mecazlı)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Vous êtes prise ou vous cherchez à rencontrer quelqu'un ?

tutulan balık sayısı

nom féminin (Pêche, Chasse)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Votre prise est limitée à trois poissons par mois.

çekim

nom féminin (Cinéma) (film)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
OK, tout le monde. Cela va être notre cinquième prise. En espérant que ce soit la bonne. Action !
Tamam, arkadaşlar. Bu beşinci çekimimiz olacak. Bu sefer doğru oynayalım.

ses kaydı, kayıt

nom féminin (Musique : enregistrement)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
La deuxième prise avait trop de basses.

av

(proie)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Notre prise du jour : un saumon !

zorla alma, gasp

nom féminin

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
La prise de la ville par l'armée a été une étape importante dans la stratégie militaire du général.

alma, alış

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
La prise du sac par le voleur n'a pris que quelques secondes.

emilme, emilim

(de médicaments,...)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
La prise de certains médicaments est fortement déconseillée durant la grossesse.

(tırmanma) ayak basılacak sağlam/güvenli yer

nom féminin

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Je ne peux pas grimper plus haut : il n'y a pas de prise !

ayak basacak yer

nom féminin (Escalade,...)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)

germe

(d'un poste, médicament...)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)

sıkı tutma, sıkıca tutma, kavrama

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)

yakalama

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Le pêcheur a fait une énorme prise la nuit dernière.

priz

(électrique)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
George brancha l'aspirateur à la prise.

kavrama

(sur pente,...)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)

tutmak, kavramak

(avec la main)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Il resserra sa prise autour du poignet de sa fille.
Kızının bileğini sıkıca kavradı.

raket tutuşu, tutuş

nom féminin (Tennis : position sur la raquette)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)

priz

nom féminin (électrique)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Il n'y a pas assez de prises électriques pour tout notre matériel.

tutuş

nom féminin (Lutte, Judo) (güreş)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Il se servit d'une prise spéciale pour vaincre son adversaire.

üstüne alma

nom féminin (de fonction, de pouvoir)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Sa prise en charge des enfants lui a causé des soucis financiers.

boyunduruk

nom féminin (güreşte)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Il tenait l'autre type à l'aide d'une prise.

isabet ettirememe, ıskalama, ıska

nom féminin (Base-ball : balle ratée)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Trois prises et tu sors.

av

(Chasse)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Leurs prises du week-end comprenaient des lapins et des écureuils.

tüketme

(de nourriture, d'alcool)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Fred a décidé de suivre un régime donc il a commencé à réguler sa consommation de nourriture.

almak

(bir şeyi birisinden)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Son ami lui a pris la télévision.

almak

(ders)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
J'ai décidé de prendre des cours de français au semestre prochain.

çekmek

locution verbale (resim)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Le photographe a pris plusieurs photos des jeunes mariés. Je prends toujours des tas de photos quand je suis en vacances.

elinden almak

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Le professeur a pris (or: confisqué) le magazine à l'étudiant.

korkmuş

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Le chat effrayé s'est caché sous une chaise.

zaman alan, vakit alan

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)

Fransızca öğrenelim

Artık prise'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.

prise ile ilgili kelimeler

Fransızca hakkında bilginiz var mı

Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.