Fransızca içindeki triste ne anlama geliyor?
Fransızca'deki triste kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte triste'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki triste kelimesi üzgün, kederli, üzgün, gamlı, kötü durumda, acı, acınacak, üzgün, kederli, mahzun, hüzünlü, üzüntülü, gamlı, kederli, dertli, üzüntülü, hüzünlü, kederli, yorgun, bitik, keder veren, üzücü, hazin, acıklı, dokunaklı, hüzünlü, üzücü, neşesiz, hüzünlü, efkarlı, üzgün, mutsuz, mahzun, içler acısı, çok üzücü, sulu gözlü, acınası, acınacak, üzgün, kederli, neşesiz, kızgın, öfkeli, acınacak, acınası, acınacak halde olan, acınacak halde olan, zavallı, üzücü, hüzünlü, üzgün, üzüntülü, kederli, hüzünlü, melankolik, üzüntülü, üzgün, kasvetli, karanlık, iç sıkıcı, kederli, kasvetli, sıkıntılı, iç karartıcı, mutsuz, bedbaht, kederli, üzgün, kederli, kederli, hüzünlü, mahzun, üzgün, mahzun, üzüntülü, üzmek, kederlendirmek, müteessir etmek, çok mutsuz, bedbaht, sefil, perişan, daha üzgün/kederli, talihsiz, kötü şöhret, kötü ün, hüzünlü müzik, üzmek anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
triste kelimesinin anlamı
üzgünadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Depuis qu'il s'est séparé de sa femme, Pete est triste. Des larmes coulaient sur le visage de l'enfant triste. |
kederli, üzgün, gamlıadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Jim a l'air triste. Bu çok acıklı bir film. |
kötü durumdaadjectif (figuré) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La maison était dans un triste état. |
acı, acınacakadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) C'est une situation bien triste (or: déplorable) |
üzgün, kederli, mahzunadjectif (kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) William est une personne triste qui a peu d'amis. |
hüzünlü, üzüntülü, gamlı, kederli, dertli
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le perdant avait un air triste sur le visage. |
üzüntülü, hüzünlü, kederliadjectif (personne) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Erin s'est sentie triste en apprenant que sa candidature avait été rejetée par l'université. |
yorgun, bitikadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il m'a lancé un regard triste lorsque je l'ai porté dans mes bras. |
keder veren, üzücü, hazinadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le discours triste fit pleurer beaucoup de spectateurs. |
acıklı, dokunaklı, hüzünlüadjectif (müzik) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) On entendait une mélodie triste jouée au violon dans l'immeuble vide. |
üzücüadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il est regrettable que nous nous rencontrions en une si triste occasion. |
neşesizadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
hüzünlü, efkarlıadjectif (état) (mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La mauvaise nouvelle m'a mis dans un triste état. |
üzgün, mutsuz, mahzunadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Tu as l'air bien triste, qu'est-ce qui s'est passé ? |
içler acısı, çok üzücü
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le fermier vivait dans une petite cabane triste (or: pitoyable). |
sulu gözlüadjectif (resmi olmayan dil) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La remise des diplômes fut une cérémonie très émouvante. |
acınası, acınacakadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
üzgün, kederli, neşesizadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La nourriture qu'ils servent au self de l'école est déprimante. |
kızgın, öfkeliadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il est vraiment triste que tu l'aies largué. |
acınacak, acınası, acınacak halde olan
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Les enfants, blottis dans le froid, soupiraient de façon pitoyable. |
acınacak halde olan, zavallı
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
üzücü
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il est bouleversant de voir des sans-abri mendier dans la rue. |
hüzünlü
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
üzgün, üzüntülü, kederli, hüzünlü, melankolik(kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Tu as l'air mélancolique, qu'est-ce qui ne va pas ? |
üzüntülü, üzgün(adieux, histoire,...) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) « Ne pars pas, je t'en prie.» pria-t-elle d'une voix déchirante. |
kasvetli, karanlık, iç sıkıcı(çevre, ortam) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) J'ai tendance à être d'humeur plutôt mélancolique les soirs d'hiver. |
kederli, kasvetli, sıkıntılı, iç karartıcıadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le bureau lugubre de Mark contribuait au fait qu'il n'aimait pas son boulot. |
mutsuz, bedbaht, kederli, üzgün
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Linda est malheureuse parce qu'elle a rompu avec son copain. |
kederli
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le chien eut l'air malheureux après avoir été grondé par son maître. |
kederli, hüzünlü, mahzun(personne, lieu) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le nouveau est tellement ennuyeux que j'essaie d'éviter tout contact avec lui. |
üzgün, mahzun, üzüntülü(kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) L'actrice joue le rôle d'une épouse malheureuse dont le mari a mystérieusement disparu. |
üzmek, kederlendirmek, müteessir etmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La scène tragique du film a attristé le public. |
çok mutsuz, bedbaht
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Erin se sentait malheureuse après avoir menti à son amie. |
sefil, perişan
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Gavin était malheureux après que sa copine l'a plaqué. |
daha üzgün/kederliadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
talihsiz
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
kötü şöhret, kötü ünnom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le blog se fit une triste notoriété (or: une mauvaise réputation) pour ses potins indiscrets et cruels sur les célébrités. |
hüzünlü müziknom féminin (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
üzmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Cela m'attriste de te voir si malheureux. |
Fransızca öğrenelim
Artık triste'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
triste ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.