İngilizce içindeki bale ne anlama geliyor?

İngilizce'deki bale kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte bale'ün İngilizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

İngilizce içindeki bale kelimesi saman balyası, balya, balyalamak, vazgeçmek, paraşütle atlamak, mali sıkıntıdan kurtarmak, mali sıkıntıdan kurtarmak, kurtarmak, suyu boşaltmak, ilişiğini kesmek, yarı yolda bırakmak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

bale kelimesinin anlamı

saman balyası, balya

noun (bundle of hay or cotton)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
A bale of hay fell off the truck as it turned the corner.

balyalamak

transitive verb (bundle: hay, straw, etc.)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
The farmer bales the hay and stores it in a barn as animal feed.

vazgeçmek

phrasal verb, intransitive (informal, figurative (abandon [sth])

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
We were planning a party, but almost everybody bailed out.

paraşütle atlamak

phrasal verb, intransitive (jump from plane)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
The pilot bailed out just before his plane hit the trees.

mali sıkıntıdan kurtarmak

phrasal verb, transitive, separable (informal, figurative (help with money)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
The government bailed out many large banks during the recession.

mali sıkıntıdan kurtarmak

phrasal verb, transitive, separable (help with money)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
A relative bailed Ian out with a loan.

kurtarmak

phrasal verb, transitive, separable (informal, figurative (rescue)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
You can't expect your big brother to bail you out whenever you have a problem.

suyu boşaltmak

phrasal verb, transitive, separable (boat: empty water) (tekne, vb.)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
The canoe is so full of water, it's about to sink; time to bail it out!

ilişiğini kesmek

phrasal verb, transitive, inseparable (informal, figurative (end involvement)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Eric bailed out of the project when the firm didn't pay him.

yarı yolda bırakmak

(informal, figurative (abandon: [sb]) (mecazlı)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
James bailed out on Chris and left him to do all the work on his own.

İngilizce öğrenelim

Artık bale'ün İngilizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İngilizce içinde arayabilirsiniz.

İngilizce hakkında bilginiz var mı

İngilizce, İngiltere'ye göç eden ve 1400 yılı aşkın bir süre içinde gelişen Germen kabilelerinden gelmektedir. İngilizce, Çince ve İspanyolca'dan sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir. En çok öğrenilen ikinci dildir. ve yaklaşık 60 egemen ülkenin resmi dilidir.Bu dil, ikinci ve yabancı dil olarak anadili konuşanlardan daha fazla sayıda konuşmacıya sahiptir.İngilizce aynı zamanda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer birçok uluslararası kuruluşun ortak resmi dilidir. ve bölgesel organizasyonlar. Günümüzde dünyanın her yerindeki İngilizce konuşanlar nispeten kolaylıkla iletişim kurabiliyor.