İngilizce içindeki east ne anlama geliyor?
İngilizce'deki east kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte east'ün İngilizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İngilizce içindeki east kelimesi doğu, şark, Doğu, doğuya doğru, doğuya, doğusunda, doğu tarafında, doğusunda, doğuya ait, doğu, doğu-güneydoğu, doğu-güneydoğu yönüne, Uzak Doğu, Ortadoğu, Ortadoğu ile ilgili, kuzeydoğu bölgesi, kuzey doğu, kuzey doğu, kuzey doğudan esen, kuzey doğuya giden, güneydoğu bölgesi, güneydoğu, güneydoğudan gelen, güneydoğuya ait anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
east kelimesinin anlamı
doğu, şarknoun (direction, compass point) (yön) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The sun rises in the east. Güneş doğudan doğar. |
Doğunoun (dated (East Asia) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Have you ever been to China or anywhere else in the East? |
doğuya doğru, doğuyaadverb (to the east) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) You need to drive three miles east to get there. |
doğusunda, doğu tarafında(to the east of [sth]) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) The rich people live east of the river. |
doğusunda(in an easterly direction from [sth]) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Great Britain is east of Ireland. |
doğuya ait, doğuadjective (of the east) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) The east wind is usually quite cold. |
doğu-güneydoğunoun (written, initialism (east-southeast) (yön) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Winds will be out of the ESE tonight. |
doğu-güneydoğu yönüneadverb (written, initialism (in an east-southeastly direction) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) The boat traveled ESE from Canada to northwest Africa. |
Uzak Doğunoun (eastern Asia) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Traders brought valuable spices to Europe from the Far East. |
Ortadoğunoun (eastern Mediterranean region) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Yemen is the poorest country in the Middle East. |
Ortadoğu ile ilgilinoun as adjective (relating to the Middle East) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) They were arguing about the country's Middle East policy. |
kuzeydoğu bölgesinoun (north-eastern region) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) In the northeast there are hundreds of butterfly species. |
kuzey doğunoun (compass point: NE) (pusula) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The compass pointed to the northeast, toward the river. |
kuzey doğuadjective (in, of the northeast) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) We have a seaside holiday cottage on the north-east coast. |
kuzey doğudan esenadjective (wind: coming from the north east) (rüzgar) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) This north-east wind is bitterly cold. |
kuzey doğuya gidenadjective (going towards the northeast) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) The boat was on a north-east heading when it collided with the tanker. |
güneydoğu bölgesinoun (south-eastern region) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Florida is in the south east of the United States. |
güneydoğunoun (compass point: SE) (yön) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The antique compass has a tiny emerald at southeast, and a sapphire at northeast. |
güneydoğudan gelenadjective (coming from the southeast) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
güneydoğuya aitadjective (in, of the southeast) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) The tourists were eager to taste some southeast cuisine. |
İngilizce öğrenelim
Artık east'ün İngilizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İngilizce içinde arayabilirsiniz.
east ile ilgili kelimeler
Eş anlamlılar
İngilizce sözcükleri güncellendi
İngilizce hakkında bilginiz var mı
İngilizce, İngiltere'ye göç eden ve 1400 yılı aşkın bir süre içinde gelişen Germen kabilelerinden gelmektedir. İngilizce, Çince ve İspanyolca'dan sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir. En çok öğrenilen ikinci dildir. ve yaklaşık 60 egemen ülkenin resmi dilidir.Bu dil, ikinci ve yabancı dil olarak anadili konuşanlardan daha fazla sayıda konuşmacıya sahiptir.İngilizce aynı zamanda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer birçok uluslararası kuruluşun ortak resmi dilidir. ve bölgesel organizasyonlar. Günümüzde dünyanın her yerindeki İngilizce konuşanlar nispeten kolaylıkla iletişim kurabiliyor.