İngilizce içindeki enlightened ne anlama geliyor?
İngilizce'deki enlightened kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte enlightened'ün İngilizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İngilizce içindeki enlightened kelimesi açık fikirli, bilen, bilgili, kültürlü, okumuş, aydın, mantıklı (tahmin), aydınlanmış, arif, bilge, açıklamak, aydınlatmak, açıklık getirmek, aydınlatmak, aydınlatmak, bilgi vermek, bilgilendirmek, bilgilendirmek, bilgi vermek, aydınlanmak, ışıklandırmak, aydınlatmak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
enlightened kelimesinin anlamı
açık fikirliadjective (open minded, understanding) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Olivia considered herself lucky to live in an enlightened society. |
bilen, bilgiliadjective (initiated, familiar) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) I feel enlightened about the subject after talking to her. |
kültürlü, okumuş, aydınadjective (wise, knowing) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) How lucky we are to have so many enlightened men and women working here. |
mantıklı (tahmin)adjective (guess: educated) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Our enlightened guess is that it will take three months. |
aydınlanmış, arif, bilgeadjective (spiritually wise) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) The enlightened master shared his knowledge with those just setting out on the spiritual path. |
açıklamak, aydınlatmak, açıklık getirmektransitive verb (figurative (explain or clarify to) (mecazlı) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) The student didn't fully understand the homework task, until his teacher enlightened him. |
aydınlatmak(figurative (explain or clarify to) (birisini bir konuda) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Would somebody please enlighten me about whatever is going on here! |
aydınlatmakverbal expression (figurative (explain or clarify to) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) The manager asked his staff to enlighten him as to what exactly was involved in the project. |
bilgi vermek, bilgilendirmektransitive verb (figurative (inform) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) If you are interested in this subject, this book should enlighten you. |
bilgilendirmek(figurative (inform) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ray is an expert on French existentialism, so he can enlighten you about that branch of philosophy. |
bilgi vermekverbal expression (figurative (inform) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) I wonder if you could enlighten me as to the best way to get to Oxford Street? |
aydınlanmaktransitive verb (figurative (religion) (din) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) The religious pilgrimage is meant to enlighten those who undertake it. |
ışıklandırmak, aydınlatmaktransitive verb (literal, archaic (light, illuminate) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Catherine lit candles to enlighten the room. |
İngilizce öğrenelim
Artık enlightened'ün İngilizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İngilizce içinde arayabilirsiniz.
enlightened ile ilgili kelimeler
Eş anlamlılar
İngilizce sözcükleri güncellendi
İngilizce hakkında bilginiz var mı
İngilizce, İngiltere'ye göç eden ve 1400 yılı aşkın bir süre içinde gelişen Germen kabilelerinden gelmektedir. İngilizce, Çince ve İspanyolca'dan sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir. En çok öğrenilen ikinci dildir. ve yaklaşık 60 egemen ülkenin resmi dilidir.Bu dil, ikinci ve yabancı dil olarak anadili konuşanlardan daha fazla sayıda konuşmacıya sahiptir.İngilizce aynı zamanda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer birçok uluslararası kuruluşun ortak resmi dilidir. ve bölgesel organizasyonlar. Günümüzde dünyanın her yerindeki İngilizce konuşanlar nispeten kolaylıkla iletişim kurabiliyor.