İngilizce içindeki extended ne anlama geliyor?
İngilizce'deki extended kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte extended'ün İngilizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İngilizce içindeki extended kelimesi normalden daha uzun, uzatılmış, uzun, geniş, genişletilmiş, süresi uzatılmış, temdit edilmiş, müddeti uzatılmış, uzatılmış, genişletmek, uzatmak, büyütmek, uzatmak, uzanmak, uzanmak, yayılmak, uzanmak, uzatmak, yaymak, genişletmek, sunmak, ulaştırmak, akrabalar anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
extended kelimesinin anlamı
normalden daha uzunadjective (longer than normal) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) The TV show host had an extended interview with the author. |
uzatılmışadjective (lengthened) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) The extended garage has room for two vehicles. |
uzunadjective (at full length) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) The construction crane was fully extended. |
geniş, genişletilmişadjective (more thorough) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) The police launched an extended search to try to find the criminal. |
süresi uzatılmış, temdit edilmiş, müddeti uzatılmışadjective (for more time) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) The store's extended offer on chainsaws means you now have another week to buy one at half price. |
uzatılmışadjective (body part: held out) (el, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Brian shook his friend's extended hand. |
genişletmek, uzatmak, büyütmektransitive verb (make longer: physically) (fiziksel olarak) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) They are going to extend the bike path by 3 km. Bisiklet yolunu 3 km uzatacaklar. |
uzatmaktransitive verb (make longer: time) (süre) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) The legislature extended the voting time by 15 minutes. Yasama meclisi, oy verme süresini 15 dakika uzattı. |
uzanmakintransitive verb (stretch out) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) The roof of the house extends over the porch. |
uzanmakintransitive verb (stretch to reach sthg) (bir şeye erişmek için) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) She extended to reach the top shelf without letting go of the baby. |
yayılmak, uzanmakintransitive verb (spread) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Our land extends from the river to the road. |
uzatmaktransitive verb (hand: hold out) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) The Frenchman extended his hand to shake mine. |
yaymaktransitive verb (place at full length) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) He extended the map across the table. |
genişletmektransitive verb (widen) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) The seatbelt law has been extended to include back seats. |
sunmaktransitive verb (offer) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) She extended an offer to buy the business. |
ulaştırmaktransitive verb (extrapolate) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Let's extend this idea to its logical conclusions. |
akrabalarnoun (relatives) (çoğul isim: Birden fazla varlığı ya da kavramı ifade eder.) I only see my extended family at Christmas time. |
İngilizce öğrenelim
Artık extended'ün İngilizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İngilizce içinde arayabilirsiniz.
extended ile ilgili kelimeler
Eş anlamlılar
İngilizce sözcükleri güncellendi
İngilizce hakkında bilginiz var mı
İngilizce, İngiltere'ye göç eden ve 1400 yılı aşkın bir süre içinde gelişen Germen kabilelerinden gelmektedir. İngilizce, Çince ve İspanyolca'dan sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir. En çok öğrenilen ikinci dildir. ve yaklaşık 60 egemen ülkenin resmi dilidir.Bu dil, ikinci ve yabancı dil olarak anadili konuşanlardan daha fazla sayıda konuşmacıya sahiptir.İngilizce aynı zamanda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer birçok uluslararası kuruluşun ortak resmi dilidir. ve bölgesel organizasyonlar. Günümüzde dünyanın her yerindeki İngilizce konuşanlar nispeten kolaylıkla iletişim kurabiliyor.