İngilizce içindeki gat ne anlama geliyor?
İngilizce'deki gat kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte gat'ün İngilizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İngilizce içindeki gat kelimesi el tabancası, almak, almak, eline geçmek, (hastalığa) yakalanmak, (hasta) olmak, getirmek, alıp getirmek, ikna etmek, razı etmek, varmak, ulaşmak, anlamak, -ebilmek, -abilmek, -leşmek, -laşmak, gitmek, başlamak, hazırlamak, hazır etmek, almak, satın almak, almak, yaptırmak, çekmek, ulaşmak, erişmek, işitmek, duymak, ceza almak, cezaya çarptırılmak, duygulandırmak, hislendirmek, isabet etmek, öç almak, intikam almak, canını sıkmak, yakalamak, mahvetmek, zorunda olmak, mecbur olmak, mecburiyetinde olmak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
gat kelimesinin anlamı
el tabancasınoun (dated, slang (handgun) (modası geçmiş, argo) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The gangster concealed a gat, which he planned to use once his enemy appeared. |
almaktransitive verb (informal (obtain) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) We need to get some beer somewhere. I got a good mark for my essay. |
almak, eline geçmektransitive verb (informal (receive) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Did you get the message I sent you? |
(hastalığa) yakalanmak, (hasta) olmaktransitive verb (informal (illness: catch) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) He got the flu and had to stay at home. Gribe yakalandı (or: grip oldu) ve evde istirahat etmek zorunda kaldı. |
getirmek, alıp getirmektransitive verb (informal (fetch) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) I'll get another plate for you. |
ikna etmek, razı etmektransitive verb (informal (persuade) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) I got him to give me a pay rise. Maaşımı artırması için patronu ikna ettim. |
varmak, ulaşmakintransitive verb (informal (arrive) (bir yere) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) When will we get there? Oraya ne zaman varacağız? |
anlamaktransitive verb (informal (understand) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Do you get what I'm saying? Ne demek istediğimi çaktın mı? |
-ebilmek, -abilmekverbal expression (informal (have the opportunity) I get to go to Paris this summer. Bu yaz Paris'e gidebileceğim. |
-leşmek, -laşmakintransitive verb (informal (become) Andy got better once he took the medicine. Nancy got annoyed when the car wouldn't start. |
gitmekintransitive verb (US, slang (go away) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Get! You dumb animal. |
başlamakintransitive verb (informal (start) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Let's get painting, before it's too dark for us to see what we're doing. |
hazırlamak, hazır etmektransitive verb (informal (prepare) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) I'll get dinner if you lay the table. |
almaktransitive verb (informal (earn, win) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) I got an A in Spanish. |
satın almak, almaktransitive verb (informal (buy) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) I'm just going to get some more milk. Bir şişe daha süt almaya gidiyorum. |
yaptırmaktransitive verb (informal (arrange or cause to have) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) I need to get my car fixed. |
çekmektransitive verb (informal (attract) (ilgi, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) She always gets all the attention. |
ulaşmak, erişmektransitive verb (informal (reach) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) You can get me by telephone or e-mail. |
işitmek, duymaktransitive verb (informal (hear) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Sorry, I didn't get that. What did you say? |
ceza almak, cezaya çarptırılmaktransitive verb (informal (receive as punishment) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) He got 10 years for armed robbery. |
duygulandırmak, hislendirmektransitive verb (informal (touch emotionally) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) That film gets me every time. |
isabet etmektransitive verb (informal (hit) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) The bullet got him in the stomach. |
öç almak, intikam almaktransitive verb (informal (have revenge on) (birisinden) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) I'll get you for that! |
canını sıkmaktransitive verb (informal (bother) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) What gets me about the film is why he never comes back. |
yakalamaktransitive verb (informal (capture) (kişi) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) The police got him in the end. |
mahvetmektransitive verb (informal (ruin, destroy) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Rust got my car. |
zorunda olmak, mecbur olmak, mecburiyetinde olmaktransitive verb (informal (must) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) I have got to leave now. |
İngilizce öğrenelim
Artık gat'ün İngilizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İngilizce içinde arayabilirsiniz.
gat ile ilgili kelimeler
İngilizce sözcükleri güncellendi
İngilizce hakkında bilginiz var mı
İngilizce, İngiltere'ye göç eden ve 1400 yılı aşkın bir süre içinde gelişen Germen kabilelerinden gelmektedir. İngilizce, Çince ve İspanyolca'dan sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir. En çok öğrenilen ikinci dildir. ve yaklaşık 60 egemen ülkenin resmi dilidir.Bu dil, ikinci ve yabancı dil olarak anadili konuşanlardan daha fazla sayıda konuşmacıya sahiptir.İngilizce aynı zamanda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer birçok uluslararası kuruluşun ortak resmi dilidir. ve bölgesel organizasyonlar. Günümüzde dünyanın her yerindeki İngilizce konuşanlar nispeten kolaylıkla iletişim kurabiliyor.