İngilizce içindeki hardened ne anlama geliyor?

İngilizce'deki hardened kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte hardened'ün İngilizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

İngilizce içindeki hardened kelimesi kaşarlanmış, sert, sertleşmiş, sertleştirilmiş, tavlanmış, tav verilmiş, katılaşmış, katı hale gelmiş, sertleşmek, katılaşmak, sertleştirmek, katılaştırmak, duyarsızlaştırmak, duyarsızlaştırmak, duygusuzlaşmak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

hardened kelimesinin anlamı

kaşarlanmış

adjective (figurative (criminal: habitual) (argo)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Hardened convicts sometimes find it hard to return to life outside prison.

sert, sertleşmiş

adjective (figurative (person: desensitized) (duygusal olarak)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Her heart was hardened against us and she never wrote again.

sertleştirilmiş, tavlanmış, tav verilmiş

adjective (material: tempered, made hard)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Hardened steel is excellent for knife blades.

katılaşmış, katı hale gelmiş

adjective (substance: solidified)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
The concrete is not fully hardened for three days.

sertleşmek, katılaşmak

intransitive verb (become hard)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
The lava hardened into rock as it cooled.

sertleştirmek, katılaştırmak

transitive verb (make hard)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
The smith hardened the steel by adding carbon.

duyarsızlaştırmak

transitive verb (figurative (desensitize)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
The sergeant had to work hard to harden the new recruits.

duyarsızlaştırmak

transitive verb (figurative (desensitize to [sth])

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Working as a paramedic for thirty years didn't harden Josh to witnessing pain and death.

duygusuzlaşmak

intransitive verb (figurative (become desensitized)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
After countless rejections Rick began to harden over the years.

İngilizce öğrenelim

Artık hardened'ün İngilizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İngilizce içinde arayabilirsiniz.

İngilizce hakkında bilginiz var mı

İngilizce, İngiltere'ye göç eden ve 1400 yılı aşkın bir süre içinde gelişen Germen kabilelerinden gelmektedir. İngilizce, Çince ve İspanyolca'dan sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir. En çok öğrenilen ikinci dildir. ve yaklaşık 60 egemen ülkenin resmi dilidir.Bu dil, ikinci ve yabancı dil olarak anadili konuşanlardan daha fazla sayıda konuşmacıya sahiptir.İngilizce aynı zamanda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer birçok uluslararası kuruluşun ortak resmi dilidir. ve bölgesel organizasyonlar. Günümüzde dünyanın her yerindeki İngilizce konuşanlar nispeten kolaylıkla iletişim kurabiliyor.