İngilizce içindeki jet ne anlama geliyor?

İngilizce'deki jet kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte jet'ün İngilizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

İngilizce içindeki jet kelimesi fışkırma, fışkırtı, jet uçağı, jet, jet motoru, oltu taşı, (sıvı) fışkırmak, fışkırtmak, jet ile uçmak, jet ile yolculuk etmek, simsiyah, hortum başı, ağızlık, uçakla gitmek, kuzguni siyah, simsiyah, kapkara, kuzguni siyah, saat farkından dolayı oluşan rahatsızlık, sırt roketi, jet sosyete, yüksek sosyete, zengin tatilci, deniz motosikleti, deniz motosikletine binmek, deniz motosikletine binme, jet rüzgârı, jet akımı, uçuş sersemi anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

jet kelimesinin anlamı

fışkırma, fışkırtı

noun (squirt of liquid)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
The geyser spouted a jet of hot water.

jet uçağı, jet

noun (jet plane)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Nate had never been on a jet before, and was excited to fly.

jet motoru

noun (engine)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
The airplane had two jet engines.

oltu taşı

noun (black stone)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
The ring had a beautiful jet in it.

(sıvı) fışkırmak, fışkırtmak

intransitive verb (liquid: squirt)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Oil jetted out of the leak.

jet ile uçmak, jet ile yolculuk etmek

intransitive verb (fly by jet)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
The president jetted to New York for the press conference.

simsiyah

adjective (black)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
The walls were painted jet black.

hortum başı, ağızlık

noun (nozzle)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Larry bought a jet attachment for his garden hose.

uçakla gitmek

phrasal verb, intransitive (go somewhere by plane)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
Many of us like to jet off in search of winter sunshine. They jetted off to Mexico for the weekend.

kuzguni siyah, simsiyah, kapkara

adjective (deep black)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Yolanda has jet-black hair.

kuzguni siyah

noun (deep black)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
These T-shirts are now available in jet black.

saat farkından dolayı oluşan rahatsızlık

noun (fatigue caused by plane travel) (yolculukta)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
I get jet lag if I travel through more than four time zones.

sırt roketi

noun (fuel-powered propelling device)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)

jet sosyete, yüksek sosyete

noun (informal (wealthy leisure travelers)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Marbella and Dubai are both popular resorts for the jet set.

zengin tatilci

noun (wealthy leisure traveler)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Jet setters travel to the region for the summer season.

deniz motosikleti

noun (® (small motorized water vehicle)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
My cousin just bought a new jet ski and can't wait to take it out on the lake. I think it would be fun to rent a jet ski.

deniz motosikletine binmek

intransitive verb (® (ride a jet ski)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

deniz motosikletine binme

noun (riding a small water vehicle)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
One of my favorite outdoor activities is jet skiing.

jet rüzgârı, jet akımı

noun (strong west to east wind current)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Weather patterns over Northern Europe might be shifting because of a change in the jet stream.

uçuş sersemi

adjective (affected by time difference) (saat farkı nedeniyle)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
After returning home from Europe, I was so jetlagged that I woke up at 4am every day.

İngilizce öğrenelim

Artık jet'ün İngilizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İngilizce içinde arayabilirsiniz.

İngilizce hakkında bilginiz var mı

İngilizce, İngiltere'ye göç eden ve 1400 yılı aşkın bir süre içinde gelişen Germen kabilelerinden gelmektedir. İngilizce, Çince ve İspanyolca'dan sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir. En çok öğrenilen ikinci dildir. ve yaklaşık 60 egemen ülkenin resmi dilidir.Bu dil, ikinci ve yabancı dil olarak anadili konuşanlardan daha fazla sayıda konuşmacıya sahiptir.İngilizce aynı zamanda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer birçok uluslararası kuruluşun ortak resmi dilidir. ve bölgesel organizasyonlar. Günümüzde dünyanın her yerindeki İngilizce konuşanlar nispeten kolaylıkla iletişim kurabiliyor.