İngilizce içindeki probing ne anlama geliyor?

İngilizce'deki probing kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte probing'ün İngilizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

İngilizce içindeki probing kelimesi araştıran, inceleyen/irdeleyen, sonda, sorgulama, dürtmek, dokunarak muayene etmek, soruşturmak, tahkik etmek, sorgulamak, sorgulamak, araştırma, keşif, arama, sonda, alıcı, soruşturma, tahkikat anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

probing kelimesinin anlamı

araştıran, inceleyen/irdeleyen

adjective (figurative (questions: searching)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
His probing questions brought back some painful memories.

sonda

adjective (examining by touch)

The doctor's probing scalpel was able to locate the bullet.

sorgulama

noun (figurative (act of questioning)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
The therapist's probing was too intense for her client.

dürtmek

transitive verb (examine by poking)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Malcolm probed the cavity in his tooth with his tongue.

dokunarak muayene etmek

transitive verb (medical: examine by touching)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
The doctor probes the wound to see if there are any signs of infection.

soruşturmak, tahkik etmek

transitive verb (investigate)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
The journalist probed the evidence to build her story.

sorgulamak

transitive verb (ask questions)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
The investigators probed Nathan for hours, trying to find out what he knew.

sorgulamak

(question)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
The prosecutor probed the witness for information.

araştırma, keşif, arama

noun (exploration, poking)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
A probe of the hole with a stick suggested there was nothing inside.

sonda

noun (medical instrument) (tıp)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
The doctor inserted a probe into the patient's left nostril to investigate the cause of the blockage.

alıcı

noun (sensor)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
The scientists use a probe to measure the intensity of the electrical field.

soruşturma, tahkikat

noun (investigation)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
The company is conducting a probe to find out what happened to the missing money.

İngilizce öğrenelim

Artık probing'ün İngilizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İngilizce içinde arayabilirsiniz.

İngilizce hakkında bilginiz var mı

İngilizce, İngiltere'ye göç eden ve 1400 yılı aşkın bir süre içinde gelişen Germen kabilelerinden gelmektedir. İngilizce, Çince ve İspanyolca'dan sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir. En çok öğrenilen ikinci dildir. ve yaklaşık 60 egemen ülkenin resmi dilidir.Bu dil, ikinci ve yabancı dil olarak anadili konuşanlardan daha fazla sayıda konuşmacıya sahiptir.İngilizce aynı zamanda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer birçok uluslararası kuruluşun ortak resmi dilidir. ve bölgesel organizasyonlar. Günümüzde dünyanın her yerindeki İngilizce konuşanlar nispeten kolaylıkla iletişim kurabiliyor.