İngilizce içindeki releasing ne anlama geliyor?

İngilizce'deki releasing kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte releasing'ün İngilizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

İngilizce içindeki releasing kelimesi serbest bırakmak, salıvermek, tahliye etmek, bırakmak, (film) gösterime sokmak, vizyona sokmak, feragat formu/dilekçesi, serbest bırakmak, salmak, salıvermek, gösterime girme, yayınlanma, yayın, piyasaya çıkarma, duyuru, geçiş müziği, geçiş, borçtan kurtarmak, kaldırmak, yayınlamak, salmak, piyasaya sürmek, piyasaya sunmak, muaf tutmak, indirmek, ayağı debriyajdan çekmek, debriyajı kaldırmak, yayınlamak, açığa çıkarmak, basın açıklaması, izin kağıdı anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

releasing kelimesinin anlamı

serbest bırakmak, salıvermek, tahliye etmek

transitive verb (liberate)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
The jail released the prisoner after four years.
Cezaevi dört yıl sonra mahkumu serbest bıraktı.

bırakmak

transitive verb (let go of, stop grasping)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
The father released his hold on his daughter when she saw grandma.
Baba, büyükannesine koşmak isteyen kızını kollarından bıraktı.

(film) gösterime sokmak, vizyona sokmak

transitive verb (movie: make public)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
They released the movie with a party in Los Angeles.

feragat formu/dilekçesi

noun (law: of obligation)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Please sign the release that says that you will not sue, so your son can play basketball.
Çocuğunuzun burada basketbol oynayabilmesi için lütfen herhangi bir durumda bizi dava etmeyeceğinizi belirten feragat formunu imzalayın.

serbest bırakmak

noun (prisoner, hostage: setting free) (mahkum, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Many former prisoners have difficulty finding employment after their release.

salmak, salıvermek

noun (animal: setting free) (doğaya, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
The release of the young birds into the wild was a success.

gösterime girme

noun (movie: coming to cinemas) (film)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
The movie's release occurred on the same day across the country.

yayınlanma, yayın

noun (publication)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
The publisher has scheduled June the first for the release of her new novel.

piyasaya çıkarma

noun (recording)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
This is the rock star's third release from this CD.

duyuru

noun (announcement)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
The company issued a press release to announce its new product.

geçiş müziği, geçiş

noun (music: bridge)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
The tambourine signals the release, which occurs three minutes into the song.

borçtan kurtarmak

transitive verb (free from: debt)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
The final payment will release you from this debt.

kaldırmak

transitive verb (free from: obligation) (sorumluluk, yükümlülük)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
His boss released him from the need to maintain the computers.

yayınlamak

transitive verb (publish)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
The publisher will release the book next week.

salmak

transitive verb (emit: vapour, flames)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Stay away from that container; it is releasing dangerous fumes.

piyasaya sürmek, piyasaya sunmak

transitive verb (put on sale)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
The company released the new product on Tuesday.

muaf tutmak

transitive verb (free from legal responsibility)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
This contract releases us from liability in case of injury.

indirmek

transitive verb (ease off: brakes) (el freni, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Release the handbrake, and shift into first gear now.

ayağı debriyajdan çekmek, debriyajı kaldırmak

transitive verb (ease off: clutch)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
When you release the clutch, the engine will engage.

yayınlamak

transitive verb (publish: official statement) (basın açıklaması, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
The government released a statement denying the scandal.

açığa çıkarmak

transitive verb (let out: emotions)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
You should have a good cry to release all those emotions.

basın açıklaması

noun (news update or bulletin)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Jenkins authorized a press release denying the validity of the rumors.

izin kağıdı

noun (document: signed permission)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Parents must sign a release form before their children's work can be displayed.

İngilizce öğrenelim

Artık releasing'ün İngilizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İngilizce içinde arayabilirsiniz.

releasing ile ilgili kelimeler

İngilizce hakkında bilginiz var mı

İngilizce, İngiltere'ye göç eden ve 1400 yılı aşkın bir süre içinde gelişen Germen kabilelerinden gelmektedir. İngilizce, Çince ve İspanyolca'dan sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir. En çok öğrenilen ikinci dildir. ve yaklaşık 60 egemen ülkenin resmi dilidir.Bu dil, ikinci ve yabancı dil olarak anadili konuşanlardan daha fazla sayıda konuşmacıya sahiptir.İngilizce aynı zamanda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer birçok uluslararası kuruluşun ortak resmi dilidir. ve bölgesel organizasyonlar. Günümüzde dünyanın her yerindeki İngilizce konuşanlar nispeten kolaylıkla iletişim kurabiliyor.