İngilizce içindeki spinning ne anlama geliyor?
İngilizce'deki spinning kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte spinning'ün İngilizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İngilizce içindeki spinning kelimesi dönen, döner, iplik eğirme, iplikçilik, dönüş, kardiyo egzersizi, olta makinesini döndürerek yapılan balık avı, dönmek, çevirmek, döndürmek, eğirmek, ağ örmek, iplik yapmak, ağ yapmak, ağ örmek, dönüş, hızla dönmek, dönmek, anlatmak, sıkma devri, araba gezintisi, gezinti, egzersiz bisikleti, taraflı bakış açısı, taraflı görüş açısı, propaganda, çalmak, topaç, çıkrık anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
spinning kelimesinin anlamı
dönen, döneradjective (rotating) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) The spinning drum came to a halt as the washing machine finished its cycle. |
iplik eğirme, iplikçiliknoun (making thread) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The spinning had occupied Liam for the whole afternoon. |
dönüşnoun (rotation) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The dancer impressed everyone with her spinning. |
kardiyo egzersizinoun (® (fitness activity) (sabit bisikletle yapılan) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) After half an hour of spinning, I eat a healthy breakfast. |
olta makinesini döndürerek yapılan balık avınoun (fishing technique) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
dönmekintransitive verb (rotate) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) The flywheel spins when the power is turned on. Motor çalışır çalışmaz volan dönmeye başlar. |
çevirmek, döndürmektransitive verb (cause to rotate) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Spin the wheel as fast as you can. Direksiyonu olabildiğince hızla çevirin (or: döndürün). |
eğirmektransitive verb (fibers: turn into thread) (yün, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Weavers spin fibres into thread, and then make cloth. |
ağ örmektransitive verb (weave: a web) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) The spider spins a web to catch insects. |
iplik yapmakintransitive verb (turn fibres into thread) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) The textile worker knew how to spin quickly. |
ağ yapmak, ağ örmekintransitive verb (spider: weave a web) (örümcek) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) The spider spins skilfully. |
dönüşnoun (whirl) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The majorette gave her baton a spin. |
hızla dönmekintransitive verb (washing machine, dryer: rotate fast) (çamaşır makinesi, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) The wash cycle ended and Ray set the washing machine to spin. |
dönmekintransitive verb (head: feel dizzy) (baş) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Helena's head was spinning as she tried to take in all the information. This roller coaster makes my head spin. |
anlatmaktransitive verb (informal (tell: a story) (hikaye, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) He spins some strange stories for his children. |
sıkma devrinoun (washing machine setting) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) To remove excess water, set the washing machine to "spin". |
araba gezintisi, gezintinoun (informal (short drive) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Let's get into the car and go for a spin in the countryside. |
egzersiz bisikletinoun (uncountable (exercise: indoor cycling) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) To keep fit, I go to classes in aerobics and spin. |
taraflı bakış açısı, taraflı görüş açısınoun (biased viewpoint) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The administration is putting a different spin on the controversy. |
propagandanoun (uncountable (propaganda) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Most of what the government minister said in the interview was spin. |
çalmakintransitive verb (DJ: operate turntable) (disk) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Who's spinning at the Astoria tonight? |
topaçnoun (child's toy) (oyuncak) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Tim loved his spinning top and would spend hours playing with it. |
çıkrıknoun (device for spinning fibre into yarn) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) As a child I had a spinning wheel to make yarn from wool. |
İngilizce öğrenelim
Artık spinning'ün İngilizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İngilizce içinde arayabilirsiniz.
spinning ile ilgili kelimeler
İngilizce sözcükleri güncellendi
İngilizce hakkında bilginiz var mı
İngilizce, İngiltere'ye göç eden ve 1400 yılı aşkın bir süre içinde gelişen Germen kabilelerinden gelmektedir. İngilizce, Çince ve İspanyolca'dan sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir. En çok öğrenilen ikinci dildir. ve yaklaşık 60 egemen ülkenin resmi dilidir.Bu dil, ikinci ve yabancı dil olarak anadili konuşanlardan daha fazla sayıda konuşmacıya sahiptir.İngilizce aynı zamanda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer birçok uluslararası kuruluşun ortak resmi dilidir. ve bölgesel organizasyonlar. Günümüzde dünyanın her yerindeki İngilizce konuşanlar nispeten kolaylıkla iletişim kurabiliyor.