İngilizce içindeki spoiled ne anlama geliyor?

İngilizce'deki spoiled kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte spoiled'ün İngilizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

İngilizce içindeki spoiled kelimesi şımarık, bozuk, bozulmuş, bozmak, mahvetmek, berbat etmek, şımartmak, berbat etmek, bozulmak, ganimet, iştahını kapatmak, şımarık çocuk, arsız çocuk, şımarık/arsız çocuk anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

spoiled kelimesinin anlamı

şımarık

adjective (US (child, person: overly pampered)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
That child's parents have let her have her own way too much; she's spoiled. Their kids are a bunch of nasty, noisy, spoilt brats.

bozuk, bozulmuş

adjective (food: rotten, bad)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Gareth poured the spoiled milk down the sink. Did you know there's some spoilt meat in the fridge?

bozmak, mahvetmek, berbat etmek

transitive verb (plan: ruin) (plan, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
You told Mary we were planning a party for her birthday? You've spoiled the surprise now!

şımartmak

transitive verb (children: indulge) (birisini)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

berbat etmek

transitive verb (enjoyment: ruin) (eğlence, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Neil's bad mood spoiled the day at the seaside for everyone.

bozulmak

intransitive verb (food: go bad) (yiyecek)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
The fruit had been left in the bowl too long and had spoiled.

ganimet

noun (in war: [sth] taken)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)

iştahını kapatmak

transitive verb (appetite: ruin by eating [sth] else)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Don't let the children eat candy this afternoon; they'll spoil their dinner.

şımarık çocuk, arsız çocuk

noun (pejorative, slang (unpleasant or greedy child) (gündelik dil)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Children with no siblings are often thought of as being spoiled brats.

şımarık/arsız çocuk

noun (child: unpleasant, greedy)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
If you always give in to him, he'll become a spoiled child.

İngilizce öğrenelim

Artık spoiled'ün İngilizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İngilizce içinde arayabilirsiniz.

spoiled ile ilgili kelimeler

İngilizce hakkında bilginiz var mı

İngilizce, İngiltere'ye göç eden ve 1400 yılı aşkın bir süre içinde gelişen Germen kabilelerinden gelmektedir. İngilizce, Çince ve İspanyolca'dan sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir. En çok öğrenilen ikinci dildir. ve yaklaşık 60 egemen ülkenin resmi dilidir.Bu dil, ikinci ve yabancı dil olarak anadili konuşanlardan daha fazla sayıda konuşmacıya sahiptir.İngilizce aynı zamanda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer birçok uluslararası kuruluşun ortak resmi dilidir. ve bölgesel organizasyonlar. Günümüzde dünyanın her yerindeki İngilizce konuşanlar nispeten kolaylıkla iletişim kurabiliyor.