İngilizce içindeki stumbling ne anlama geliyor?

İngilizce'deki stumbling kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte stumbling'ün İngilizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

İngilizce içindeki stumbling kelimesi ayağı takılmak, tökezlemek, ayağı takılma, tökezleme, duraksama, hata yapmak, yanlışlık yapmak, hataya düşmek, kekelemek, zar zor ilerlemek, sonunu getirmek, tesadüfen bulmak, rastlantı eseri bulmak, tesadüfen bulmak, sürçmek anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

stumbling kelimesinin anlamı

ayağı takılmak, tökezlemek

intransitive verb (trip while walking)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
Walking along the dark path, Helen stumbled and almost fell.

ayağı takılma, tökezleme

noun (trip)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
John's stumble, just before the finish line, cost him first place.

duraksama

noun (speech: hesitation) (konuşma)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Apart from a stumble at the beginning, the speech went very well.

hata yapmak, yanlışlık yapmak, hataya düşmek

intransitive verb (make errors)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)

kekelemek

intransitive verb (speech: flounder, hesitate)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
The speaker was nervous and stumbled several times during the talk.

zar zor ilerlemek

(make way with difficulty)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Sarah stumbled through the dark forest.

sonunu getirmek

(figurative (speech: make with difficulty) (güçlükle)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Paul was ill-prepared, but he managed to stumble through his presentation.

tesadüfen bulmak, rastlantı eseri bulmak

transitive verb (find by chance)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

tesadüfen bulmak

phrasal verb, transitive, inseparable (figurative, informal (discover, encounter by chance)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
The other night I happened to stumble on an old photo album.

sürçmek

phrasal verb, transitive, inseparable (figurative (get stuck)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
I always stumble on the words to the national anthem when I try to sing it.

İngilizce öğrenelim

Artık stumbling'ün İngilizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İngilizce içinde arayabilirsiniz.

İngilizce hakkında bilginiz var mı

İngilizce, İngiltere'ye göç eden ve 1400 yılı aşkın bir süre içinde gelişen Germen kabilelerinden gelmektedir. İngilizce, Çince ve İspanyolca'dan sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir. En çok öğrenilen ikinci dildir. ve yaklaşık 60 egemen ülkenin resmi dilidir.Bu dil, ikinci ve yabancı dil olarak anadili konuşanlardan daha fazla sayıda konuşmacıya sahiptir.İngilizce aynı zamanda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer birçok uluslararası kuruluşun ortak resmi dilidir. ve bölgesel organizasyonlar. Günümüzde dünyanın her yerindeki İngilizce konuşanlar nispeten kolaylıkla iletişim kurabiliyor.