İngilizce içindeki trail ne anlama geliyor?
İngilizce'deki trail kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte trail'ün İngilizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İngilizce içindeki trail kelimesi (arkada bırakılan) iz, keçiolu, patika, peşinden sürüklenmek, izlemek, takip etmek, sürüklemek, kayak pisti, iz, bir dizi ipucu, boyunca uzanmak, gerisinde olmak, geriden takip etmek, azalmak, öncülük etmek, karışık çerez, öncü, işaretleyici anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
trail kelimesinin anlamı
(arkada bırakılan) iznoun ([sth] drawn behind) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The plane crossed the sky, leaving a white trail in its wake. |
keçiolu, patikanoun (path for hikers) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) If you like hiking, there are a lot of great trails around here. |
peşinden sürüklenmekintransitive verb (drag behind) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) The skirt of Sally's long dress trailed along the ground. |
izlemek, takip etmektransitive verb (follow) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
sürüklemektransitive verb (drag behind) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) The plane was trailing a large banner. |
kayak pistinoun (US (ski slope) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The skiers descended the trail. |
iznoun (mark left behind) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The hunter followed the deer's trail. |
bir dizi ipucunoun (figurative (series of clues) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The murderer left a trail that led the police to him. |
boyunca uzanmakintransitive verb (extend across) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) The wisteria trailed over the trellis. |
gerisinde olmak, geriden takip etmektransitive verb (sports, contests) (spor) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
azalmakphrasal verb, intransitive (informal (gradually stop) (ses, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) The actor forgot his lines and his voice trailed off mid-sentence. |
öncülük etmekverbal expression (figurative (lead the way) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
karışık çereznoun (snack food: assorted fruit and nuts) (kuruyemiş, vb.) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
öncünoun (figurative (pioneer, innovative person) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Phil McQueen was a trailblazer in the fashion industry. |
işaretleyicinoun ([sb] who marks a trail for others to follow) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Anthony and Joanne followed the trailblazer into the jungle. |
İngilizce öğrenelim
Artık trail'ün İngilizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İngilizce içinde arayabilirsiniz.
trail ile ilgili kelimeler
Eş anlamlılar
İngilizce sözcükleri güncellendi
İngilizce hakkında bilginiz var mı
İngilizce, İngiltere'ye göç eden ve 1400 yılı aşkın bir süre içinde gelişen Germen kabilelerinden gelmektedir. İngilizce, Çince ve İspanyolca'dan sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir. En çok öğrenilen ikinci dildir. ve yaklaşık 60 egemen ülkenin resmi dilidir.Bu dil, ikinci ve yabancı dil olarak anadili konuşanlardan daha fazla sayıda konuşmacıya sahiptir.İngilizce aynı zamanda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer birçok uluslararası kuruluşun ortak resmi dilidir. ve bölgesel organizasyonlar. Günümüzde dünyanın her yerindeki İngilizce konuşanlar nispeten kolaylıkla iletişim kurabiliyor.