İngilizce içindeki welcoming ne anlama geliyor?

İngilizce'deki welcoming kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte welcoming'ün İngilizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

İngilizce içindeki welcoming kelimesi iyi karşılayan, arkadaş canlısı, dost canlısı, rahat, hoş geldin, hoş geldiniz, hoşça karşıla(n)mak, alabilmek, -abilmek, -ebilmek, buyur etmek, memnuniyetle karşılamak, hoş, hoşa giden, bir şey değil, hoş, sıcak karşılama anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

welcoming kelimesinin anlamı

iyi karşılayan

adjective (gestures, actions, etc: receptive)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Tom opened the door and gave his guests a welcoming smile.

arkadaş canlısı, dost canlısı

adjective (person: friendly) (kişi)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
The owner of the B&B was a kind and welcoming lady.

rahat

adjective (place: comfortable, cozy) (yer)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)

hoş geldin, hoş geldiniz

interjection (greeting)

(ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.)
Welcome! The drinks are over here.
Hoş geldiniz! İçecekler bu masada.

hoşça karşıla(n)mak

adjective (happily received)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
She was welcome at the party.
Davette hoşça karşılandı.

alabilmek

(may have [sth]) (bir şeyi)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
I've only got a cheese sandwich, but you're welcome to it.

-abilmek, -ebilmek

verbal expression (may do [sth]) (razı olmak/izin vermek)

You are welcome to use my washer if you have dirty clothes.
Yıkanacak çamaşırlarınız varsa benim çamaşır makinemi kullanabilirsiniz.

buyur etmek

transitive verb (greet gladly)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
We welcomed her to the party.
Arkadaşını partiye buyur etti.

memnuniyetle karşılamak

transitive verb (be glad of)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
The population welcomed the government's new measures to increase employment.

hoş, hoşa giden

adjective (agreeable)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
This sunny weather is a welcome change after days of rain.

bir şey değil

adjective (without obligation for thanks)

You are very welcome!

hoş

adjective (received gladly) (sürpriz, vb.)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
It was a welcome gift.

sıcak karşılama

noun (friendly greeting)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
The welcome was warm and genuine.

İngilizce öğrenelim

Artık welcoming'ün İngilizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İngilizce içinde arayabilirsiniz.

welcoming ile ilgili kelimeler

İngilizce hakkında bilginiz var mı

İngilizce, İngiltere'ye göç eden ve 1400 yılı aşkın bir süre içinde gelişen Germen kabilelerinden gelmektedir. İngilizce, Çince ve İspanyolca'dan sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir. En çok öğrenilen ikinci dildir. ve yaklaşık 60 egemen ülkenin resmi dilidir.Bu dil, ikinci ve yabancı dil olarak anadili konuşanlardan daha fazla sayıda konuşmacıya sahiptir.İngilizce aynı zamanda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer birçok uluslararası kuruluşun ortak resmi dilidir. ve bölgesel organizasyonlar. Günümüzde dünyanın her yerindeki İngilizce konuşanlar nispeten kolaylıkla iletişim kurabiliyor.