İtalyan içindeki portare ne anlama geliyor?

İtalyan'deki portare kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte portare'ün İtalyan'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

İtalyan içindeki portare kelimesi getirmek, yanında getirmek, beraberinde getirmek, yanında getirmek, beraberinde getirmek, takmak, ilgisini çekmek, iletmek, makyaj yapmak, şekil vermek, şekillendirmek, adını taşımak, ismini taşımak, taşımak, götürmek, nakletmek, taşımak, itmek, harekete geçirmek, taşımak, üzerinde taşımak, iletmek, takmak, koşturmak, çalıştırmak, taşımak, getirmek, sürüklemek, götürmek, taşımak, kazandırmak, taşımak, (acı, vb.) vermek, çektirmek, getirmek, arabayla götürmek, getirmek, alıp getirmek, göstermek, götürmek, giymek, giymek, ikna etmek, taşımak, nakletmek, yönlendirmek, taşımak, getirmek, alıp getirmek, iteklemek, yerleştirmek, boru hattıyla iletmek/nakletmek, el arabası ile taşımak/götürmek, uzaklaştırmak, paket yaptırmak, götürmek, yanında taşımak, ikna etmek, hamile olmak, gebe olmak, başarıya götürmek, kışkırtmak, sevk etmek, kaynatma, girizgah yapmak, patron, keşfetmek, üzerinde bulundurmak, para kazanmak, (davaya) bakmak, (davayı) görmek, yargılamak, muhakeme etmek, başkasının eşini/sevgilisini ayartmak, yiyecek sağlayan kimse, sırtına binme, sırtında gezdirmek, aldatmak, kandırmak, başkasını konuşturmamak, hep kendi konuşmak, gerçekleştirmek, kin gütmek, gün ışığına çıkarmak, tamamlamak, -i savunmak, köpeği gezdirmek, yoksun bırakmak, uçmak, sonunu getirmek, kıyıya vurmak, gerçekleştirmek, çekmek, zorla çekmek, zorla çekip almak, ismini taşımak, adını taşımak, sonuçlandırmak, neticelendirmek, yıllık hale getirmek, gezdirmek, sabır göstermek, çalmak, aşırmak, çalıp kaçmak, (ödül, vb.) kolayca kazanmak, çökertmek, kaçırmak, zorla kaçırmak, alıp götürmek, çıkarmak, götürmek, getirmek, yanında getirmek, yanında taşımak, başka yere yönlendirmek, içeri almak, yapmak, teselli eden/rahatlatan kimse, arabayla gezdirmek, kasıp kavurmak, garezi olmak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

portare kelimesinin anlamı

getirmek

verbo transitivo o transitivo pronominale (taşımak anlamında)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Potresti portare qui quella sedia?
O sandalyeyi buraya getirir misin?

yanında getirmek, beraberinde getirmek

verbo transitivo o transitivo pronominale

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Porto un po' di vino?
Bir şişe şarap getirmemi ister misin?

yanında getirmek, beraberinde getirmek

verbo transitivo o transitivo pronominale (birisini)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Porta un amico quando vieni a cena.
Yemeğe gelirken yanında bir arkadaşını da getir.

takmak

(indossare) (kol saati, takı, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Le coppie sposate portano l'anello.
İkisi de alyanslarını takmışlar.

ilgisini çekmek

verbo transitivo o transitivo pronominale

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Questa nuova vetrina ci porterà molta gente.

iletmek

verbo transitivo o transitivo pronominale

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Puoi portare questa lettera all'ufficio postale?

makyaj yapmak

(trucco)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Quella ragazza è troppo giovane per portare il trucco.

şekil vermek, şekillendirmek

verbo transitivo o transitivo pronominale (stile) (saç, vb.)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Mi piace come porti i capelli.

adını taşımak, ismini taşımak

verbo transitivo o transitivo pronominale (nome, titolo)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Porta il nome di suo padre.

taşımak

verbo transitivo o transitivo pronominale (bir şeyi)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Puoi portare questo tavolo dalla cucina alla sala da pranzo?

götürmek

(con veicolo) (araba, vb. ile)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

nakletmek

verbo transitivo o transitivo pronominale

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Questo tubo trasporta acqua.

taşımak

verbo transitivo o transitivo pronominale (hastalık, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Le zanzare portano la malaria.

itmek, harekete geçirmek

verbo transitivo o transitivo pronominale (mecazlı)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Il commercio spinge l'economia.

taşımak

verbo transitivo o transitivo pronominale

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Il somaro doveva portare il carico fino al campo.

üzerinde taşımak

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

iletmek

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Le pubblicità comunicano un messaggio chiaro.

takmak

(kravat, şapka, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Al giorno d'oggi tutti indossano i jeans.

koşturmak

(bestiame)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Bisogna dirigere il bestiame verso il nuovo pascolo.

çalıştırmak

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Dovrebbero far arrivare un autobus in questa città.

taşımak

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Johnny ha portato le buste della spesa del suo anziano vicino in cima alle scale.

getirmek

verbo transitivo o transitivo pronominale (bir şeyi / birisini bir yere)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Ti porto la macchina se poi tu mi accompagni a casa.

sürüklemek

(figurato) (mecazlı)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
È stata portata al successo praticamente da un giorno all'altro.

götürmek

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Il nastro trasportatore porta il pezzo alla postazione seguente.

taşımak

verbo transitivo o transitivo pronominale (di persona)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Porto mio figlio in spalla.

kazandırmak

(başarı, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

taşımak

verbo transitivo o transitivo pronominale

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

(acı, vb.) vermek, çektirmek

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
L'uragano ha portato distruzione in parecchi paesi costieri.

getirmek

verbo transitivo o transitivo pronominale (cani)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Tim ha addestrato il cane a riportare la palla.

arabayla götürmek

verbo transitivo o transitivo pronominale (con un veicolo)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Mia mamma accompagnò me e i miei amici al centro commerciale.

getirmek, alıp getirmek

verbo transitivo o transitivo pronominale

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Ti porto un altro piatto.

göstermek

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
James ha un bell'occhio nero dopo la rissa con Bob.

götürmek

verbo transitivo o transitivo pronominale (con un veicolo)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Mi potresti portare alla stazione degli autobus?

giymek

verbo transitivo o transitivo pronominale (scarpe: misura) (ayakkabı, vb.)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Porto il 40 di stivali, ma il 38 di scarpe.

giymek

verbo transitivo o transitivo pronominale (abbigliamento: taglia) (giysi bedeni)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Che taglia porti?

ikna etmek

verbo transitivo o transitivo pronominale

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Il ministro ecclesiastico ha portato la congregazione ad uno stato d'animo di esultanza.

taşımak

verbo transitivo o transitivo pronominale

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Questi tubi portano l'acqua allo scaldabagno.

nakletmek

verbo transitivo o transitivo pronominale

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
La catena di montaggio trasportava i componenti alla stazione successiva.

yönlendirmek

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Patrick diresse subito la conversazione sul suo argomento preferito.

taşımak

verbo transitivo o transitivo pronominale

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Mark è andato a prendere i ragazzi a scuola e li ha portati in piscina.

getirmek, alıp getirmek

(bir şeyi)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

iteklemek

(a mano)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

yerleştirmek

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Sull'isola sono stati impiantati venti cervi per aumentarne il numero.

boru hattıyla iletmek/nakletmek

(tramite tubi, condutture) (su, petrol, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
L'acqua viene pompata dal rubinetto alla serra.

el arabası ile taşımak/götürmek

verbo transitivo o transitivo pronominale (con un carrello)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

uzaklaştırmak

verbo transitivo o transitivo pronominale

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Vuoi portare via il cane prima che rompa tutto?

paket yaptırmak

verbo transitivo o transitivo pronominale (cibo da asporto) (yiyecek, vb.)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Compriamo delle patatine da portare via?

götürmek

(con veicolo) (arabayla)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
Mi accompagneresti alla stazione?

yanında taşımak

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Porta sempre con sé un coltello per difesa personale.

ikna etmek

verbo transitivo o transitivo pronominale

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Il suo discorso ci ha portato ad accettare il suo punto di vista.

hamile olmak, gebe olmak

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Melinda è incinta di due gemelli.

başarıya götürmek

verbo transitivo o transitivo pronominale (mecazlı)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Il giocatore di punta ha condotto la squadra alla vittoria.

kışkırtmak

verbo transitivo o transitivo pronominale (mecazlı)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
I suoi figli la portano sempre all'esaurimento nervoso.

sevk etmek

verbo transitivo o transitivo pronominale (figurato: conversazione, ecc.) (mecazlı)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Ha deviato la conversazione verso una certa tematica.

kaynatma

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Bollire è il metodo più efficace per eliminare le macchie.

girizgah yapmak

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
I titoli di testa introducono il film.

patron

(figurato: persona che comanda) (baskın kişi)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
La moglie è il suo capo.

keşfetmek

(mecazlı)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Ieri ho scoperto dei veri tesori al negozio di libri usati.

üzerinde bulundurmak

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

para kazanmak

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Te ne stai tranquillo a casa perché sono io che guadagno.

(davaya) bakmak, (davayı) görmek, yargılamak, muhakeme etmek

(diritto) (hukukta)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Il procuratore distrettuale processerà il caso di corruzione.
Bölge Başsavcısı, rüşvetçilik davasına bakacak.

başkasının eşini/sevgilisini ayartmak

(figurato) (argo)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Sally ha cercato di rubare il ragazzo di Amber ieri sera.

yiyecek sağlayan kimse

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Sua cognata ha portato da mangiare per la festa.

sırtına binme

sostantivo maschile (birisinin)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
La bambina si fece un giro a cavalluccio con il fratello maggiore.

sırtında gezdirmek

(birisini)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Mi fa male la caviglia; mi porti a cavalcioni per favore?

aldatmak, kandırmak

verbo transitivo o transitivo pronominale (con l'inganno)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Nella mitologia greca gli dei portarono Eracle a uccidere la sua famiglia.

başkasını konuşturmamak, hep kendi konuşmak

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Porterò avanti da solo la trattativa quando arriveremo alla negoziazione del prezzo.

gerçekleştirmek

verbo transitivo o transitivo pronominale

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Bethan era dubbiosa sul fare domanda per quel lavoro, ma alla fine l'ha portata a termine.

kin gütmek

verbo transitivo o transitivo pronominale

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Non è stato corretto che lei sia stata scelta al posto mio ma io non sono una che porta rancore.

gün ışığına çıkarmak

verbo transitivo o transitivo pronominale (mecazlı)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Dovremmo portare alla luce i suoi comportamenti scandalosi.

tamamlamak

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Ha buone intenzioni ma non le porta mai a termine.

-i savunmak

verbo transitivo o transitivo pronominale

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Il rapporto porta avanti l'idea che le attuali direttive non siano adeguate.

köpeği gezdirmek

verbo transitivo o transitivo pronominale

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Porto a spasso il cane ogni giorno.

yoksun bırakmak

verbo transitivo o transitivo pronominale

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

uçmak

verbo transitivo o transitivo pronominale (vento) (rüzgarla)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
Il telone che ricopriva il nostro tetto è stato portato via dal vento forte.

sonunu getirmek

(bir işin)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Ha sempre una nuova iniziativa, ma non riesce mai a portare a termine le cose.

kıyıya vurmak

verbo transitivo o transitivo pronominale

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Il legname è stato trascinato a riva.

gerçekleştirmek

verbo transitivo o transitivo pronominale

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Il consiglio comunale sta portando a termine il progetto di allargamento della strada.

çekmek

verbo transitivo o transitivo pronominale

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Pater ha trascinato fino al pick-up il cervo a cui aveva sparato.

zorla çekmek, zorla çekip almak

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
L'agente di polizia riuscì a strappare via la pistola dalla mano del rapinatore.

ismini taşımak, adını taşımak

verbo intransitivo

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Molte specie di farfalla portano il nome dei loro scopritori.

sonuçlandırmak, neticelendirmek

verbo transitivo o transitivo pronominale

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Dovremmo cercare di portare a termine il progetto prima della fine dell'anno.

yıllık hale getirmek

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

gezdirmek

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
A Sally fu chiesto di far fare un giro al suo nuovo compagno di classe.

sabır göstermek

verbo transitivo o transitivo pronominale

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Chiesi loro di portare pazienza nei miei confronti mentre controllavo i dettagli della loro prenotazione.

çalmak, aşırmak, çalıp kaçmak

verbo transitivo o transitivo pronominale

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
I ladri hanno rubato (or: si sono portati via) più di mille dollari.

(ödül, vb.) kolayca kazanmak

(rubare)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Il ladro è entrato in casa ed è scappato via con tutti i miei gioielli.

çökertmek

verbo transitivo o transitivo pronominale (figurato)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Lo scandalo ha fatto cadere il governo.

kaçırmak, zorla kaçırmak

verbo transitivo o transitivo pronominale

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Fu portata via da sconosciuti e non fu mai più vista.

alıp götürmek

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

çıkarmak, götürmek

verbo intransitivo (appuntamento) (gezmeye, vb.)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Lisa era felice che Carlo volesse uscire con lei.

getirmek, yanında getirmek

verbo transitivo o transitivo pronominale

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

yanında taşımak

verbo transitivo o transitivo pronominale

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

başka yere yönlendirmek

verbo transitivo o transitivo pronominale

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

içeri almak

verbo transitivo o transitivo pronominale

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

yapmak

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Di tanto in tanto l'esercito effettua delle operazioni di soccorso alpino in quest'area.

teselli eden/rahatlatan kimse

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
È stato colui che le ha portato più conforto quando è morto suo marito.

arabayla gezdirmek

verbo transitivo o transitivo pronominale (su un mezzo di trasporto)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
La portò a fare un giro sulla strada costiera al tramonto.

kasıp kavurmak

verbo transitivo o transitivo pronominale

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Gli uragani hanno portato scompiglio sulle zone costiere.

garezi olmak

verbo transitivo o transitivo pronominale

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

İtalyan öğrenelim

Artık portare'ün İtalyan içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İtalyan içinde arayabilirsiniz.

İtalyan hakkında bilginiz var mı

İtalyan (italiano) bir Roman dilidir ve çoğu İtalya'da yaşayan yaklaşık 70 milyon insan tarafından konuşulmaktadır. İtalyanca Latin alfabesini kullanır. J, K, W, X ve Y harfleri standart İtalyan alfabesinde yoktur, ancak yine de İtalyancadan ödünç alınan kelimelerde görünürler. İtalyanca, 67 milyon kişiyle (AB nüfusunun %15'i) Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan ikinci dildir ve 13.4 milyon AB vatandaşı (%3) tarafından ikinci dil olarak konuşulmaktadır. İtalyanca, Vatikan'ın başlıca çalışma dilidir ve Roma Katolik hiyerarşisinde lingua franca olarak hizmet eder. İtalyanların yayılmasına yardımcı olan önemli bir olay, Napolyon'un 19. yüzyılın başlarında İtalya'yı fethi ve işgaliydi. Bu fetih, birkaç on yıl sonra İtalya'nın birleşmesini teşvik etti ve İtalyan dilinin dilini zorladı. İtalyanca, yalnızca sekreterler, aristokratlar ve İtalyan mahkemeleri arasında değil, aynı zamanda burjuvazi tarafından da kullanılan bir dil haline geldi.