İtalyan içindeki superato ne anlama geliyor?
İtalyan'deki superato kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte superato'ün İtalyan'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İtalyan içindeki superato kelimesi üstün gelmek, üstün olmak, geçmek, aşmak, geçmek, geçmek, geçip gitmek, geçmek, önüne geçmek, geçmek, başarı ile geçmek, üstesinden gelmek, aşmak, üstün gelmek, üstün olmak, -den daha iyi/üstün olmak, gölgede bırakmak, üstesinden gelmek, önüne geçmek, yenmek, dayanmak, (fırtınayı, vb.) atlatmak, aldırış etmemeye başlamak, ilerlemek, yetişmek, yetişip geçmek, aşmak, geçmek, geride bırakmak, boyunu geçmek, üstünden atlamak, geçmek, sollama, öndeki taşıtı geçme, sollamak, üstesinden gelmek, altından kalkmak, önüne geçmek, -den daha önemli olmak, (yarışta, vb.) geçmek, sınırı aşmak, haddini aşmak, üstünden geçmek, -den üstün olmak, geçmek, üstesinden gelmek, vazgeçmek, inanmak, geride bırakmak, önüne geçmek, dayanmak, geçmek, geçmek, durmadan geçmek, kırmak, aşmak, yetişmek, yetişip geçmek, yakalamak, konuşarak çözmek, aşmak, geçmek, aşmak, geçmek, üstüne çıkmak, (karşıya, üstünden, vb.) geçmek, hezimete uğratmak, geçmek, üstün gelmek, alt etmek, geçmek, yanından geçmek, sınırı aşmak, haddini aşmak, -den daha hızlı gitmek, sınırlarını aşmak, -i aşmak, kabullenmek, kabul etmek, sollama yapmak, aşmak, geçmek, engel atlamak, üzerinden atlamak, atlatmak, birşeyin yanından/önünden geçmek, geçip gitmek, ihlal etmek, çiğnemek, yenmek, eski moda, eski, eski, eskimiş, modası geçmiş, demode, modası geçmiş, demode, eskil, arkaik, modası geçmiş, güncelliğini yitirmiş, günün şartlarına uymayan, çok eski, köhne, ilkel, primitif, modası geçmiş, çağdışı, modası geçmiş, demode, modası geçmiş, demode, geçer, fazla ileri gitmek, çok ileri gitmek, geçmek, aşmak, daha iyi yapmak, (birisinden) daha fazla para teklif etmek/daha yüksek fiyat vermek, -den daha hızlı koşmak, hayatta kalmasına yardım etmek, -de üstün gelmek, geçmek, zar zor başarmak, ayakta tutmak, daha fazla/çabuk büyümek, hız sınırını aşmak, hız sınırının üzerinde gitmek, hız yapmak, üzerinden atlamak, geçmek, yenmek, çok başarılı olmak, fazlaca uzatmak, kolayca yapmak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
superato kelimesinin anlamı
üstün gelmek, üstün olmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Il cuoco si è superato l'altra sera. |
geçmekverbo transitivo o transitivo pronominale (un esame) (sınavı, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ha superato l'esame di guida al primo tentativo. İlk denemesinde sürücülük sınavını geçti. |
aşmak, geçmekverbo transitivo o transitivo pronominale (hız, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La velocità del razzo ha superato velocemente i duecento chilometri all'ora. |
geçmek, geçip gitmek(passare oltre) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Otobüs, durmaksızın önümden geçip gitti. |
geçmek, önüne geçmekverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La macchina da corsa ha superato l'avversario all'ultimo minuto e ha vinto la gara. Yarış otomobili rakibini son anda geçerek yarışı kazandı. |
geçmek, başarı ile geçmekverbo transitivo o transitivo pronominale (esami, ecc.) (sınav, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ho passato il test! |
üstesinden gelmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Stai passando un periodo emotivamente difficile, ma riuscirai a superarlo. Duygusal açıdan zor bir dönemden geçiyorsun ama bunun da üstesinden geleceksin. |
aşmakverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Melinda ha lavorato sodo per superare i requisiti accademici minimi per l'università. |
üstün gelmek, üstün olmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Le nostre vendite annuali hanno superato quelle della concorrenza. |
-den daha iyi/üstün olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
gölgede bırakmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
üstesinden gelmekverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
önüne geçmekverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
yenmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
dayanmak, (fırtınayı, vb.) atlatmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La nostra barca è riuscita a superare la tempesta. Teknemiz fırtınaya dayandı. |
aldırış etmemeye başlamak(emotivamente) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Non riuscivo a superare la mia delusione per il fatto che il viaggio era stato cancellato. |
ilerlemekverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Il giocatore di calcio ha superato gli avversari. |
yetişmek, yetişip geçmekverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le vendite dei cellulari Android hanno sorpassato quelle degli iPhone. |
aşmak, geçmek, geride bırakmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Questo ciclista molto giovane ha appena superato il suo record personale di velocità! |
boyunu geçmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il nuovo edificio supererà di due piani la vecchia torre. |
üstünden atlamak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il saltatore in alto ha superato facilmente l'asta. |
geçmekverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) L'uomo è stato richiamato per aver superato il limite di velocità. |
sollama, öndeki taşıtı geçmeverbo transitivo o transitivo pronominale (veicoli) (trafik) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) È piuttosto comune che i veicoli si sorpassino nelle superstrade trafficate. |
sollamakverbo transitivo o transitivo pronominale (araç) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La macchina rossa sta sorpassando quella blu. |
üstesinden gelmek, altından kalkmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
önüne geçmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ha corso più velocemente e ha superato sua sorella poco prima che arrivassero alla macchina. |
-den daha önemli olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
(yarışta, vb.) geçmekverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Kelly Holmes ha appena sorpassato Hasna Benhassi. |
sınırı aşmak, haddini aşmakverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) L'impiegato ha oltrepassato le proprie mansioni nel dire a un collega come ci si comporta sul posto di lavoro. |
üstünden geçmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Un ponte scavalcava il burrone. |
-den üstün olmakverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il suo punteggio nel test superava quello di tutti i suoi compagni di classe. |
geçmekverbo transitivo o transitivo pronominale (daha iyi olmak anlamında) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Questo studente surclassa tutti gli altri della sua classe. |
üstesinden gelmekverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ci sono alcuni problemi da superare prima ancora di iniziare questo lavoro. |
vazgeçmekverbo transitivo o transitivo pronominale (figurato: un'abitudine) (büyüyünce) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Richard ha superato il vizio di succhiarsi il pollice. |
inanmakverbo transitivo o transitivo pronominale (uno shock) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Paul è davvero bellissimo, sto ancora cercando di superare il fatto che mi abbia chiesto di uscire. |
geride bırakmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Sin dalla tenera età Joseph ha sempre superato i suoi compagni. |
önüne geçmek(figurato: nella vita) (daha başarılı olmak) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) L'azienda ha sviluppato una sistema multimedia di gioco che le ha permesso di superare i suoi rivali. |
dayanmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Sapeva che il suo alibi avrebbe superato i controlli e non ha avuto problemi a raccontarlo ai poliziotti. |
geçmekverbo transitivo o transitivo pronominale (bir şeyi) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Vediamo se riesco a superare il mio punteggio precedente. |
geçmek, durmadan geçmekverbo transitivo o transitivo pronominale (kırmızı ışıkta, vb.) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) La polizia lo ha fermato per aver superato un semaforo rosso. |
kırmakverbo transitivo o transitivo pronominale (limite, record) (rekor, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La nostra squadra ha superato il record di numero di partite vinte. |
aşmakverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il corridore ha superato tutti gli ostacoli. Koşucu tüm engelleri aştı. |
yetişmek, yetişip geçmek, yakalamakverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La polizia ha cercato di superare i ladri in fuga. |
konuşarak çözmekverbo transitivo o transitivo pronominale (con il dialogo) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Jen e suo marito vanno da uno psicologo per cercare di superare i propri dissidi attraverso il dialogo. |
aşmak, geçmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
aşmak, geçmek, üstüne çıkmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
(karşıya, üstünden, vb.) geçmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Abbiamo attraversato le Montagne Rocciose nella nostra fantastica escursione. |
hezimete uğratmak(sconfiggere) (rakibi) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) L'altra squadra ci ha stracciato e ha vinto il campionato. |
geçmek, üstün gelmek(figurato) (mecazlı) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) L'esibizione al pianoforte di Jacob eclissò gli avversari. |
alt etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Possiamo vincere le forze contrarie! Bize karşı olan güçleri alt edebiliriz. |
geçmekverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La velocità dell'auto superava quella di ogni veicolo che Lydia aveva posseduto prima. |
yanından geçmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Mentre andava in chiesa Amy è passata davanti a casa di Joe. |
sınırı aşmak, haddini aşmakverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Emily ha superato la linea del traguardo. |
-den daha hızlı gitmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
sınırlarını aşmak(bir şeyin) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) I timori su questa faccenda travalicano le tradizionali divisioni politiche. |
-i aşmakverbo transitivo o transitivo pronominale (engel, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) L'autista non riuscì a superare il blocco stradale. |
kabullenmek, kabul etmek(informale: accettare) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) È stato difficile fare i conti con la morte tragica dei miei genitori. |
sollama yapmakverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) È pericoloso sorpassare in prossimità di un incrocio. |
aşmakverbo transitivo o transitivo pronominale (ostacoli, ecc.) (engel, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
geçmekverbo transitivo o transitivo pronominale (yarış) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La macchina in testa si spense e tutte le altre macchine la superarono. |
engel atlamakverbo transitivo o transitivo pronominale (un ostacolo) (yarış) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Jaime ha saltato lo steccato ed è corso via. |
üzerinden atlamakverbo transitivo o transitivo pronominale (un ostacolo) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il ragazzo saltò la siepe e fuggì dall'agricoltore infuriato. |
atlatmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Sayeed non si è ancora ripreso dalla perdita di sua madre. |
birşeyin yanından/önünden geçmek, geçip gitmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Ho fatto segno al tassista di fermarsi, ma lui è andato avanti. |
ihlal etmek, çiğnemekverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) I piloti hanno infranto i limiti di velocità. |
yenmekverbo transitivo o transitivo pronominale (korku, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Sam superò la propria paura dei serpenti, approfondendo la propria conoscenza dei rettili. |
eski moda, eski
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
eski, eskimiş(figurato) (mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Neil e Tina stavano insieme da quindici anni e ormai la loro relazione era stantia. |
modası geçmiş, demode
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Un vestito corto nero non sarà mai fuori moda. |
modası geçmiş, demode
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
eskil, arkaikaggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le parole arcaiche abbondano nelle poesie di Chaucer. |
modası geçmişaggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il divano stile anni '70 è fuori moda. |
güncelliğini yitirmiş, günün şartlarına uymayanaggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Questa banconota è obsoleta e non la puoi più usare. |
çok eski, köhne(figurato) (mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
ilkel, primitif(figurato) (mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Ha delle idee davvero medievali circa l'educazione dei bambini. |
modası geçmiş(figurato: antiquato) (mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
çağdışı(modası geçmiş) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il matrimonio sta iniziando a sembrare fuori moda in questa epoca. Evlilik günümüz dünyasında çağdışı bir kurum gibi görünmeye başlamıştır. |
modası geçmiş, demodeaggettivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) L'uomo sembrava fuori posto con il suo cappello marrone antiquato e la canotta. |
modası geçmiş, demode(figurato) (mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
geçer(voto) (not) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il punteggio minimo per superare questo test è il 50%. |
fazla ileri gitmek, çok ileri gitmekverbo transitivo o transitivo pronominale (figurato) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ti avevo già avvertito prima per la tua disubbidienza, ma questa volta hai davvero superato il limite! |
geçmek, aşmakverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il costo dei lavori supera le 50.000 sterline. |
daha iyi yapmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
(birisinden) daha fazla para teklif etmek/daha yüksek fiyat vermek(in asta, gara) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Fernando ha superato l'offerta di tutti gli altri all'asta. |
-den daha hızlı koşmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
hayatta kalmasına yardım etmekverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
-de üstün gelmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La Toyota ha creato un nuovo motore che ha prestazioni migliori della concorrenza. |
geçmekverbo transitivo o transitivo pronominale (öbür tarafa, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) In fase di sorpasso non oltrepassare la spessa linea bianca al centro della strada. |
zar zor başarmakverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
ayakta tutmakverbo transitivo o transitivo pronominale (birisini) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
daha fazla/çabuk büyümek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Gary era imbarazzato quando sua sorella lo superò in altezza. |
hız sınırını aşmak, hız sınırının üzerinde gitmek, hız yapmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Non guidare troppo veloce altrimenti la polizia ti ritira la patente. Hız sınırını aşma (or: hız yapma), yoksa polis ehliyetini elinden alır. |
üzerinden atlamak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il cavallo ha superato con un salto la barriera ed è corso via. |
geçmek(birisini) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) È la prima volta che mia sorella gioca a tennis e mi sta battendo; è decisamente più brava di me. |
yenmek(birisini) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
çok başarılı olmakverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Nonostante l'esame di matematica fosse molto difficile, Mary lo ha passato a pieni voti. |
fazlaca uzatmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) L'insegnante di yoga ha allungato troppo il braccio, procurandosi uno strappo muscolare. |
kolayca yapmak(bir işi) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Mark ha superato brillantemente il test di guida senza alcun intoppo. |
İtalyan öğrenelim
Artık superato'ün İtalyan içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İtalyan içinde arayabilirsiniz.
superato ile ilgili kelimeler
İtalyan sözcükleri güncellendi
İtalyan hakkında bilginiz var mı
İtalyan (italiano) bir Roman dilidir ve çoğu İtalya'da yaşayan yaklaşık 70 milyon insan tarafından konuşulmaktadır. İtalyanca Latin alfabesini kullanır. J, K, W, X ve Y harfleri standart İtalyan alfabesinde yoktur, ancak yine de İtalyancadan ödünç alınan kelimelerde görünürler. İtalyanca, 67 milyon kişiyle (AB nüfusunun %15'i) Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan ikinci dildir ve 13.4 milyon AB vatandaşı (%3) tarafından ikinci dil olarak konuşulmaktadır. İtalyanca, Vatikan'ın başlıca çalışma dilidir ve Roma Katolik hiyerarşisinde lingua franca olarak hizmet eder. İtalyanların yayılmasına yardımcı olan önemli bir olay, Napolyon'un 19. yüzyılın başlarında İtalya'yı fethi ve işgaliydi. Bu fetih, birkaç on yıl sonra İtalya'nın birleşmesini teşvik etti ve İtalyan dilinin dilini zorladı. İtalyanca, yalnızca sekreterler, aristokratlar ve İtalyan mahkemeleri arasında değil, aynı zamanda burjuvazi tarafından da kullanılan bir dil haline geldi.