Portekizce içindeki toque ne anlama geliyor?
Portekizce'deki toque kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte toque'ün Portekizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Portekizce içindeki toque kelimesi zil sesi, çan sesi, çınlama, dokunuş, temas, üslup, stil, zil sesi, dokunma duyusu, dokunuş, çan sesi, kenarsız şapka, hafif/bir nebze tat, aşçı şapkası, dokunma, korna sesi, klakson sesi, bir tutam, bir damla, dokunuş, dokunuş, ışıkları söndür sinyalı, çalma, çınlama, elle hafif dokunuş/vuruş, dürtme, hafifçe dürtme, (parmakla, dirsekle, vb.) dürtme, dürtüş, poke, dokunuş, dokunma, temas, zil sesi, okşama, dokunma, tarz, stil, darbe, (sabah) kalk borusu, ölçüt, kriter, tuşa basma, dokunmatik ekran, sokağa çıkma yasağı, zaman kısıtlaması, büyük/önemli başarı, uyarı, ikaz, duyurmak, hafif dokunuş, telefon konuşması, kısa deneyim, az miktar, fark, gibi kokmak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
toque kelimesinin anlamı
zil sesi, çan sesi, çınlamasubstantivo masculino (som de uma campainha) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) O toque da campainha me acordou. Zil sesi beni uyandırdı. |
dokunuş, temassubstantivo masculino (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) O seu toque a confortava. Dokunuşu onu rahatlattı. |
üslup, stilsubstantivo masculino (tipo de estilo) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) O designer de Milão deu um toque italiano ao quarto. Milanolu tasarımcı, dekorasyonunu yaptığı odaya İtalyan stilini getirdi. |
zil sesisubstantivo masculino (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) A aula começa ao toque do sinal. |
dokunma duyususubstantivo masculino (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ele não tem sensibilidade de toque nos dedos. |
dokunuşsubstantivo masculino (sensação) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Muitas pessoas gostam do toque de seda. |
çan sesi
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
kenarsız şapkasubstantivo masculino (chapéu feminino, de copa arredondada) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
hafif/bir nebze tatsubstantivo masculino (traço de sabor) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
aşçı şapkasısubstantivo masculino (chapéu usado por um chef de cozinha) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
dokunmasubstantivo masculino (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
korna sesi, klakson sesisubstantivo feminino (de buzina) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
bir tutam, bir damla
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Acrescente um toque de molho de soja. |
dokunuşsubstantivo masculino (ato de tocar) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Um leve toque do tecido foi suficiente para dizer a Ellen que não era o que ela queria. |
dokunuş
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
ışıkları söndür sinyalısubstantivo masculino (de recolher) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Nos toques, todas as luzes foram apagadas. |
çalma, çınlama(ato de tocar sinos) (çan, vb.) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
elle hafif dokunuş/vuruş(BRA, tapinha carinhoso; toque) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) O tapinha de Lisa em seu braço fez Bridget saber que tinha o apoio de sua amiga. |
dürtme(BRA) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
hafifçe dürtme(BRA) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) O cutucão de Kyle no ombro de seu irmão mais novo o provocou. |
(parmakla, dirsekle, vb.) dürtme, dürtüş(BRA) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) O cutucão de Wendy acordou Bill. |
poke(BRA) (Facebook özelliği) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Amy tem 20 cutucadas no Facebook. |
dokunuş, dokunma, temas
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Eu gosto da sensação da seda na minha pele. İpeğin tenimdeki dokunuşu hoşuma gidiyor. |
zil sesi(telefon) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
okşama
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
dokunmasubstantivo masculino (sentido) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Sem eletricidade, ele teve que se mover pelo tato. |
tarz, stilsubstantivo masculino (estilo) (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) A estilista deu um toque moderno ao vestido. |
darbe(kalem, fırça, vb.) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) O calígrafo deu um toque de pincel ousado a cada serifa. |
(sabah) kalk borusu(militar) (askeri) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
ölçüt, kriter(critério) (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
tuşa basmasubstantivo masculino (o ato de teclar) (bilgisayar) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
dokunmatik ekran(estrang., monitor sensível ao toque) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
sokağa çıkma yasağı
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) O governo militar impôs um toque de recolher para todos os civis. |
zaman kısıtlamasısubstantivo masculino (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Meus pais me deram um toque de recolher às 9 horas. |
büyük/önemli başarı(mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
uyarı, ikaz(figurado) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Foi uma verdadeira chamada de alerta quando ela percebeu que sua filha tinha ido embora. |
duyurmakexpressão verbal (figurado) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
hafif dokunuş(mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
telefon konuşmasısubstantivo masculino (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Esse é apenas um toque do telefone pra te dizer que cheguei bem em casa. |
kısa deneyim(experiência breve ou amostra de) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Eu já senti o toque do seu humor, você não é tão engraçado quanto pensa. |
az miktar
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Tem um toque de orégano no molho. |
fark
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Experimente a nossa receita de salada de macarrão com um toque diferente. |
gibi kokmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
Portekizce öğrenelim
Artık toque'ün Portekizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Portekizce içinde arayabilirsiniz.
toque ile ilgili kelimeler
Portekizce sözcükleri güncellendi
Portekizce hakkında bilginiz var mı
Portekizce (português), Avrupa'nın İber yarımadasına özgü bir Roma dilidir. Portekiz, Brezilya, Angola, Mozambik, Gine-Bissau, Cape Verde'nin tek resmi dilidir. Portekizce, 215 ila 220 milyon anadili ve 50 milyon ikinci dil konuşanı olmak üzere toplamda yaklaşık 270 milyona sahiptir. Portekizce genellikle dünyada en çok konuşulan altıncı dil, Avrupa'da üçüncü sırada yer alır. 1997'de kapsamlı bir akademik çalışma, Portekizce'yi dünyadaki en etkili 10 dilden biri olarak sıraladı. UNESCO istatistiklerine göre, Portekizce ve İspanyolca, İngilizce'den sonra en hızlı büyüyen Avrupa dilleridir.