Fransızca içindeki casser ne anlama geliyor?

Fransızca'deki casser kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte casser'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

Fransızca içindeki casser kelimesi kırmak, topları dağıtmak, topları kırmak, kırılmak, (hakim, üst mahkeme) kararı bozmak, çatlatmak, çatlatmak, feshetmek, iptal etmek, bir vuruşta işini bitirmek, geçersiz kılmak, ayırmak, kırarak paramparça etmek, tuzla buz etmek, kırmak, yerin dibine geçirmek, kırmak, kırıp ayırmak, sertçe eleştirmek, nükteli yergi, kesmek, kırmak, çekip gitmek, kızdırmak, öfkelendirmek, sıvışmak, kötüye gitmek, kulakları sağır etmek, gayretle bir işe başlamak, nalları dikmek, tahtalıköyü boylamak, ölmek, çat diye kırılmak, kopmak, aşırı para harcamak, kötülemek, eleştirmek, kırılan/parçalanan, parça parça olan, ölmek, çat diye kırmak, çalıp kaçmak, dırdır etmek, başının etini yemek, çıkıp gitmek, ayrılmak, bırakmak, terketmek, çatallaşmak, cam şişeyle vurmak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

casser kelimesinin anlamı

kırmak

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Si tu joues au ballon dans la maison, tu vas casser quelque chose.

topları dağıtmak, topları kırmak

verbe intransitif (Billard) (bilardo)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Quand je joue au billard, j'aime bien casser.

kırılmak

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
La fenêtre s'est cassée et il y a du verre par terre.

(hakim, üst mahkeme) kararı bozmak

verbe transitif (un jugement) (mecazlı)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
M. Green a été libéré quand le tribunal a cassé sa condamnation.

çatlatmak

verbe transitif

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
J'ai cassé le pare-brise de ma voiture.

çatlatmak

verbe transitif

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Il a cassé le manche du balai.

feshetmek, iptal etmek

(une décision, un contrat)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Le couvre-feu a été annulé après trois jours de calme.

bir vuruşta işini bitirmek

verbe transitif

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
L'homme a cassé un morceau du rocher avec une masse.

geçersiz kılmak

(une loi)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

ayırmak

(couple, personnes) (mecazlı)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Le couple s'est séparé après trois ans de relation.

kırarak paramparça etmek, tuzla buz etmek

verbe transitif

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Oliver a fracassé la bouteille contre le mur.

kırmak

verbe transitif

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

yerin dibine geçirmek

(figuré, familier)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

kırmak

verbe transitif

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
L'impact de l'accident fractura le bras de Robin.

kırıp ayırmak

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Jason cassa une branche d'arbre pour s'en servir comme bois de chauffage.

sertçe eleştirmek

(figuré, familier)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Le critique a démoli sa peinture.

nükteli yergi

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)

kesmek

(un prix, les effectifs,...) (harcama, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
La direction a considérablement réduit le budget de ce service l'année dernière, et de ce fait, certains projets ont dû être abandonnés.

kırmak

(un os) (kolunu, bacağını, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Alan s'est cassé le bras en tombant. Janis s'est cassé deux côtes en glissant sur la glace.

çekip gitmek

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
Partir au milieu d'une conversation est quelque chose qu'il fait tout le temps.

kızdırmak, öfkelendirmek

(très familier)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Ce type me gonfle vraiment !

sıvışmak

(familier) (argo)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
La police est arrivée et on a su qu'il était temps de dégager (or: de se casser).

kötüye gitmek

(entreprise, santé,...) (mecazlı)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
L'entreprise a décliné après avoir perdu son plus gros contrat.

kulakları sağır etmek

(figuré) (mecazlı)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
As-tu vraiment besoin de nous assourdir avec ton horrible musique ?

gayretle bir işe başlamak

(argo)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Tu es prêt ? Partons.

nalları dikmek, tahtalıköyü boylamak, ölmek

locution verbale (argot) (gündelik dil)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Tu as entendu que son grand-père a cassé sa pipe ?

çat diye kırılmak

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
La branche s'est cassée net sous le poids des fruits.

kopmak

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
Les branches avaient été endommagées par le gel et se sont brisées (or: se sont détachées) facilement.

aşırı para harcamak

(familier : dépenser beaucoup)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Nous avons fait une folie hier en allant manger dans un grand restaurant.

kötülemek

(birisini)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

eleştirmek

(familier)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

kırılan/parçalanan, parça parça olan

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Le fait de briser un verre est une coutume de mariage juif traditionnel.

ölmek

locution verbale (familier : mourir)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
J'espère casser ma pipe paisiblement dans mon sommeil à un âge respectable.

çat diye kırmak

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Mary tenait une brindille dans ses mains et l'a cassée d'un coup sec.

çalıp kaçmak

(familier)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Les garçons ont réussi à se tirer avec une pomme dans chaque main avant que le fermier ne les chasse.

dırdır etmek, başının etini yemek

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Je ne supporte pas mon beau-père : il est constamment après moi (or: est constamment sur mon dos).

çıkıp gitmek

verbe pronominal (familier : partir)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Quand les fêtards ont entendu la police arriver, beaucoup se sont barrés.

ayrılmak, bırakmak, terketmek

verbe pronominal (familier)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Cette partie craint grave, je me barre.

çatallaşmak

verbe pronominal (voix) (ses)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)

cam şişeyle vurmak

(birisine)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Le voyou a frappé Steven avec un verre pour avoir renversé sa chope.

Fransızca öğrenelim

Artık casser'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.

Fransızca hakkında bilginiz var mı

Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.