Fransızca içindeki engloutir ne anlama geliyor?

Fransızca'deki engloutir kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte engloutir'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

Fransızca içindeki engloutir kelimesi yalayıp yutmak, silip süpürmek, kana kana içmek, yutmak, mideye indirmek, silip süpürmek, yalayıp yutmak, silip süpürmek, çabucak yiyip bitirmek, yutmak/içine çekip almak/yok etmek, yutmak, çabucak bitirmek, hapır hupur yemek, silip süpürmek, gömmek, çok yemek, çok hızlı yemek, obur, pisboğaz, bunaltmak, aç kurtlar gibi yemek, içermek, kapsamak, ihtiva etmek, tıka basa yemek, tıkınmak, silip süpürmek, yalayıp yutmak, bir çırpıda yemek, hapur hupur yemek, hızla yemek, hapır hupur yemek anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

engloutir kelimesinin anlamı

yalayıp yutmak, silip süpürmek

verbe transitif (manger rapidement)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Les chats ont englouti le foie de volaille avec appétit.

kana kana içmek

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

yutmak

verbe transitif

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Le tsunami a englouti plusieurs villages côtiers.

mideye indirmek

(nourriture) (yiyecek, içecek)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

silip süpürmek

verbe transitif (yemek)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Ils ont englouti leur dîner.

yalayıp yutmak, silip süpürmek, çabucak yiyip bitirmek

verbe transitif

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
À la façon dont il a englouti sa nourriture, on aurait dit qu'il n'avait pas mangé depuis des jours.

yutmak/içine çekip almak/yok etmek

verbe transitif (figuré)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Les plantes grimpantes de la jungle ont complètement englouti les ruines du temple.

yutmak

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Bobby engloutit sa bière nerveusement.

çabucak bitirmek

(figuré)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Le principal problème du programme est qu'il engloutit de la mémoire au mégaoctet.

hapır hupur yemek

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
On a englouti notre dîner avant de filer voir le match.

silip süpürmek

verbe transitif (yemek, mecazlı)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Pete engloutissait la purée avec appétit.

gömmek

verbe transitif (yemek, argo, mecazlı)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
C'est incroyable, ce qu'elle arrive à engloutir en dix minutes.

çok yemek

(de la nourriture)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

çok hızlı yemek

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
À en juger par la rapidité avec laquelle le chien a englouti sa nourriture, il devait être affamé.

obur, pisboğaz

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Il engloutit la nourriture.

bunaltmak

(eau)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

aç kurtlar gibi yemek

verbe transitif

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Il a englouti son cheeseburger comme s'il n'avait pas mangé depuis un mois.

içermek, kapsamak, ihtiva etmek

verbe transitif

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
La lave a lentement englouti le village.

tıka basa yemek

(figuré)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Mon père peut engloutir (or: dévorer) une pizza entière en une seule fois.

tıkınmak

verbe transitif (gayri resmi)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
À le voir engloutir (or: dévorer) ces tacos, on se dit que ça doit être son plat préféré !

silip süpürmek, yalayıp yutmak, bir çırpıda yemek, hapur hupur yemek

verbe transitif (yemeği)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Elle a dévoré tout le paquet de gâteaux en une seule fois.

hızla yemek, hapır hupur yemek

verbe transitif

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Le petit garçon avait visiblement très faim parce qu'il a dévoré (or: englouti) la nourriture que Sally avait mise devant lui.

Fransızca öğrenelim

Artık engloutir'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.

Fransızca hakkında bilginiz var mı

Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.