Fransızca içindeki marques ne anlama geliyor?
Fransızca'deki marques kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte marques'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki marques kelimesi damgalı, işaretli, marka, iz, işaret, damga, belirgin, bariz, damga, simge, işaret, (hayvan) damgalanmış, damgalı, sembol, simge, işaret, marka, kızartı, gözden düşmüş, başlama çizgisi, marka, yara, bere, ayırt edici özellik/işaret, buruşuk, kırışık, işaret, işaret, onay işareti, onay imi, çentik, onay imi, onay imi, işaretli, işaretlenmiş, belirgin, bariz, leke, su seviyesi işareti, su yükseklik çizgisi, belirgin, belli, aşikâr, açık, dağlamak, damgalamak, çizmek, işareti olmak, göstergesi olmak, fiyat etiketi koymak, sınırlarını çizmek, ritim tutmak, sayı yapmak, puan kazandırmak, sayı kazandırmak, çizmek, sıyırmak, ayırmak, seçip ayırmak, kişiselleştirmek, puan kazanmak, puan toplamak, yaralamak, işaretlemek, incinmek, , kazanmak, oyuncuyu korumak, üzmek, sayı yapmak, skor kaydetmek, işaretlemek, çetelesini tutmak, iz bırakmak, sınırlamak, sınırlarını belirlemek, ritim tutmak, eklemek, gerçekleştirmek, çizgi çekmek, çizmek, elde etmek, işaretlemek, favorilere eklemek, hesabı, vb. kaydetmek, etkilenmiş, tescilli, müseccel, sayfa işareti, kitapta kalınan sayfayı belirtmek için sayfa arasına konan şey, konuk oyuncu, misafir oyuncu, ayraç, damgasız, marka, ticari marka, alameti farika, skor kartı, ayıp/namus lekesi/utanç lekesi, skor kartı, skor sayfası, marka farkındalığı, marka adı, marka ismi, işaret koymak, belirleyici özellik, belirgin/belirleyici özellik, tasarım, markalı, ismi yazılmış, yer tutucu, belirleyici özellik, belirtisiz anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
marques kelimesinin anlamı
damgalı, işaretli
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Ben a trouvé l'endroit marqué sur la carte. |
markanom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Quelle marque de chaussures achetez-vous ? Aldığın ayakkabıların markası nedir? |
iz, işaret, damga(visible) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) En se renversant, la chaise a laissé une marque sur le mur. Düşen sandalye duvar üzerinde iz bıraktı. |
belirgin, bariz
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il y avait une différence marquée entre les deux travailleurs. |
damganom féminin (résultat du marquage) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) On peut identifier le propriétaire selon la marque de la vache. |
simge, işaret
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ce cadeau est la marque du respect que je vous porte. |
(hayvan) damgalanmış, damgalıadjectif (animal) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le bétail n'est pas marqué, personne ne sait d'où il vient. |
sembol, simge, işaret
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le couple a échangé des bagues comme marque de leur amour. |
markanom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
kızartı(sur la peau) (cilt) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
gözden düşmüş(figuré) (mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
başlama çizgisinom féminin (Sports) (spor) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) À vos marques... Prêts... Partez ! |
markanom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Quelle est la marque de ta voiture ? Toyota ? Quelle est la marque de ton ordinateur ? |
yara, bere
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les jambes de Chelsea sont couvertes de marques et de bleus à force de se cogner. |
ayırt edici özellik/işaret
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La marque (or: Le signe distinctif) de Patricia est sa chevelure rousse. |
buruşuk, kırışıkadjectif (mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
işaret
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le voyageur a suivi les balises jusqu'à la ville la plus proche. |
işaretnom féminin (sur une piste) (yol bulmak için çizilen) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le Sentier des Appalaches est délimité par des marques blanches. |
onay işareti, onay imi(Can surtout) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
çentik
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
onay imi(Can surtout) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
onay imi(Can surtout) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
işaretli, işaretlenmişadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Les archives signalées apparaissent séparément au bas du fichier. |
belirgin, barizadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Les médecins ont remarqué une augmentation prononcée (or: marquée) des cas de grippe. |
leke
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ben n'avait pas très bien nettoyé les fenêtres ; il y avait des traces (or: marques) partout. |
su seviyesi işareti, su yükseklik çizgisi(rivière) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
belirgin, belli, aşikâr, açık
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Un net manque d'enthousiasme s'est fait ressentir quand le professeur a proposé davantage de devoirs à ses élèves |
dağlamak, damgalamakverbe transitif (du bétail) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le fermier marqua la vache au fer rouge. Çiftçi, ineği sıcak demirle dağladı. |
çizmekverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le chat a marqué le pied de la table avec ses griffes. |
işareti olmakverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
göstergesi olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La violence a caractérisé chaque nuit de la guerre. |
fiyat etiketi koymakverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le magasin indiquait (or: marquait) les articles en solde par des prix étiquetés en rouge. |
sınırlarını çizmekverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Les animaux marquent leur territoire avec des signaux visuels et olfactifs. |
ritim tutmakverbe transitif (le rythme) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le batteur marquait le rythme. |
sayı yapmak, puan kazandırmak, sayı kazandırmakverbe intransitif (Sports) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) L'équipe a marqué à la dernière minute. Takımın forveti son dakika golü attı. |
çizmek, sıyırmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La balle a marqué la jambe de Laura. |
ayırmak, seçip ayırmakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le bord de la zone de visualisation est marqué par du ruban jaune. |
kişiselleştirmek(du linge) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
puan kazanmak, puan toplamakverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) À chaque panier, tu marques deux points pour ton équipe. |
yaralamakverbe transitif (psychologiquement) (psikolojik anlamda) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La négligence de ses parents a marqué l’enfant. |
işaretlemekverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Je vais marquer cette page et je la lirai plus tard. |
incinmekverbe intransitif (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Ne tire pas sur mon bras comme ça, je marque facilement. |
verbe intransitif (Base-ball) Il a marqué au huitième tour de batte. |
kazanmakverbe transitif (un but) (puan, sayı, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le joueur a marqué un but dans la deuxième mi-temps. |
oyuncuyu korumakverbe transitif (Sports) (spor) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il a superbement marqué le joueur star, et son équipe a gagné. |
üzmekverbe transitif (mecazlı) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La nouvelle de la mort de son père la marqua terriblement. |
sayı yapmakverbe transitif (Sports) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Et il marque le panier pour faire match nul. |
skor kaydetmekverbe transitif (un but) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) L'équipe visiteuse a marqué un but en première période. |
işaretlemekverbe transitif (du papier, du carton) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il est plus facile de plier le papier en le marquant au préalable. |
çetelesini tutmakverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le prisonnier a marqué un autre jour sur le mur de sa cellule. |
iz bırakmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le passage incessant de camions a marqué la route de campagne. |
sınırlamak, sınırlarını belirlemek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
ritim tutmak(le tempo) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Rufus s'est mis à battre le tempo à la batterie. |
eklemek(mettre une étiquette) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
gerçekleştirmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
çizgi çekmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
çizmekverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) L'enfant a marqué les murs avec du crayon. |
elde etmekverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
işaretlemek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
favorilere eklemek(Internet) (internet sayfası) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Carole aime ajouter à ses favoris les pages qui proposent ses recettes préférées. |
hesabı, vb. kaydetmekverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Nina a enregistré les ventes de billets. |
etkilenmiş(personne) (duygusal olarak) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le garçon a été profondément marqué par la mort de son poney et il lui a fallu du temps pour sourire de nouveau. |
tescilli, müseccel
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) C'est un produit breveté. |
sayfa işareti, kitapta kalınan sayfayı belirtmek için sayfa arasına konan şey
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Alan se sert de bouts de papier comme marque-pages. |
konuk oyuncu, misafir oyuncu(anglicisme) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) James Franco fut récemment la guest-star du feuilleton « Hôpital central ». |
ayraç
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) M. Rogers a mis un marque-page au niveau du paragraphe qui nous intéresse, page 3. |
damgasızlocution adjectivale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
marka, ticari marka, alameti farika
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les grandes entreprises sont très soucieuses de protéger leur marque déposée. |
skor kartı(Sports) (spor) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ils nous ont donné une feuille de score mais nous ne savions pas comment la remplir. |
ayıp/namus lekesi/utanç lekesinom féminin (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Avoir des parents qui ne sont pas mariés n'est plus une marque d'infamie. |
skor kartı(Sports) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le golfeur a été disqualifié parce qu'il a oublié de signer sa feuille de score. |
skor sayfası(Sports) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) D'après la feuille de score, c'est moi qui gagne. |
marka farkındalığınom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les entreprises paient pour avoir leur nom inscrit sur les athlètes afin d'assurer la reconnaissance de leur marque. |
marka adı, marka isminom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Est-ce que quelqu'un a de meilleures idées pour un nom de marque ? |
işaret koymaklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il a fait une marque sur le trottoir pour montrer où tourner. |
belirleyici özellik
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Faire de bonnes recherches constitue la caractéristique principale d'un grand érudit. |
belirgin/belirleyici özellik
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le rire distinctif d'Eugene était son signe caractéristique. |
tasarımlocution adjectivale (vêtements) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Les femmes se sont ruées sur les nouvelles collections de sacs de marque. Hanımlar bu sezonun tasarım çanta çeşitlerine akın ettiler. |
markalılocution adjectivale (mal, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Les produits de marque ne sont souvent pas de qualité supérieure aux autres. |
ismi yazılmış(üstüne, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
yer tutucunom féminin (Mathématiques) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
belirleyici özelliknom féminin (figuré) (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Serena s'habille de manière extravagante ; ses vêtements hauts en couleur sont sa marque de fabrique. |
belirtisizlocution adjectivale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
Fransızca öğrenelim
Artık marques'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
marques ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.