Fransızca içindeki perturbé ne anlama geliyor?
Fransızca'deki perturbé kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte perturbé'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki perturbé kelimesi altüst etmek, bozmak, bulandırmak, rahatsız etmek, canını sıkmak, rahatsız etmek, sıkıntı vermek, rahatsızlık vermek, ürkütmek, korkutmak, altüst etmek, altüst etmek, delirtmek, çıldırtmak, müdahale etmek, üzmek, müteessir etmek, akli dengesi bozuk, ruhen dengesiz, akıl hastası, başı belada, başı dertte, aklı karışmış, kafası karışmış, sekteye uğramış, çok düşündürmek, huzursuz, rahatsız, tedirgin, sorunlu, kafayı yemiş, endişeli, kaygılı, tedirgin, sıkılmış, canı sıkkın anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
perturbé kelimesinin anlamı
altüst etmekverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La guerre a perturbé des millions de vies. Cet élève a été mis en retenue pour avoir perturbé le cours. |
bozmakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le mauvais temps a perturbé la réception de la radio et de la télévision. |
bulandırmakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Elle a perturbé le comité d'ordinaire calme avec ses nouvelles idées. |
rahatsız etmek, canını sıkmak(gêne) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
rahatsız etmek, sıkıntı vermek, rahatsızlık vermekverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La récente série de cambriolages dans le quartier a perturbé (or: bouleversé) de nombreux riverains |
ürkütmek, korkutmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le bruit des explosions du feux d'artifice perturba le chien. |
altüst etmekverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Les problèmes financiers ont perturbé le projet depuis sa première annonce. |
altüst etmekverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La mort du copain de Charlotte l'a profondément perturbée. |
delirtmek, çıldırtmakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
müdahale etmek(davetsiz olarak) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
üzmek, müteessir etmekverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Les agissements étranges de son patron commençaient à inquiéter George. |
akli dengesi bozuk, ruhen dengesiz, akıl hastasıadjectif (Psychologie : personne) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Ces patients perturbés requièrent l'intervention d'un spécialiste. |
başı belada, başı dertteadjectif (figuré) (kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Tu es tellement perturbé que tu ne sais pas distinguer le bien du mal. |
aklı karışmış, kafası karışmışadjectif (kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) L'expérience m'a perturbé. C'est une enfant très perturbé. |
sekteye uğramışadjectif (ilerleme) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Les avancées sur l'accord commercial étaient perturbées par des problèmes d'ordre bureaucratique dans les deux pays. |
çok düşündürmek(tête) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ma tête se met à tourner quand je pense à tout le travail que j'ai à faire. |
huzursuz, rahatsız, tedirgin(personne) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
sorunlu(personne) (psikolojik açıdan) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Dan est rentré de la guerre complètement déboussolé, il n'est plus le même depuis. |
kafayı yemiş(personne) (argo) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Je ne m'investirai plus avec un mec perturbé comme ça ! |
endişeli, kaygılı, tedirgin(jeune) (kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
sıkılmış, canı sıkkın
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
Fransızca öğrenelim
Artık perturbé'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
perturbé ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.