Fransızca içindeki réussir ne anlama geliyor?

Fransızca'deki réussir kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte réussir'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

Fransızca içindeki réussir kelimesi başarılı olmak, başarı göstermek, başarıyla sonuçlanmak, muvaffakiyetle sonuçlanmak, geçmek, başarılı olmak, başarıya ulaşmak, başarı elde etmek, geçmek, başarı ile geçmek, başarılı olmak, başarılı olmak, başarılı olmak, başarmak, başarılı olmak, başarılı olmak, başarılı olmak, becermek, başarılı olmak, başarılı, başarılı olmak, başarılı olmak, başarı kazanmak, başarıya ulaşmak, başarmak, başarılı, başarılı olmak, muvaffak olmak, ilerlemek, ilerleme kaydetmek, başarılı olmak, istediği şekilde yaptırmak, başarılı olmak, başarmak, pratik, uygulanabilir, hayata geçirilebilir, kıvırmak, çok başarılı olmak, becermek, imkansızı başarmak, iyi bir geleceği olmak, kavramak, sınavı geçmek, zar zor başarmak, başarıyla yapmak, -ebilmek, -abilmek, başaramamak, zar zor başarmak, fazla çaba harcamamak, kusursuz yapmak, becermek, başarmak, halletmek, becermek, hasta etmek, ikna etmek, halletmek, yapıvermek, iyi gelmek, kolayca yapmak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

réussir kelimesinin anlamı

başarılı olmak, başarı göstermek

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
À la fin, notre équipe a réussi.

başarıyla sonuçlanmak, muvaffakiyetle sonuçlanmak

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
Le projet a réussi après des années d'efforts.
Bir sene boyunca gösterilen çabalar sonunda proje başarıyla sonuçlandı.

geçmek

(un examen) (sınavı, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Elle a réussi son permis de conduire du premier coup.
İlk denemesinde sürücülük sınavını geçti.

başarılı olmak, başarıya ulaşmak, başarı elde etmek

verbe intransitif

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

geçmek, başarı ile geçmek

(un examen) (sınav, vb.)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
J'ai réussi (or: obtenu) mon examen !

başarılı olmak

(un peu familier)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Il s'en sort bien dans son nouveau boulot.

başarılı olmak

verbe intransitif

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Phil a bien réussi en tant que co-fondateur d'une société informatique

başarılı olmak, başarmak

verbe intransitif

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
À Hollywood, une nomination aux Oscars est un signe que l'on a réussi.

başarılı olmak

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

başarılı olmak

verbe intransitif (mecazlı)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Pour réussir en affaires, il faut être sûr de soi.

başarılı olmak

verbe intransitif

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Tu peux réussir si tu essayes.

becermek

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
L'espion a réussi sa mission ni vu ni connu.

başarılı olmak

verbe transitif

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
Au lycée, Amy ne pense qu'à une seule chose : réussir.

başarılı

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Le footballeur a réussi à son troisième tir.

başarılı olmak

verbe intransitif

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

başarılı olmak

verbe intransitif

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
J'ai pensé que le projet était trop difficile pour moi mais j'ai réussi.

başarı kazanmak, başarıya ulaşmak, başarmak

verbe intransitif (mecazlı)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Quand David a obtenu sa promotion, il s'est dit qu'il avait enfin réussi.

başarılı

(objet, action)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
L'essai réussi de l'enfant pour mémoriser le poème a enchanté ses parents.

başarılı olmak, muvaffak olmak

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
L'entreprise familiale a prospéré grâce au dur travail de tout le monde.

ilerlemek, ilerleme kaydetmek

(un peu familier)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
Comment tes enfants se débrouillent à l'école ?

başarılı olmak

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Après dix candidatures, j'ai fini par avoir du succès.

istediği şekilde yaptırmak

verbe transitif

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Le président de l'entreprise a réussi à gagner le contrat pour servir ses intérêts professionnels. Tu as les billets ? Génial : je savais que tu réussirais !

başarılı olmak

(bir işte)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Il ne réussira jamais dans le monde des affaires s'il ne devient pas plus sérieux.

başarmak

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Alan a réussi à réparer la chaise.

pratik, uygulanabilir, hayata geçirilebilir

(fikir, vb.)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Le patron était d'accord que l'idée de Frank était viable et il lui a donné la permission de la réaliser.

kıvırmak

(agir sur)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Pour ce genre d'ouvrage, il faut bien travailler le cuir.

çok başarılı olmak

(familier)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Malgré la difficulté de l'examen de maths, Mary a cartonné.

becermek

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Ils ont finalement trouvé un moyen d'arriver plusieurs heures avant nous.

imkansızı başarmak

(action visée)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

iyi bir geleceği olmak

(au futur)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Camilla est une musicienne talentueuse qui ira loin.

kavramak

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Il faut lire plusieurs fois un ouvrage de philosophie pour arriver à le comprendre.

sınavı geçmek

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Quand vous aurez réussi votre examen, on vous remettra un diplôme.

zar zor başarmak

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

başarıyla yapmak

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Je ne pensais pas qu'il réussirait son coup, mais la réussite de son entreprise nous a prouvé que nous avions tort.

-ebilmek, -abilmek

Claire n'a pas pu atteindre le bocal sur l'étagère du haut.

başaramamak

locution verbale

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Ils n'ont pas réussi à (or: n'ont pas pu) livrer le colis à temps.

zar zor başarmak

locution verbale

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

fazla çaba harcamamak

(familier) (bir işte)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Il réussit en maths sans se fouler.

kusursuz yapmak

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Le gymnaste a parfaitement réussi sa sortie.

becermek, başarmak, halletmek

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
La circulation était horrible aujourd'hui ! Mais j'ai réussi à arriver à l'heure au travail.

becermek

locution verbale (familier, ironique : maladresse)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
J'ai réussi à trébucher tout seul et à tomber dans l'escalier.

hasta etmek

verbe transitif indirect (nourriture) (mecazlı)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Je crois que ces huîtres ne sont pas passées : j'ai vomi toute la nuit.

ikna etmek

verbe transitif indirect

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Le prêtre a réussi à déchaîner la congrégation.

halletmek

locution verbale

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Les Yankees ont réussi à infliger une sévère déculottée à l'équipe de Boston.

yapıvermek

(sommeil)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Après sa soirée en boîte, Adam a réussi à dormir quelques heures avant d'aller travailler.

iyi gelmek

(mecazlı)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
La nourriture épicée ne me réussit pas.

kolayca yapmak

locution verbale (bir işi)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Mark a réussi haut la main son examen de permis de conduire, il n'a fait aucune erreur.

Fransızca öğrenelim

Artık réussir'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.

Fransızca hakkında bilginiz var mı

Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.