Fransızca içindeki taper ne anlama geliyor?

Fransızca'deki taper kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte taper'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

Fransızca içindeki taper kelimesi daktilo etmek, (müziğe uyarak) ayağını yere vurmak, tuşlara basmak, daktilo ile yazmak, daktiloda yazmak, daktilo kullanmak, (kapı) tıklatmak, hafifçe vurmak, üzerine vurmak, tuşlara vurmak, okşamak, hafifçe vurmak, yazmak, yazmak, çabucak yazmak, (bilgisayarda) yazma, daktilo etme, tokatlamak, şaplak atmak, -e vurmak, kapıyı çalmak, kapıyı vurmak, tuşlamak, dövmek, dayak atmak, pataklamak, sopa çekmek, çarpmak, kabartmak, girmek, parmakları tıkırdatmak, hafifçe vurmak, yürüyerek gitmek, sinir etmek, yürümek, rahatsız etmek, sinir etmek, canını sıkmak, beşlik, pis/tatsız/zor işleri yapmak, sinirine dokunmak, karşı karşıya kalmak, tam üstüne basmak, kendini rezil etmek, kavga etmek, alkışlamak, el çırpmak, sohbet etmek, seks yapmak, cinsel ilişkiye girmek, google'da aramak, çarpmak, gümbürtü, gürleme, kararlı olmak, azimli olmak, izinsiz/davetsiz olarak konuşmaya katılmak, sikmek, düzmek, birinden birşey otlanmak, dilenmek, sinir etmek, para istemek, tekmelemek, otlanmak, sinir etmek, aşağılama, canını sıkmak, rahatsız etmek, düzmek, dilenmek, ile vurmak, -e geçiş yapmak, kusursuz yapmak, cinsel ilişkiye girmek, tuşlamak, otlanmak, sinir etmek, hızla/sertçe ayağını yere vurmak, sikmek, düzmek, sertçe vurmak/çarpmak, baştan çıkarmak, davetsiz olarak gitmek, yatağa atmak, düzmek, becermek, (hafifçe) vurmak, indirmek, ayak ucuyla vurmak/tekme atmak, cinsel ilişkide bulunmak, seks yapmak, vurmak, sıkıntı vermek, canını sıkmak, sikmek anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

taper kelimesinin anlamı

daktilo etmek

(machine à écrire, ordinateur)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Il va falloir qu'on tape la dissertation.
Raporu daktilo etmemiz gerekecek.

(müziğe uyarak) ayağını yere vurmak

verbe transitif indirect (des pieds)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
La musique a commencé et bientôt, tout le monde s'est mis à taper des pieds.

tuşlara basmak

(des mots...)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

daktilo ile yazmak, daktiloda yazmak, daktilo kullanmak

verbe intransitif

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
M. Jones n'a jamais appris à taper à l'ordinateur.
Mehmet Bey, daktilo kullanmayı hiç öğrenemedi.

(kapı) tıklatmak, hafifçe vurmak

verbe intransitif

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Lucy a tapé à la porte et a attendu qu'on lui réponde.

üzerine vurmak

(soleil) (güneş)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Le soleil nous tapait dans le dos.

tuşlara vurmak

verbe intransitif (sur un clavier) (mecazlı)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
La secrétaire tapait à toute vitesse sur son clavier, espérant terminer le rapport à temps pour le poster.

okşamak

verbe transitif

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
L'oncle d'Isabelle lui tapa sous le menton.

hafifçe vurmak

verbe transitif

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Le vieil homme m'a tapé l'épaule pour me saluer.

yazmak

verbe transitif (à la machine, à l'ordinateur)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
George tapa (or: écrivit) un e-mail à son patron.

yazmak

verbe transitif (un texte)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

çabucak yazmak

verbe transitif (un texte)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Harry a rapidement tapé une ébauche du texte de sa présentation.

(bilgisayarda) yazma, daktilo etme

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)

tokatlamak, şaplak atmak

(une personne)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Lorsqu'un inconnu a pincé les fesses de Wendy, celle-ci s'est retournée et l'a giflé.

-e vurmak

(une personne)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Rhonda tapait le derrière de son fils lorsqu'il disait des gros mots.

kapıyı çalmak, kapıyı vurmak

verbe intransitif

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Larry a frappé à la porte.

tuşlamak

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Entrez votre nom et adresse e-mail dans le formulaire d'inscription en ligne.

dövmek, dayak atmak, pataklamak, sopa çekmek

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

çarpmak

verbe transitif ([qqn] d'autre) (birisine)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Je l'ai tapée sans faire exprès avec mon parapluie. // Hé ! Tu viens de me taper sur la tête avec cette caisse !

kabartmak

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

girmek

verbe transitif (Informatique) (veri, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Elle a entré les données dans un tableur.

parmakları tıkırdatmak

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

hafifçe vurmak

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Harry s'est approché de Catherine et lui a tapoté sur l'épaule.

yürüyerek gitmek

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)

sinir etmek

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

yürümek

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
La voiture est tombée en panne, on va devoir marcher.

rahatsız etmek, sinir etmek, canını sıkmak

(un peu familier)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
J'essaie de me concentrer, arrête de m'embêter.

beşlik

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)

pis/tatsız/zor işleri yapmak

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Elle n'avait plus de serviteurs pour faire le sale boulot pour elle.

sinirine dokunmak

(familier)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

karşı karşıya kalmak

(familier) (istenmeyen bir durumla, vb.)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Ma sœur est allée faire les courses avec son amie et je me suis retrouvée coincée avec la garde de ses deux jeunes enfants.

tam üstüne basmak

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Russell a vu juste (or: a tapé dans le mille) avec son commentaire.

kendini rezil etmek

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Jim s'est ridiculisé en allant travailler avec deux chaussettes de couleurs différentes.

kavga etmek

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

alkışlamak, el çırpmak

verbe intransitif

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
La foule a applaudi très fort à l'arrivée du groupe.

sohbet etmek

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)

seks yapmak, cinsel ilişkiye girmek

(familier)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Je me suis envoyé en l'air pour la première cette année.

google'da aramak

(®)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

çarpmak

verbe pronominal (partie de son corps) (bir şeye)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Aïe ! Je viens de me cogner le coude sur le coin de la table.

gümbürtü, gürleme

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Le fermier appela son chien en tapant une fois dans ses mains.

kararlı olmak, azimli olmak

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

izinsiz/davetsiz olarak konuşmaya katılmak

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Nous parlions du mariage quand ton frère s'est immiscé dans la conversation.

sikmek, düzmek

(vulgaire) (argo, kaba)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Sally a murmuré à l'oreille de Harry qu'elle avait très envie qu'il la baise (or: nique).

birinden birşey otlanmak

(familier : de l'argent, une cigarette) (argo)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
ⓘCette phrase n'est pas une traduction de la phrase originale. Hiç sigara paketi taşımazdı, hergün arkadaşlarından sigara otlanarak idare ederdi.

dilenmek

(familier) (birisinden bir şey)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Trevor a taxé quelques dollars à son pote pour pouvoir s'acheter de la glace.

sinir etmek

(familier)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Cette histoire commence à me taper sur le système (or: taper sur les nerfs).

para istemek

(familier) (birinden)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Fais attention à Ralph, il taxe de l'argent à tout le monde.

tekmelemek

(top, vb.)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Halley a tapé dans le ballon depuis le milieu de terrain.

otlanmak

(familier) (birisinden birşeyi)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

sinir etmek

(familier)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Les nouvelles régulations aériennes m'ont vraiment tapé sur le système.

aşağılama

(paroles)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)

canını sıkmak, rahatsız etmek

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
Au bout d'un moment, la voix geignarde de Laura commença à irriter Hanna. Les fautes de grammaire m'agacent.

düzmek

(familier) (cinsel ilişkide bulunmak, argo)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Apparemment, Linda s'envoie en l'air avec Rick.

dilenmek

(familier)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Je peux te taper une clope ?

ile vurmak

(une personne)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

-e geçiş yapmak

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Le groupe de rap Run-DMC fut l'un des premiers à faire une percée sur la scène rock.

kusursuz yapmak

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Le gymnaste a parfaitement réussi sa sortie.

cinsel ilişkiye girmek

(familier)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Il baise tout ce qu'il voit.

tuşlamak

verbe transitif (klavyede)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

otlanmak

(familier) (argo)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Brad taxe sans arrêt des clopes à ses potes.

sinir etmek

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Ne fais pas ça, tu sais que ça m'agace !

hızla/sertçe ayağını yere vurmak

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Le petit garçon a tapé du pied pour montrer son impatience.

sikmek, düzmek

(très familier, vulgaire) (argo, kaba)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Ben a baisé cette fille qu'il a ramenée du club.

sertçe vurmak/çarpmak

(à une porte)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

baştan çıkarmak

verbe pronominal (vulgaire)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Il peut essayer de se la faire, mais il n'y arrivera pas.

davetsiz olarak gitmek

(argot)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Ce type n'était pas invité. Il s'est tapé l'incruste.

yatağa atmak

(vulgaire) (argo)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Les amis de Neil en avaient marre de l'écouter parler des filles qu'il voudrait baiser (or: niquer).

düzmek, becermek

(vulgaire) (kaba)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Patrick se vantait d'avoir baisé une vingtaine de filles, mais personne ne le croyait.

(hafifçe) vurmak, indirmek

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Une balle de base-ball a légèrement tapé l'épaule de Tina à l'entraînement.

ayak ucuyla vurmak/tekme atmak

verbe transitif

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Jessica a tapé le ballon du bout du pied et l'a envoyé à l'autre bout de la pelouse.

cinsel ilişkide bulunmak, seks yapmak

(vulgaire)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Tu crois que Barry baise sa nouvelle assistante ?

vurmak

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Helen a tapé sur la table pour attirer l'attention de tout le monde.

sıkıntı vermek, canını sıkmak

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Les plaintes incessantes de Bobby m'énervent : il faut que je m'éloigne de lui !

sikmek

(argo)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
On dit que Joe couche avec Cathy.

Fransızca öğrenelim

Artık taper'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.

Fransızca hakkında bilginiz var mı

Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.