Fransızca içindeki vieille ne anlama geliyor?
Fransızca'deki vieille kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte vieille'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki vieille kelimesi evlenmemiş, eski, eskimiş, yaşlanmış, yaşlı, ihtiyar, ihtiyarlamış, eski, kalıcı, devamlı, sürekli, eski, kadim, yaşlı, ihtiyar, yaşlı, ihtiyar, kullanılmış, soluk, çok yaşlı, çok ihtiyar, yaşlı insan, ihtiyar insan, yaşlı görünen, yaşlı, eskiden kalma, eski, eskiden kalma, eski, -cik, -cık, eski, bitkin, çok eski, çoktandır devam eden, epeydir devam eden, yaşlı kadın, ihtiyar kadın, çok yaşlanmış olmak, yaşlı adam, ihtiyar adam, yaşlı insanlar, yıllanmış viski, yaşlı adam, baba, ebeveynler, arkadaş, dost, yaşlı adam, ihtiyar adam, dostum, yaşlı kadın, nine, ahbap, hurda araba, yaşlanmak, tutucu, evde kalmış/yaşı geçmiş kız, kız kurusu, yaşlı kız, yaşlı kadın, kocakarı, tutucu kişi, evlenmemiş yaşlı kız, kız kurusu, gelenek, deneyimli kimse, tecrübeli kimse, yaşlı insan, yaşlı kadın, ihtiyar kadın, eski dost, şehrin tarihi kısmı, yaşlanmak, ihtiyarlamak, gelenekçi, eski/hurda araba, külüstür otomobil, kullanılmış eşya, eski ve iyi durumda araba, güvenilir tercih, bayan, çirkin yaşlı kadın, kocakarı, evlenmemiş kadın, kocakarı, kocakarı, yaşlı kadın, yaşlı kadın, külüstür araba anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
vieille kelimesinin anlamı
evlenmemişadjectif (kadın) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La vieille tante du petit Tom prenait soin de lui presque chaque jour. |
eski, eskimiş(blague) (mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Mon oncle raconte toujours des blagues éculées et personne ne rit. |
yaşlanmış, yaşlı, ihtiyar, ihtiyarlamış(kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Sa tante âgée lui a laissé sa fortune en bijoux. |
eskiadjectif (objet : pas neuf) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Tu peux emprunter mon appareil photo, mais il est assez vieux. Fotoğraf makinamı ödünç alabilirsin, yalnız biraz eski bir makina, haberin olsun. |
kalıcı, devamlı, sürekliadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
eski, kadimadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
yaşlı, ihtiyar(personne) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Ma voisine est très vieille ; elle a plus de quatre-vingt-dix ans je pense. ⓘCette phrase n'est pas une traduction de la phrase originale. Büyükannesi çok yaşlı (or: ihtiyar) bir kadındı. |
yaşlı, ihtiyar(péjoratif) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
kullanılmışadjectif (vêtement) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Emma a reçu tous les vieux vêtements de sa sœur. |
solukadjectif (couleur) (renk) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Sarah portait un T-shirt de couleur vieux rose. |
çok yaşlı, çok ihtiyaradjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Enfant, tous les adultes te semblent vieux. |
yaşlı insan, ihtiyar insan(familier, péjoratif) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Sidney était ralentie par le groupe de vieux devant elle. |
yaşlı görünen, yaşlı(vieilli) (yüz, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il a l'air vieux. |
eskiden kalma(ancien) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Elle dénicha des vieilles poteries au fond de son jardin. |
eski(hors d'usage) (giysi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) J'utilise des vieilles chaussettes comme chiffon. |
eskiden kalma, eski(du passé) (yara, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Sa vieille blessure au genou est revenue le tourmenter. |
-cik, -cık(preuve d'affection) (sevgi ifadesi) Bon vieux Tony ! Il est toujours là quand on a besoin de lui. |
eski(de longue date) (arkadaş, vb.) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Erika et Davina sont de vieilles amies : nous avons fait connaissance à l'école et n'avons jamais cessé de nous voir régulièrement. |
bitkin(sans nouvelles idées) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Nina avait été le petit prodige de l'entreprise, mais après des années de longues heures de travail, elle était devenue vieille. |
çok eski
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) L'ancienne église est en mauvais état. |
çoktandır devam eden, epeydir devam eden
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Ils ont un partenariat de longue date : cela fait des années qu'ils travaillent ensemble. |
yaşlı kadın, ihtiyar kadın
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Jim aida la vieille dame (or: vieille femme) à porter ses sacs lourds de courses chez elle. |
çok yaşlanmış olmak(kişi) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
yaşlı adam, ihtiyar adam(familier) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
yaşlı insanlarnom masculin pluriel (familier) (çoğul isim: Birden fazla varlığı ya da kavramı ifade eder.) Les vieux ne meurent pas, ils s'endorment un jour et dorment trop longtemps. (Jacques Brel) |
yıllanmış viskiadjectif (whisky) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) J'aime la saveur riche d'un vieux whisky. |
yaşlı adam(familier) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
baba(familier : père) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Pourquoi tu demanderais pas à ton vieux si on peut lui emprunter sa voiture ce soir ? |
ebeveynler
(çoğul isim: Birden fazla varlığı ya da kavramı ifade eder.) J'emmène ma petite amie passer le week-end à la maison pour la présenter à mes parents (or: à mes vieux). |
arkadaş, dost(familier) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
yaşlı adam, ihtiyar adam
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'homme âgé a mis du temps à traverser la route. |
dostum(familier) (ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) « Ça va, mon pote ? » a dit Ben en voyant Adam devant le cinéma. |
yaşlı kadın, nine(familier : vieille dame) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
ahbap(familier) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Dis, petit, tu peux venir m'aider pour ça ? |
hurda araba(familier) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Tu conduis vraiment ce vieux tacot ? Pourquoi tu ne t'achètes pas une nouvelle voiture ? |
yaşlanmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Mon chien se fait vieux, mais il continue à courir après les voitures. |
tutucu
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
evde kalmış/yaşı geçmiş kız, kız kurusu, yaşlı kıznom féminin (modası geçmiş kullanım) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Roberta s'est mariée jeune mais sa sœur, elle, est vieille fille. |
yaşlı kadın, kocakarı(figuré, péjoratif) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
tutucu kişi(très familier, péjoratif) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
evlenmemiş yaşlı kız, kız kurusunom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
geleneknom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Davies fait partie de la vieille école des commentateurs sportifs. |
deneyimli kimse, tecrübeli kimse(figuré, familier) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
yaşlı insannom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Elle était assez fringante pour une personne âgée (or: vieille personne). |
yaşlı kadın, ihtiyar kadınnom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) On m'a appris qu'il fallait aider les vieilles dames à traverser. |
eski dost
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) J'aime aller aux réunions d'anciens élèves pour voir mes vieux amis. |
şehrin tarihi kısmınom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
yaşlanmak, ihtiyarlamak(familier) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) On s'enrhume plus facilement quand on se fait vieux. |
gelenekçilocution adjectivale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il enseigne la méthode de boxe de la vieille école. |
eski/hurda araba, külüstür otomobil(familier) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Martin a travaillé pendant une année pour transformer sa vieille bagnole (or: vieille guimbarde) en voiture de course. |
kullanılmış eşyanom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Mandy a économisé beaucoup d'argent sur des articles pour bébé grâce à ce qu'elle a récupéré de sa famille. |
eski ve iyi durumda arabanom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
güvenilir tercihlocution adjectivale (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Je voulais essayer quelque chose de nouveau mais j'ai finalement commandé un bon vieux gin and tonic. |
bayannom féminin (familier) (mecazlı) T'as bien pigé, ma vieille. |
çirkin yaşlı kadın, kocakarınom féminin (péjoratif) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ne vous en faites pas, cette vieille sorcière crie toujours contre les gens qui passent. |
evlenmemiş kadınnom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Sarah était encore vieille fille alors que toutes ses amies étaient mariées. |
kocakarınom féminin (péjoratif, figuré) (aşağılayıcı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Emily a été très vexée quand sa voisine l'a appelée vieille sorcière. |
kocakarınom féminin (péjoratif) (argo) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
yaşlı kadınnom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La mère de Gary était une vieille femme au sale caractère avec qui personne ne voulait passer du temps. |
yaşlı kadınnom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
külüstür arabanom féminin (familier) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
Fransızca öğrenelim
Artık vieille'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
vieille ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.