İngilizce içindeki blessed ne anlama geliyor?

İngilizce'deki blessed kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte blessed'ün İngilizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

İngilizce içindeki blessed kelimesi mübarek, talihli, uğurlu, kutlu, mutlu, kutsal, kutsanmış, kör olası, ile lütuflandırılmak, saygın, kutsamak, takdis etmek, iyi dilekte bulunmak, hayır dua etmek, kutsamak, bahşetmek, vermek, yazık, -e dua etmek anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

blessed kelimesinin anlamı

mübarek

adjective (made holy)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
This place must be blessed.

talihli, uğurlu, kutlu

adjective (lucky)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Malcolm felt he was blessed to have such a kind family.

mutlu

adjective (bringing happiness) (olay, vb.)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
When will the blessed event take place?

kutsal, kutsanmış

adjective (holy person according to Catholic Church) (Katolik inancı)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
The Blessed Mother Theresa lived her life on the principle of charity.

kör olası

adjective (informal, ironic (mild intensifier: damned)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Where did I put that blessed book?

ile lütuflandırılmak

verbal expression (be lucky to have)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Jane and Simon are blessed with three wonderful children. I am blessed with a good memory.

saygın

adjective (deserving respect)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
In honor of the brave men and women of blessed memory who fought for our country, let us have a moment of silence.

kutsamak, takdis etmek

transitive verb (place, object: make holy)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
The holy man blessed the new house.

iyi dilekte bulunmak, hayır dua etmek

transitive verb (person: give a blessing to)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
The priest blessed the congregation.

kutsamak

transitive verb (ask God to protect [sb/sth])

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Please bless this house.

bahşetmek

transitive verb (often passive (give health or happiness to [sb/sth])

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Joan has five children and ten beautiful grandchildren; life has blessed her.

vermek

(often passive (endow, gift: with [sth])

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Nature has blessed her with good looks and intelligence.

yazık

interjection (UK, informal (affection, pity)

(ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.)
Look at the kitten, snuggling up with the baby. Bless!

-e dua etmek

transitive verb (worship: God)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
"Bless the name of Jesus", sang the choir.

İngilizce öğrenelim

Artık blessed'ün İngilizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İngilizce içinde arayabilirsiniz.

İngilizce hakkında bilginiz var mı

İngilizce, İngiltere'ye göç eden ve 1400 yılı aşkın bir süre içinde gelişen Germen kabilelerinden gelmektedir. İngilizce, Çince ve İspanyolca'dan sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir. En çok öğrenilen ikinci dildir. ve yaklaşık 60 egemen ülkenin resmi dilidir.Bu dil, ikinci ve yabancı dil olarak anadili konuşanlardan daha fazla sayıda konuşmacıya sahiptir.İngilizce aynı zamanda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer birçok uluslararası kuruluşun ortak resmi dilidir. ve bölgesel organizasyonlar. Günümüzde dünyanın her yerindeki İngilizce konuşanlar nispeten kolaylıkla iletişim kurabiliyor.