İngilizce içindeki blend in ne anlama geliyor?

İngilizce'deki blend in kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte blend in'ün İngilizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

İngilizce içindeki blend in kelimesi karıştırmak, ile karıştırmak, karışmak, araya karışmak, ile uyumlu olmak, karışım, harman, karıştırmak, harmanlamak, birbirine uymak, birbirine uydurmak, uyum sağlamak, karıştırmak, karışmak, ile karıştırmak, harmanlamak, iki sözcüğün karışımından türetilen sözcük, uymak, kaynaştırmak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

blend in kelimesinin anlamı

karıştırmak

(mix, combine [sth])

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Put the softened butter in a bowl, and slowly blend in the sugar.

ile karıştırmak

verbal expression (mix, combine [sth] with [sth])

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Use a wooden spoon to slowly blend the chocolate in with the butter.

karışmak

phrasal verb, intransitive (be mixed)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
Add the flour to your sauce and whisk until it has blended in.

araya karışmak

phrasal verb, intransitive (be camouflaged)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
I thought my cat was lost, but he had just blended in among all the stuffed animals on my daughter's bed.

ile uyumlu olmak

(figurative (fit, match)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
Her new sofa blends in perfectly with the rest of her stylish apartment decor.

karışım, harman

noun (mixture)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
The blend of fruits and vegetables in this smoothie makes it very healthy.

karıştırmak, harmanlamak

transitive verb (combine thoroughly)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Blend the ingredients to make a smooth batter.

birbirine uymak, birbirine uydurmak, uyum sağlamak

intransitive verb (match together)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)

karıştırmak

(merge into)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Blend the blue paint into the green using a soft brush.

karışmak

(color, etc.: merge imperceptibly)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
The point where orange blends with yellow in this painting is very gradual.

ile karıştırmak

(mix)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
You can blend flour with a little water to make glue.

harmanlamak

transitive verb (tea, etc.: mix to create new flavor)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
The tea shop downtown blends green tea and herbal tea to make their signature mix.

iki sözcüğün karışımından türetilen sözcük

noun (portmanteau)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
The word "cronut" is a blend of the words "croissant" and "donut."

uymak

intransitive verb (look pleasing together)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
The new chair blends nicely in this room.

kaynaştırmak

transitive verb (phonics: combining letter sounds) (dilbilimi)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Children learn the sounds of individual letters before being taught to blend them together.

İngilizce öğrenelim

Artık blend in'ün İngilizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İngilizce içinde arayabilirsiniz.

blend in ile ilgili kelimeler

İngilizce hakkında bilginiz var mı

İngilizce, İngiltere'ye göç eden ve 1400 yılı aşkın bir süre içinde gelişen Germen kabilelerinden gelmektedir. İngilizce, Çince ve İspanyolca'dan sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir. En çok öğrenilen ikinci dildir. ve yaklaşık 60 egemen ülkenin resmi dilidir.Bu dil, ikinci ve yabancı dil olarak anadili konuşanlardan daha fazla sayıda konuşmacıya sahiptir.İngilizce aynı zamanda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer birçok uluslararası kuruluşun ortak resmi dilidir. ve bölgesel organizasyonlar. Günümüzde dünyanın her yerindeki İngilizce konuşanlar nispeten kolaylıkla iletişim kurabiliyor.