İngilizce içindeki brake ne anlama geliyor?

İngilizce'deki brake kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte brake'ün İngilizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

İngilizce içindeki brake kelimesi fren, fren yapmak, frene basmak, frenleme, sık çalılık, tırmık, el tırmığı, lif ayırma aleti, tokmakla ezmek, fren sıvısı, fren hidroliği, fren balatası, kaliper, emniyet freni, imdat freni, el freni anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

brake kelimesinin anlamı

fren

noun (often plural (vehicle: stopping device)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
The driver hit the brake, but the car skidded several feet on the ice.

fren yapmak, frene basmak

intransitive verb (driver: stop vehicle) (otomobil)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
The driver braked when he saw the cat by the side of the road.

frenleme

noun (figurative ([sth] that slows progress)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Opposition to the minister's bill from his own party was a brake on his plans.

sık çalılık

noun (area of dense plant growth)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Lots of snakes live in the brake where the cane grows.

tırmık, el tırmığı

noun (tool to break up dirt)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)

lif ayırma aleti

noun (machine: crushes flax) (keten, kenevir, vb.)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
To separate the fibers of the flax seeds, you have to use a brake.

tokmakla ezmek

transitive verb (crush [sth] with brake)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)

fren sıvısı, fren hidroliği

noun (fluid in hydraulic brakes)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Bob noticed that brake fluid was leaking from the car onto the garage floor.

fren balatası

noun (device: part of brake)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
The brake pad on the left wheel was completely worn out.

kaliper

noun (part of brake mechanism) (otomotiv)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
The mechanic replaced the calipers and readjusted the car's brakes.

emniyet freni, imdat freni

noun (hand brake in car)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
You should set the emergency brake when you park on a hill.

el freni

noun (vehicle's security brake) (araç)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Since they were parked on a steep slope, Frank made sure the car's handbrake was on.

İngilizce öğrenelim

Artık brake'ün İngilizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İngilizce içinde arayabilirsiniz.

İngilizce hakkında bilginiz var mı

İngilizce, İngiltere'ye göç eden ve 1400 yılı aşkın bir süre içinde gelişen Germen kabilelerinden gelmektedir. İngilizce, Çince ve İspanyolca'dan sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir. En çok öğrenilen ikinci dildir. ve yaklaşık 60 egemen ülkenin resmi dilidir.Bu dil, ikinci ve yabancı dil olarak anadili konuşanlardan daha fazla sayıda konuşmacıya sahiptir.İngilizce aynı zamanda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer birçok uluslararası kuruluşun ortak resmi dilidir. ve bölgesel organizasyonlar. Günümüzde dünyanın her yerindeki İngilizce konuşanlar nispeten kolaylıkla iletişim kurabiliyor.