İngilizce içindeki caused ne anlama geliyor?

İngilizce'deki caused kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte caused'ün İngilizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

İngilizce içindeki caused kelimesi neden, sebep, neden, sebep, amaç, gaye, haklı neden, haklı sebep, neden olmak, sebep olmak, -e yol açmak, konu, sebep sonuç, neden sonuç, sebep ve sonuç, çünkü, araya giren sebep, kaybedilmiş dava, (ortak bir amaç için) birisiyle birlikte hareket etmek/işbirliği yapmak, ana neden anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

caused kelimesinin anlamı

neden, sebep

noun (causation)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
A spark was the cause of the explosion.
Patlamanın nedeni ufak bir kıvılcımdı.

neden, sebep

noun (reason)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Your exam results are cause for celebration!

amaç, gaye

noun (ideal)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
The students are volunteering for a good cause.

haklı neden, haklı sebep

noun (sufficient motivation)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
The suspect must show that he acted for good cause.

neden olmak, sebep olmak

transitive verb (bring about)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
High inflation caused a panic in the market.
Yüksek enflasyon oranı piyasalarda paniğe neden oldu.

-e yol açmak

transitive verb (prompt)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
The cat ran out into the road, causing Ellen to swerve and crash the car.

konu

noun (subject)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
The couple's marriage has been the cause of much gossip.

sebep sonuç, neden sonuç, sebep ve sonuç

noun (principle of causality)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
The law of cause and effect (Karma) is an important principle in Buddhism.

çünkü

conjunction (slang, abbreviation (because)

(bağlaç: Kendi başına bir anlam taşımayan, cümlede eş görevli sözleri ve cümleleri birbirine bağlayan sözcüktür (örnek: "kitabı aldı, fakat geri vermedi").)
I'm not telling Marcus our secret cuz I don't trust him.

araya giren sebep

noun (law: interferes with original act) (hukuk)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)

kaybedilmiş dava

noun ([sb], [sth] hopeless)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
We may as well give up on the plan; it's a lost cause.

(ortak bir amaç için) birisiyle birlikte hareket etmek/işbirliği yapmak

verbal expression (join forces)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
The union made common cause with the government in an effort to keep the factory from leaving town.

ana neden

noun (origin)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
The root cause of most of the world's problems is overpopulation.

İngilizce öğrenelim

Artık caused'ün İngilizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İngilizce içinde arayabilirsiniz.

caused ile ilgili kelimeler

İngilizce hakkında bilginiz var mı

İngilizce, İngiltere'ye göç eden ve 1400 yılı aşkın bir süre içinde gelişen Germen kabilelerinden gelmektedir. İngilizce, Çince ve İspanyolca'dan sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir. En çok öğrenilen ikinci dildir. ve yaklaşık 60 egemen ülkenin resmi dilidir.Bu dil, ikinci ve yabancı dil olarak anadili konuşanlardan daha fazla sayıda konuşmacıya sahiptir.İngilizce aynı zamanda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer birçok uluslararası kuruluşun ortak resmi dilidir. ve bölgesel organizasyonlar. Günümüzde dünyanın her yerindeki İngilizce konuşanlar nispeten kolaylıkla iletişim kurabiliyor.