İngilizce içindeki line up ne anlama geliyor?

İngilizce'deki line up kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte line up'ün İngilizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

İngilizce içindeki line up kelimesi sıraya dizmek, hizalamak, hizalamak, hizalanmak, hizaya gelmek, sıraya girmek, ayarlamak, (zanlıların görgü tanığı tarafından teşhisi için yapılan) kimlik kontrolu sırası, (sanatçıların) sahne alma sırası, (etkinlik, vb.) program, oyuncular anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

line up kelimesinin anlamı

sıraya dizmek

phrasal verb, transitive, separable (arrange in a row)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
The teacher lined up all her students before taking them out to recess.

hizalamak

phrasal verb, transitive, separable (align)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Please line up the pictures on the wall so they are all straight.

hizalamak

verbal expression (align)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
When using the cutter, line your paper up with the guideline.

hizalanmak

phrasal verb, intransitive (be aligned)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Tomorrow, Jupiter, Saturn and Mars will line up in the evening sky.

hizaya gelmek

(be aligned with [sth])

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
The two holes did not line up with each other, so I could not insert the bolt.

sıraya girmek

phrasal verb, intransitive (form a queue)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
People lined up in front of the box office to buy tickets for the show.

ayarlamak

phrasal verb, transitive, separable (figurative (schedule, arrange)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
I've lined up a lot of activities for us this week.

(zanlıların görgü tanığı tarafından teşhisi için yapılan) kimlik kontrolu sırası

noun (suspects: identity parade)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
The store owner identified his assailant in a police lineup.

(sanatçıların) sahne alma sırası

noun (acts billed for a show)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
There is a great line-up for this year's festival, including many famous stars.

(etkinlik, vb.) program

noun (schedule of events)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
The festival's lineup will be published this week.

oyuncular

noun (sport: participants) (spor)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
The fans objected to the team's lineup; it was missing the best player!

İngilizce öğrenelim

Artık line up'ün İngilizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İngilizce içinde arayabilirsiniz.

İngilizce hakkında bilginiz var mı

İngilizce, İngiltere'ye göç eden ve 1400 yılı aşkın bir süre içinde gelişen Germen kabilelerinden gelmektedir. İngilizce, Çince ve İspanyolca'dan sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir. En çok öğrenilen ikinci dildir. ve yaklaşık 60 egemen ülkenin resmi dilidir.Bu dil, ikinci ve yabancı dil olarak anadili konuşanlardan daha fazla sayıda konuşmacıya sahiptir.İngilizce aynı zamanda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer birçok uluslararası kuruluşun ortak resmi dilidir. ve bölgesel organizasyonlar. Günümüzde dünyanın her yerindeki İngilizce konuşanlar nispeten kolaylıkla iletişim kurabiliyor.