İngilizce içindeki shared ne anlama geliyor?

İngilizce'deki shared kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte shared'ün İngilizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

İngilizce içindeki shared kelimesi paylaşılan, paylaşılmış, bölüşülmüş, ortak, ortaklaşa, ortak, paylaşmak, ile paylaşmak, izin vermek, ile paylaşmak, paylaşmak, pay, kâr payı, hisse, anlatmak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

shared kelimesinin anlamı

paylaşılan, paylaşılmış, bölüşülmüş

adjective (used by more than one)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
The car is Glenn and Dan's shared property. Each tenant has their own bedroom and use of a shared kitchen, bathroom, and living room.

ortak, ortaklaşa

adjective (in common)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Linda and Emily became friends through their shared love of salsa dancing.

ortak

adjective (experienced together)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Peter and Dorothy had been married for fifty years and their shared life had been a happy one.

paylaşmak

transitive verb (use together) (ortak kullanmak)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Amy and Ron share an apartment.
Ayşe ve Refik aynı daireyi paylaşıyor.

ile paylaşmak

(use [sth] together)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Kathy shares the house with her sister.

izin vermek

transitive verb (allow others to use) (oynamasına, kullanmasına, vb.)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
The children in the class had to share the textbooks.

ile paylaşmak

(allow [sb] to use [sth])

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
Gary shared the toy with his brother.

paylaşmak

intransitive verb (be cooperative)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
Small children must learn how to share.
Küçük çocukların paylaşmayı öğrenmeleri gerekir.

pay, kâr payı

noun (part, percentage)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Each of us gets a share of the profits.
Her birimiz kârdan bir pay alacağız.

hisse

noun (usu. plural (finance: equity)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Every employee has shares in the company.
Bu şirkette çalışan herkes, şirket hisselerinin bir bölümüne sahiptir.

anlatmak

transitive verb (esp UK (tell)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
You have some news about her? Oh, do share it!

İngilizce öğrenelim

Artık shared'ün İngilizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İngilizce içinde arayabilirsiniz.

shared ile ilgili kelimeler

İngilizce hakkında bilginiz var mı

İngilizce, İngiltere'ye göç eden ve 1400 yılı aşkın bir süre içinde gelişen Germen kabilelerinden gelmektedir. İngilizce, Çince ve İspanyolca'dan sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir. En çok öğrenilen ikinci dildir. ve yaklaşık 60 egemen ülkenin resmi dilidir.Bu dil, ikinci ve yabancı dil olarak anadili konuşanlardan daha fazla sayıda konuşmacıya sahiptir.İngilizce aynı zamanda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer birçok uluslararası kuruluşun ortak resmi dilidir. ve bölgesel organizasyonlar. Günümüzde dünyanın her yerindeki İngilizce konuşanlar nispeten kolaylıkla iletişim kurabiliyor.