İngilizce içindeki sounding ne anlama geliyor?

İngilizce'deki sounding kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte sounding'ün İngilizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

İngilizce içindeki sounding kelimesi suyun derinliğini ölçme, iskandil etme, sesli, ses çıkaran, sesli, gürültü, patırtı, ses, ses, sada, ses, (gibi) gelmek/görünmek/gözükmek, gibi gelmek, gibi görünmek, gibi gelmek, sağlıklı, sıhhatli, akıllıca, mantıklı, akla yatkın, deliksiz, derin, güvenilir, emniyetli, güvenli, mışıl mışıl, deliksiz, haliç, tarz, yankılanmak, yankı yapmak, çalmak, çalmak, araştırmak, derinlemesine incelemek anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

sounding kelimesinin anlamı

suyun derinliğini ölçme, iskandil etme

noun (measuring water depth)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
The boat takes soundings every hundred metres to map the seabed.

sesli

adjective (as suffix (having a particular sound)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Where is that pleasant-sounding music coming from?

ses çıkaran, sesli

adjective (emitting sound)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
The sounding trumpet could be heard throughout the military camp.

gürültü, patırtı, ses

noun (individual noise)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
I heard a sound.
Bir gürültü duydum.

ses, sada

noun (auditory effect)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
They awoke to the sound of gunfire.
Silah sesiyle uyandılar.

ses

noun (uncountable (physics: vibrations in ear)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
Sound is the vibration of a substance such as air, water, or other material.

(gibi) gelmek/görünmek/gözükmek

intransitive verb (seem)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
His words sounded strange. Is that the right word? It sounds wrong.

gibi gelmek

(have same sound as)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
My kids call it music, but their band sounds like noise to me.

gibi görünmek

verbal expression (would seem)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
It sounds as though you could do with a vacation!

gibi gelmek

(informal (would seem that)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
From what you say, it sounds like he's an unpleasant person.

sağlıklı, sıhhatli

adjective (health: good)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
He's in sound health for his age.

akıllıca, mantıklı, akla yatkın

adjective (sensible)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
That's a sound idea.

deliksiz, derin

adjective (thorough) (uyku)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
She fell into a sound sleep.

güvenilir

adjective (basis, argument: reliable)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Panic is not a sound basis for government policy.

emniyetli, güvenli

adjective (investment: secure) (yatırım, vb.)

(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.)
Buying shares in that company may not be a sound investment.

mışıl mışıl, deliksiz

adverb (thoroughly) (uyku)

(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").)
She's sound asleep.

haliç

noun (channel of water)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
They sailed along the sound towards the sea.

tarz

noun (informal (music style) (müzik)

(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.)
I really like that band's sound.

yankılanmak, yankı yapmak

intransitive verb (resonate)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
An echo sounded in the room.

çalmak

intransitive verb (be heard, ring)

(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").)
Bells sounded throughout the city.

çalmak

transitive verb (alarm, etc.: set off) (alarm, vb.)

(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.)
The firefighter sounded the alarm.

araştırmak, derinlemesine incelemek

transitive verb (probe)

(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").)
We have sounded the depths of the ocean.

İngilizce öğrenelim

Artık sounding'ün İngilizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İngilizce içinde arayabilirsiniz.

sounding ile ilgili kelimeler

İngilizce hakkında bilginiz var mı

İngilizce, İngiltere'ye göç eden ve 1400 yılı aşkın bir süre içinde gelişen Germen kabilelerinden gelmektedir. İngilizce, Çince ve İspanyolca'dan sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir. En çok öğrenilen ikinci dildir. ve yaklaşık 60 egemen ülkenin resmi dilidir.Bu dil, ikinci ve yabancı dil olarak anadili konuşanlardan daha fazla sayıda konuşmacıya sahiptir.İngilizce aynı zamanda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer birçok uluslararası kuruluşun ortak resmi dilidir. ve bölgesel organizasyonlar. Günümüzde dünyanın her yerindeki İngilizce konuşanlar nispeten kolaylıkla iletişim kurabiliyor.