İtalyan içindeki darsi ne anlama geliyor?
İtalyan'deki darsi kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte darsi'ün İtalyan'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İtalyan içindeki darsi kelimesi vermek, temin etmek, sağlamak, bakmak, oynamak, ceza almak, cezaya çarptırılmak, örnek olmak, örnek oluşturmak, örnek teşkil etmek, parti vermek, davet vermek, sınava girmek, imtihana girrmek, vermek, kağıt dağıtmak, vermek, vermek, takdim etmek, sunmak, bahşetmek, belirlemek, sınava girmek, sınava girmek, imtihana girmek, vermek, ihsan etmek, bahşetmek, vermek, gösterimde olmak, sunmak, vermek, vermek, para vermek, vermek, ödemek, (para) vermek, para vermek, para vermek, görev vermek, iş vermek, vermek, bulaştırmak, vermek, vermek, hamile bırakmak, baksana, çocuk doğurmak, doğum yapmak, kötü/eksik yönleri gidermek, göz atmak, kusmak, bir an için görmek, aniden çekmek, ödünç vermek, azarlamak, paylamak, tokat atmak, tokatlamak, sille atmak, rahatlatmak, rahat ettirmek, yeniden şekillendirmek, yeniden biçimlendirmek, harekete geçirmek, motive etmek, tadilat yapmak, oluşturmak, meydana getirmek, rehine vermek, rehin bırakmak, kaşıkla beslemek, dağıtmak, neden olmak, sebep olmak, yol açmak, bedava vermek, aramak, kısa kesmek, tozunu almak, şıklaştırmak, -e göz atmak, izin vermek, müsaade etmek, rıza göstermek, ısırık atmak, hızla sayfalarını çevirmek, asılmak, lakap takmak, ad takmak, öfkesini, vb. birinden çıkarmak, evlenmek, nikâhlanmak, sertçe vurmak, hırpalamak, yapay solunum yaptırmak, kaşıkla yedirmek, peşine düşmek, habercisi olmak, çıkmaza sokmak, tazelemek, bakmak, dinlemek, uymak, rehine vermek, rehine koymak, kiraya vermek, kaşıkla yedirmek, gibi hissedilmek, çekingence bakmak, dinlemek, gammazlamak, neden olmak, yol açmak, yumurtlamak, kireç badanayla beyaza boyamak, badanalamak, karıncalandırmak, doğurmak, dinlemek, beraberinde getirmek, yapmak, güç sağlamak, enerji sağlamak, emir vermek, emretmek, gibi hissedilmek, cevap yazmak, onaylamak, tasdik etmek, iade etmek, teftiş etmek, kulak vermek, çok kötü olmak, canını vermek, canını feda etmek anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
darsi kelimesinin anlamı
vermekverbo transitivo o transitivo pronominale (konser, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Stasera darà un concerto per pianoforte. |
temin etmek, sağlamakverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La stufa fornisce calore all'intera casa. Kalorifer, tüm evin ısınmasını sağlıyor. |
bakmak(essere esposto) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La nostra camera da letto guarda a est. Yatak odamız doğuya bakıyor. |
oynamak(teatro: colloquiale) (gösteri) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Cosa danno a teatro stasera? |
ceza almak, cezaya çarptırılmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Gli hanno dato 10 anni per rapina a mano armata. |
örnek olmak, örnek oluşturmak, örnek teşkil etmek(davranışlarıyla, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Dovresti dare il buon esempio a tuo fratello più piccolo! |
parti vermek, davet vermekverbo transitivo o transitivo pronominale (una festa) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Abbiamo dato una festa per festeggiare la nuova casa. |
sınava girmek, imtihana girrmekverbo transitivo o transitivo pronominale (esami, prove, test) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il mese prossimo faccio l'esame di maturità. |
vermekverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Gli occhiali davano a Brian un'aria sofisticata. |
kağıt dağıtmakverbo transitivo o transitivo pronominale (giochi di carte) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Tutti a turno danno le carte. Kağıtları herkes sırayla dağıtacak. |
vermek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) L'accento britannico della cantante dà un certo fascino al suo canto. |
vermek, takdim etmek, sunmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il premio è stato consegnato dal vincitore dell'anno precedente. |
bahşetmekverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Dacci un segno, o Signore! |
belirlemekverbo transitivo o transitivo pronominale (il ritmo, l'andatura, ecc.) (tempoyu, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il capitano dava il passo nella gara di biciclette. |
sınava girmekverbo transitivo o transitivo pronominale (esami) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Do l'esame di lingua la prossima settimana. |
sınava girmek, imtihana girmekverbo transitivo o transitivo pronominale (esame, test) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Darò l'esame di chimica mercoledì. |
vermek, ihsan etmek, bahşetmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il presidente conferì la medaglia d'onore al soldato. |
vermek(documento) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
gösterimde olmak(film: al cinema) (sinema filmi) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Che film ci sono al cinema questa settimana? |
sunmak(in sacrificio) (adak, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) L'hanno offerto come sacrificio agli dei. |
vermek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Puoi darmi quel libro là, per cortesia? |
vermek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Puoi darmi quel libro? Şu kitabı bana verir misin? |
para vermekverbo transitivo o transitivo pronominale (salario, stipendio) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ti pago cinque dollari se mi dici dove è andato. |
vermekverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Mi puoi dare qualcosa da mangiare? Bana yiyecek bir şeyler verir misin? |
ödemek, (para) vermekverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ti do cinquecento dollari per quella macchina. Bu otomobil için sana beşyüz dolar ödeyeceğim (or: vereceğim). |
para vermekverbo transitivo o transitivo pronominale (birisine) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ti do dieci dollari per quella camicia. |
para vermek(birisine birşey için) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Mio padre mi diede cinque euro per lavargli l'auto. |
görev vermek, iş vermekverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Dopo tre colloqui le hanno dato il lavoro. Girdiği üç tane mülakatın sonucunda, iş ona verildi. |
vermekverbo transitivo o transitivo pronominale (emaneten) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ho dato a loro le chiavi di casa per la settimana. |
bulaştırmak(malattie, ecc.) (hastalık, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Mi ha passato il raffreddore. |
vermek(ceza, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ha dato una punizione a tutta la classe. |
vermek(ilaç, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Quanta aspirina devo darle? |
hamile bırakmakverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) In tre anni di matrimonio suo marito le ha dato due figli maschi. |
baksana
(ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) Guarda, amico! Quella macchina è troppo figa. |
çocuk doğurmak, doğum yapmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
kötü/eksik yönleri gidermek(figurato: rifinire) (mecazlı) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
göz atmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
kusmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Chi ha vomitato sul sedile posteriore? |
bir an için görmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Tom intravedeva il sole attraverso le nuvole. |
aniden çekmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
ödünç vermek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La biblioteca dà i libri in prestito a chi è residente. |
azarlamak, paylamak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Beth rimproverò Amy per essere uscita sotto la pioggia senza un cappotto. |
tokat atmak, tokatlamak, sille atmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Wendy schiaffeggiò Carl quando scoprì che lui l'aveva tradita. |
rahatlatmak, rahat ettirmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Maggie fece del suo meglio per confortare il bambino che piangeva. |
yeniden şekillendirmek, yeniden biçimlendirmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il vasaio ha rimodellato l'argilla e iniziato a modellare una ciotola. |
harekete geçirmek, motive etmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
tadilat yapmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
oluşturmak, meydana getirmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Troppo tempo libero genera comportamenti sbagliati tra gli adolescenti. |
rehine vermek, rehin bırakmak(al banco dei pegni) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Neil aveva una spada samurai, ma l'ha impegnata. |
kaşıkla beslemek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
dağıtmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Alla festa hanno distribuito tramezzini e bevande. |
neden olmak, sebep olmak, yol açmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le sue allergie gli provocarono un attacco d'asma. |
bedava vermek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
aramak(al telefono) (telefonla) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Chiamiamola un attimo e sentiamo quali sono i piani. |
kısa kesmek(gezi, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Abbiamo dovuto interrompere la vacanza quando Jim si è rotto la caviglia. |
tozunu almak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
şıklaştırmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
-e göz atmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
izin vermek, müsaade etmek, rıza göstermek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Può nominare qualcun altro come beneficiario della sua assicurazione sulla vita, ma solo se sua moglie acconsente. |
ısırık atmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Il cane da pastore mordeva i calcagni delle pecore. |
hızla sayfalarını çevirmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
asılmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Anna strattonò le redini del cavallo e si allontanò. |
lakap takmak, ad takmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) I compagni di classe di Patricia la soprannominarono "quattrocchi" perché portava gli occhiali. |
öfkesini, vb. birinden çıkarmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) A volte Linda ha bisogno di sfogare la frustrazione a casa quando ha una brutta giornata al lavoro. |
evlenmek, nikâhlanmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Fu obbligata, contro la sua volontà, a sposare un suo cugino di primo grado. |
sertçe vurmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
hırpalamak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La morte del marito di Michelle l'aveva turbata e invecchiata. |
yapay solunum yaptırmak(respirazione artificiale) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il medico decise di intubare il paziente. |
kaşıkla yedirmek(birisine bir şeyi) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
peşine düşmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) I ragazzi inseguirono il cane dopo che questo era scappato con la palla. |
habercisi olmak(figurato: dare inizio) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
çıkmaza sokmak(rendere la vita difficile) (mecazlı) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ultimamente il lavoro mi sta pesando davvero molto. |
tazelemek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
bakmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La finestra guarda verso il prato. |
dinlemek, uymak(figurativo) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Segue il suo cuore ovunque lo porti. Ne olursa olsun her zaman kalbinin sesini dinler. |
rehine vermek, rehine koymak(dare in pegno) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
kiraya vermek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Tom ha affittato il suo appartamento in centro città quando ha trovato lavoro. |
kaşıkla yedirmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
gibi hissedilmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Inizia a sembrare davvero primavera! |
çekingence bakmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Sbirciò dietro l'angolo per vedere se erano partiti. |
dinlemek(considerare) (öğüt, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Vorrei che ascoltassero la mia proposta. |
gammazlamak(polizia) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) I numeri verdi permettono di denunciare in modo anonimo gli spacciatori. |
neden olmak, yol açmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) L'assassinio dell'arciduca scatenò la guerra. Arşidüke suikast savaşı başlattı. |
yumurtlamak(kurbağa, balık) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Una rana genera migliaia di girini ogni anno. |
kireç badanayla beyaza boyamak, badanalamak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Gli abitanti dell'isola imbiancano le case una volta all'anno. |
karıncalandırmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Questa sciarpa mi gratta il collo. |
doğurmak(çocuk) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
dinlemek(seguire) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ascolta i consigli di tua madre. |
beraberinde getirmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
yapmak(costituire, creare) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Costruì una scala utilizzando degli scarti di legno vecchio. |
güç sağlamak, enerji sağlamak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il vento alimenta il generatore elettrico. Rüzgâr jeneratöre enerji sağlamaktadır. |
emir vermek, emretmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il presidente comandò un attacco al nemico. |
gibi hissedilmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il pavimento sembrava bagnato. |
cevap yazmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Gli ho scritto, spero che risponda presto. |
onaylamak, tasdik etmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il capo ha già approvato la proposta? |
iade etmek(ürün) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Tutto sommato non mi piacciono questi stivali, li restituirò. |
teftiş etmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Non so se ho chiuso la porta a chiave. Puoi controllare? |
kulak vermek(dare importanza) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Il capo ti ascolterà con comprensione se gli poni le tue ragioni con calma. |
çok kötü olmak(figurato) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Devi ripetere l'anno? Deve bruciare parecchio! |
canını vermek, canını feda etmek(vatan için, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
İtalyan öğrenelim
Artık darsi'ün İtalyan içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İtalyan içinde arayabilirsiniz.
darsi ile ilgili kelimeler
İtalyan sözcükleri güncellendi
İtalyan hakkında bilginiz var mı
İtalyan (italiano) bir Roman dilidir ve çoğu İtalya'da yaşayan yaklaşık 70 milyon insan tarafından konuşulmaktadır. İtalyanca Latin alfabesini kullanır. J, K, W, X ve Y harfleri standart İtalyan alfabesinde yoktur, ancak yine de İtalyancadan ödünç alınan kelimelerde görünürler. İtalyanca, 67 milyon kişiyle (AB nüfusunun %15'i) Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan ikinci dildir ve 13.4 milyon AB vatandaşı (%3) tarafından ikinci dil olarak konuşulmaktadır. İtalyanca, Vatikan'ın başlıca çalışma dilidir ve Roma Katolik hiyerarşisinde lingua franca olarak hizmet eder. İtalyanların yayılmasına yardımcı olan önemli bir olay, Napolyon'un 19. yüzyılın başlarında İtalya'yı fethi ve işgaliydi. Bu fetih, birkaç on yıl sonra İtalya'nın birleşmesini teşvik etti ve İtalyan dilinin dilini zorladı. İtalyanca, yalnızca sekreterler, aristokratlar ve İtalyan mahkemeleri arasında değil, aynı zamanda burjuvazi tarafından da kullanılan bir dil haline geldi.