Endonezya içindeki hujan ne anlama geliyor?

Endonezya'deki hujan kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte hujan'ün Endonezya'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

Endonezya içindeki hujan kelimesi yağmur, baran, yağmurlu, Yağmur anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

hujan kelimesinin anlamı

yağmur

noun (0.5 milimetreden büyük su damlaları şeklinde olan yağış.)

Menurut ramalan cuaca, besok siang akan turun hujan.
Hava raporu yarın öğleden sonra yağmur yağacağını söylüyor.

baran

noun

yağmurlu

adjective

Aku belum pernah mengalami musim semi dengan curah hujan sebanyak ini sebelumnya.
Daha önce bu kadar yağmurlu bir ilkbahar görmemiştim.

Yağmur

proper

Hujannya tidak berhenti, dan terus berlanjut hingga seharian penuh.
Yağmur durmadı ve tüm gün boyunca devam etti.

Daha fazla örneğe bakın

Sensor dapat digunakan untuk melihat di tempat gelap, kabut dan hujan.
Karanlık, sis ve yağmurda sensörler kullanılabilir.
Aku berusaha untuk menarik ibu saya keluar dari puing-puing, mengawasinya mati kehabisan darah, sementara semua di sekitar saya, Anda orang hujan turun neraka.
Annemi enkazdan kurtarmaya çalışıyordum kanamadan ölmesini izliyordum etrafımaysa sizinkiler cehennem yağdırıyordu.
" Ini adalah hujan, " aku memprotes, " dan aku... "
Lâzım ", yağmur yağıyor " ve ben... "
Itu artinya hujan.
Yağmur yağıyor.
Pulang sana, sebentar lagi hujan!
Hadi eve, yağmur yağacak.
3 Pada suatu ketika, Allah bertanya kepada Ayub, ”Apakah engkau telah masuk ke dalam gudang-gudang salju, atau apakah engkau melihat bahkan gudang-gudang hujan es, yang aku tahan untuk waktu kesesakan, untuk masa pertempuran dan peperangan?”
3 Tanrı’nın Eyub’a yönelttiği sorulardan biri şuydu: “Karın hazinelerine girdin mi, ve dolunun hazinelerini gördün mü? Ben onları sıkıntı vakti için, cenk ve harp günü için saklamaktayım.”
Mendapat angin hujan, kau lihat.
Muson'un getirdiği bir avantaj var.
Hujan deras yang membanjir pasti akan terjadi, dan kamu, hai, hujan batu, akan turun, dan embusan badai pun akan membuatnya terbelah.
Sel gibi bir yağmur boşanacak. Ey siz, dolu taneleri, gökten yağacaksınız. Sonra bir fırtına kopacak ve onu yaracak.
Alkitab tidak mengatakan apakah hal ini melibatkan bantuan malaikat, hujan meteor yang ditafsirkan sebagai pertanda buruk oleh para penasihat Sisera, atau mungkin prediksi astrologi bagi Sisera yang ternyata salah.
Mukaddes Kitapta bu sözlerle meleklerin yardımı mı, Sisera’nın bilge adamlarının uğursuzluk olarak yorumladığı göktaşı yağmuru mu, yoksa Sisera için bakılan doğru çıkmayan yıldız falları mı kastedilir açıklanmaz.
Kata Ibrani dan Yunani untuk hujan muncul dalam Alkitab lebih dari seratus kali.
Yağmur için kullanılan İbranice ve Yunanca sözcükler Kutsal Kitapta yüzden fazla kez geçer.
Yehuwa dengan baik hati ”membuat mataharinya terbit atas orang-orang yang fasik dan yang baik dan menurunkan hujan atas orang-orang yang adil-benar dan yang tidak adil-benar”.
Yehova iyilikle “güneşini kötülerin ve iyilerin üzerine doğdurur; ve salih olanlar ile olmıyanların üzerine yağmur yağdırır.”
Akan turun hujan.
Yağmur yağacak.
Pada musim itu banyak hujan jatuh di sana dan sungai itu baru saja meluap.
Yılın bu mevsiminde çok yağmur yağdığından birkaç dakika öncesine kadar nehir taşacak kadar kabarmış durumdaydı.
Namun, hujan pun akhirnya datang dengan diterbitkannya Terjemahan Dunia Baru dalam bahasa Tsonga.”
Oysa Tsonga dilinde Yeni Dünya Çevirisi’nin çıkmasıyla ferahlatıcı yağmurlar yağmaya başladı.”
Ketika mereka mengikuti hujan sekitar Serengeti, banyak orang akan melakukan perjalanan lebih dari seribu mil.
Otlar Serengeti'nin çevresindeki yağmurları takip ederken 1500 kilometrenin üzerinde yol kat etmiş olacaklar.
" Saat kesenangan tercurah hujan "
Neşeli yağmur yağınca
Dan, hujan deras terus tercurah tanpa henti —sehingga akhirnya bumi pun terendam, tepat seperti apa yang Yehuwa katakan. —Kejadian 7:16-21.
Yağmur günlerce yağmaya devam etti ve tıpkı Yehova’nın söylemiş olduğu gibi sular yeryüzünü kapladı (Başlangıç 7:16-21).
Anggap saja kita berada di tempat dan di waktu yang tepat pada waktu hujan meteor terakhir.
Son meteor yağmuru sırasında, doğru zamanda doğru yerdeydik diyelim.
Tempat ini bau dan sering hujan.
Burası çok yağmurlu ve çok pis kokuyor.
Hujan es ke kepala.
Şerifim saygılar.
Hanya setelah semua perkembangan inilah, awan dapat menjatuhkan curah hujan ke bumi untuk membentuk arus yang membawa air kembali ke laut.
Ancak bütün bu gelişmeler olduktan sonra, suları denize geri döndüren ırmakları oluşturmak üzere, bulutlar yağmur sularını yeryüzüne damlatır.
Bawalah payung untuk berjaga-jaga kalau hujan.
Yağmur ihtimaline karşı şemsiyeni yanına al.
Ekosistem Kilimanjaro meliputi zona-zona yang berbeda yang dibentuk oleh ketinggian, curah hujan, dan tumbuh-tumbuhan.
Kilimanjaro’nun ekosistemi, yükseklik, yağış miktarı ve bitki örtüsüyle belirlenen farklı bölgelerden oluşur.
Tapi sekarang, sesudah mengalami rasa takut sewaktu hujan angin itu, aku mengerti betapa aku men cintainya.""
Ama bugün fırtınada çektiğim korkudan sonra anladım onu ne çok sevdiğimi.
Sehingga disaat hujan bom mendarat, ia terpecah menjadi sebuah pancuran peluru meriam.
Yani bomba düştüğünde, bir sürü şarapnel halinde parçalanıyor.

Endonezya öğrenelim

Artık hujan'ün Endonezya içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Endonezya içinde arayabilirsiniz.

Endonezya hakkında bilginiz var mı

Endonezyaca, Endonezya'nın resmi dilidir. Endonezya dili, 1945'te Endonezya'nın bağımsızlık ilanıyla resmen tanımlanmış standart bir Malay dilidir. Malayca ve Endonezyaca hâlâ oldukça benzerdir. Endonezya dünyanın en kalabalık dördüncü ülkesidir. Endonezyalıların çoğunluğu, neredeyse %100'lük bir oranla akıcı Endonezyaca konuşur ve bu da onu dünyanın en yaygın konuşulan dillerinden biri haline getirir.