Endonezya içindeki pelukan ne anlama geliyor?

Endonezya'deki pelukan kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte pelukan'ün Endonezya'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

Endonezya içindeki pelukan kelimesi kucak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

pelukan kelimesinin anlamı

kucak

adjective

Apakah benar hanya cinta dan pelukan atau ada hal lain yang mempermainkan keberanian ayah, memberontak untuk bebas kembali?
Yalnızca gülücük ve kucak mı yoksa içinde tekrar özgür olmak için kıvranan başka bir şey mi var?

Daha fazla örneğe bakın

Murid- murid mulai berdatangan, dan kami mulai membuat teknologi- teknologi, karena itulah yang kami perlukan untuk maju dan juga untuk melakukan kerja lapangan.
Böylece öğrenciler akmaya başladı, ve biz teknolojiler geliştirmeye başladık çünkü temel olarak bu aynı zamanda ilerlemek ve gidip saha çalışması yapmak için ihtiyacımız olan şeydi.
Apa yang kau perlukan, Roman?
Ne istiyorsun, Roman?
Ini adalah pelukan hangat saat berada dirumah.
Bu evin bizi sıcak bir şekilde karşılaması.
Tingkat 72 perlukan bantuan.
72. katta yardıma ihtiyaç var.
Semoga kau punya apa yang kita perlukan.
Umuyorum gereken her şey sizde vardır.
Nona Aldrin, berapa kunci yang kau perlukan?
Bayan Aldrin, kaç anahtar istiyorsunuz?
Berikan pelukan dan ciuman untukku.
Onu benim için kucakla ve öp.
Melalui interaksi ini, bayi belajar dasar-dasar percakapan —keterampilan yang bakal ia perlukan seumur hidup.
Bu karşılıklı iletişim bebeğe sohbetin temel ilkelerini öğretir; bebek bu yeteneği tüm yaşamı boyunca kullanacaktır.
Pd waktu mengatur transpor ke dan dr perhimpunan atau pd waktu menyatakan pukul berapa mereka akan sampai di rumah, mereka dr rumah tangga yg terbagi sebaiknya memperhitungkan waktu yg mereka perlukan sebelum dan setelah perhimpunan untuk bergaul, mengambil lektur, dsb.
Bölünmüş ailelerden olanlar ibadetlere getirilip götürülmek için düzenlemeler yaparlarken veya eve dönüş zamanını belirlerlerken, ibadetten önce ve sonra müşareket etmek, yayınlar almak ve başka şeyler yapmak için ihtiyaç duydukları vakti hesaba katmalıdırlar.
Uang yg kita perlukan tak bisa hemat dalam sehari.
Bize gereken para bir günde birikmiyor.
Yang kau perlukan cuma berjalan-jalan beberapa jam, ambil uang kita, dan pulang.
Bütün yapman gereken, bir kaç saatliğine burada takılıp, paranı almak ve eve gitmek.
Selama yang kita perlukan.
Ne kadar gerekirse.
Apa yang kita perlukan adalah rencana
İhtiyacımız olan şey bir plan
PUJIAN —pujian lisan atas tugas yang dikerjakan dengan baik; pernyataan penghargaan atas perilaku yang baik, disertai kasih, pelukan, dan kehangatan mimik wajah.
ÖVGÜ—başarılan bir iş için sözlü övgü; iyi davranışlar için sevgi, sarılma ve yüz ifadelerinde sıcaklık yoluyla takdirin ifade edilmesi.
Pada saat itu.., kau merengkuhku dalam pelukanmu dan menciumku.
İşte o an beni kollarının arasına alıp yürekten öptün.
Sentuhan tangan, senyuman, pelukan, dan pujian mungkin adalah hal kecil, tetapi itu meninggalkan kesan yang mendalam di hati seorang wanita.
Bir dokunuş, bir gülümseme, bir sarılma veya bir iltifat küçük şeyler olabilir, fakat kadın için çok anlamlıdır.
Kau tahu pelukan adalah pilihan obatku.
Uyuşturucu istesem birine sarılırım.
Aku butuh pelukan yang layak.
Bana kocaman sarılman gerek.
Sulit sekali membayangkan kau ada dalam pelukan orang lain kau tidak diwajibkan tidur dengannya untuk alasan kenegaraan.
seni yasal hakkı olmayan birilerinin kollarında düşünme fikri zor geliyor devlet kuralları gereği.
Setiap malam membawa pelukan gelap kesenderian.
Her gece yalnızlığın kara kucaklayışını getirdi.
Sama seperti mengambil anaknya dalam pelukannya lagi.
Yeniden benim kollarımdaydın.
Aku perlukan bantuan kau.
Her neyse yardımına ihtiyacım var.
Orang tua Tia, seorang anak yang memiliki keterbelakangan mental, menyatakan perasaan mereka sebagai berikut, ”Ia mengisi kehidupan kami dengan cinta, kehangatan, kasih sayang, pelukan, dan ciuman.”
Engelli bir çocuk olan Tia’nın ana babası duygularını şöyle dile getiriyor: “Hayatımızı sevgiyle, sıcak duygularla, şefkatle, kucaklaşmalarla ve öpücüklerle doldurdu.”
Sepertinya aku akan senang untuk membawamu ke dalam pelukanku, ada sesuatu yang harus kuminta darimu terlebih dulu.
Seni ne kadar kollarımın arasına almak istesem de önce senden istemem gereken bir şey var.
Kau bertanya, kok bisa seorang wanita seperti Gretchen jatuh ke pelukan pria seperti diri'ku.
Gretchen gibi bir kızın, benim gibi bir eziğe nasıl aşık olduğunu sormuştun.

Endonezya öğrenelim

Artık pelukan'ün Endonezya içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Endonezya içinde arayabilirsiniz.

Endonezya hakkında bilginiz var mı

Endonezyaca, Endonezya'nın resmi dilidir. Endonezya dili, 1945'te Endonezya'nın bağımsızlık ilanıyla resmen tanımlanmış standart bir Malay dilidir. Malayca ve Endonezyaca hâlâ oldukça benzerdir. Endonezya dünyanın en kalabalık dördüncü ülkesidir. Endonezyalıların çoğunluğu, neredeyse %100'lük bir oranla akıcı Endonezyaca konuşur ve bu da onu dünyanın en yaygın konuşulan dillerinden biri haline getirir.