Endonezya içindeki sepatu ne anlama geliyor?

Endonezya'deki sepatu kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte sepatu'ün Endonezya'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

Endonezya içindeki sepatu kelimesi ayakkabı, kundura, pabuç, Ayakkabı anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

sepatu kelimesinin anlamı

ayakkabı

noun

Silakan lepas dan letakkan sepatu di rak sepatu.
Lütfen ayakkabılarını çıkardığın zaman onları ayakkabı kutusuna koy.

kundura

noun

pabuç

noun

Kami melakukan hal ini untuk menyelamatkan sepatu kami karena kalau rusak, tidak ada lagi gantinya.
Bunu pabuçlarımızı eskitmemek için yapıyorduk, çünkü başka pabucumuz yoktu.

Ayakkabı

Silakan lepas dan letakkan sepatu di rak sepatu.
Lütfen ayakkabılarını çıkardığın zaman onları ayakkabı kutusuna koy.

Daha fazla örneğe bakın

Selain itu, berjalan kaki tidak memerlukan pelatihan khusus atau keterampilan atletik —hanya sepasang sepatu yang baik.
Üstelik özel bir eğitim ya da atletik yetenek de gerektirmiyor. Tek lazım olan uygun bir çift ayakkabı.
Aku suka dongeng tentang pangeran yang mencari wanita yang menggunakan sepatu kaca.
Camdan ayakkabı giyen kızı bulamayan prensin hikayesini seviyorum.
Saya kagak tahu tentang lu, tapi gue selalu ingin bercinta di bagian sepatu wanita'.
Seni bilmiyorum ama ben her zaman kadın ayakkabıları reyonunda aşk yapmak istemişimdir.
Kau mencoba berjalan dengan sepatuku dan melihat bagaimana indahnya dunia yang terlihat.
Benim yeri geç de, dünyanın ne kadar hoş göründüğüne bak.
Aku masih merasa seolah kepalaku adalah bola boling, tapi kurasa aku takkan muntah di sepatu lagi.
Kafam hâlâ bowling topu gibi ama bu konuda daha fazla konuşmayacağım.
Ratusan pedagang berderet di jalanan dengan tumpukan barang dagangan mereka: cabai merah dan hijau, keranjang tomat matang, tumpukan okra, dan juga radio, payung, sabun, rambut palsu, peralatan masak, serta tumpukan sepatu dan pakaian bekas.
Sokaklara yüzlerce tezgâh dizilmiş ve satıcılar mallarının başında duruyorlar: küme halinde kırmızı ve yeşil biberler, sepet sepet domatesler, yığın yığın bamyalar; bunların yanında radyolar, şemsiyeler, sabunlar, peruklar, kap kacak ve bir yığın ikinci el ayakkabı ve giysi.
Kau tahu, saya biasanya berpikir lebih baik dengan sepatu saya, jadi...
Ayağımda ayakkabılarım varken... kafam daha iyi çalışır o yüzden...
Lihat sepatunya!
Ayakkabılarına bak.
Aku sudah melepas sepatuku.
Ayakkabılarımı çıkardım.
Sepatu?
Krampon?
Saat saya merenungkan pertanyaan ini, saya menemukan legenda kota ini mengenai Ernest Hemingway, yang tampaknya mengatakan bahwa 6 kata ini: "Dijual, sepatu bayi, tidak pernah dipakai," adalah novel terbaik yang pernah dia tulis.
Bu soru üzerinde kafa yorarken Ernest Hemingway hakkında bir şehir efsanesine denk geldim, Hemingway iddiaya göre buradaki bu altı kelimenin: "Satılık: bebek ayakkabısı, hiç giyilmedi," yazmış olduğu en iyi roman olduğunu söylemiş.
Ambilkan sepatuku.
Ayakkabımı al.
Jejak dalam foto ini, dan telapak sepatu kamu.
Resimdeki ayak izi ve senin ayakkabının tabanı.
Ayah telah menginginkan sepatu itu untuk waktu yang lama, bukan begitu?
Uzun zamandır babanın bu çizmelerde gözü vardı değil mi?
Ada malam liga untuk orang kerdil, dan mereka akan ambil semua sepatu kecil kalau sampai lebih dulu.
Minikler ligi var ve önce onlar gelirse, bütün küçük numara ayakkabıları önce onlar alır.
Bagaimana jika setiap ada yang membeli sepatu ini saya berikan yang persis sama ke seseorang yang tidak punya sepatu?
" Bu ayakkabılardan her bir çift alındığında aynı çiftten bir tane de hiç ayakkabısı olmayan birine versem n'olur? "
Sekarang Yesaya berbicara tentang perlengkapan tentara yang sama sekali dimusnahkan api, ”Setiap sepatu bot dari orang yang menjejakkan kaki dengan getaran dan mantel yang bergulingan dalam darah akan dibakar sebagai makanan api.”
İşaya şimdi askeri donanımın ateşle tamamen yok edileceğini söylüyor: “Savaşta giyilen çizmeleri ve kana bulanmış giysileri yakılacak, ateşe yem olacak.”
Kau melepaskan sepatumu yang kami tak memintamu melepasnya, di lorong tanpa penerangan karena kami sedang memasak makan malam kalian.
Senden çıkartmanı istemediğimiz ayakkabılarını, size akşam yemeği pişirdiğimiz için ışıklandırmayı ihmal ettiğimiz koridorda çıkarttın.
Kau kehilangan sepatu?
Ayakkabını kaybetmiş olabilir misin?
Apa ada yg lain di sepatumu?
Diğer çizmende ne var?
Aku dikikis dan dibuang lalu menempel di sepatu yang menjatuhkanku di sini.
Sonra oradan kazındım ve atıldım anında bir ayakkabının altına yapıştım, o da beni buraya getirdi.
Aku mencari sepatuku!
Ayakkabımı arıyorum!
Tetapi seorang pria pada gelandangan melihat begitu banyak gemuruh sepatu botnya.
Ama serseri bir beyefendi onun çizme gibi gürleyen bir sürü görür.
Ini untuk memperbaiki sepatumu.
Bu çizmelerini düzelttirir.
Bukannya Kamu yang bilang kalau Julia Roberts berjualan sepatu di New York sebelum dia berhasil?
Julia Roberts'ın ünlü olmadan önce New York'ta ayakkabı sattığını söylememiş miydin?

Endonezya öğrenelim

Artık sepatu'ün Endonezya içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Endonezya içinde arayabilirsiniz.

Endonezya hakkında bilginiz var mı

Endonezyaca, Endonezya'nın resmi dilidir. Endonezya dili, 1945'te Endonezya'nın bağımsızlık ilanıyla resmen tanımlanmış standart bir Malay dilidir. Malayca ve Endonezyaca hâlâ oldukça benzerdir. Endonezya dünyanın en kalabalık dördüncü ülkesidir. Endonezyalıların çoğunluğu, neredeyse %100'lük bir oranla akıcı Endonezyaca konuşur ve bu da onu dünyanın en yaygın konuşulan dillerinden biri haline getirir.