Fransızca içindeki demande ne anlama geliyor?
Fransızca'deki demande kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte demande'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki demande kelimesi revaçta, dilekçe, istek, talep, istek, talep, istem, talep, talep, rica, istem, istek, dilek, rica, talep, şartname, başvuru, müracaat, bilgi istemi, evlenme teklifi, başvuru formu, müracaat formu, evlenme teklifi, evlilik teklifi, talep, istek, rica, talep, resmi istek, talep, talep, ödeme talebi, yalvarış, yalvarma, teklif, öneri, rica, talep, istek, (gerçekleşmesi arzu edilen şey) temenni, dua, istemek, talep etmek, rica etmek, gerektirmek, için yalvarmak, talep etmek, sormak, istemek, yardım istemek, yardım talep etmek, kağıt istemek, sormak, talep etmek, istemek, emretmek, gerektirmek, icap ettirmek, başvurmak, müracaat etmek, ihtiyacı olmak, gereksinimi olmak, savunmak, iddia etmek, ileri sürmek, dava açmak, talep üzerine, talep üzerine, özür dilerim, haksız talep, yoğun talep/istek, arz talep, arz ve talep, evlenme teklifinde bulunmak, evlenme teklif etmek, sormak, istenmemiş, talep, istek, talep etmek, rica etmek, sıkıştıma, talepte bulunmak, evlenme teklif etmek, dilekçe vermek, dilekçe vermek, evlenme teklif etmek, evlenme teklifinde bulunmak, başvurmak, başvuruda bulunmak, arayan, talep edilen, talep, istek, durdurma, hafifletici sebepler talebi anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
demande kelimesinin anlamı
revaçtaadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Les logements bon marché sont toujours très demandés ici. |
dilekçenom féminin (pétition écrite) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La demande a été transmise au président de la société pour signature. |
istek, talepnom féminin (souhait) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La demande pour une plus grande démocratie fut ignorée. |
istek, talep, istem
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) İşçiler, istekleri yerine getirilmediği takdirde greve gidecekleri tehdidinde bulundular. |
talepnom féminin (Économie) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La demande pour les nouvelles voitures a fait un bond de 15 %. Yeni arabalara olan talep %15 oranında arttı. |
talep, rica, istemnom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La demande a été refusée pour manque de fonds. |
istek, dilek, rica, talepnom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Sur quoi porte sa demande ? Un stylo et du papier ? Donnez-les lui. İsteği nedir? Kağıt kalem mi? Hemen verin. |
şartname
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
başvuru, müracaat(à un prêt,...) (kredi, iş, vb.) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Sa demande d'emprunt a été rejetée. Kredi başvurusu reddedildi. |
bilgi istemi
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Kyle a soumis une demande à la réception. |
evlenme teklifinom féminin (en mariage) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Je l'aime vraiment, alors j'accepterai sa demande en mariage lorsqu'il me la proposera. |
başvuru formu, müracaat formunom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Avez-vous rempli votre demande pour ce travail ? İşe başvuru formunu doldurdunuz mu? |
evlenme teklifi, evlilik teklifinom féminin (démarche solennelle : mariage) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il s'est agenouillé et lui a fait sa demande en mariage. |
talep, istek(Droit) (hukuk) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le juge refusa la demande du plaignant pour un sursis des procédures. |
rica, talep(mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Gareth fit appel à leur clémence, en vain. |
resmi istek, talep(ordre, refus impossible) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
talep, ödeme talebi
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le conducteur a rempli une déclaration d'assurance. Sürücü sigorta ödemesi talebinde bulundu. |
yalvarış, yalvarma
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
teklif, öneri(mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
rica, talep, isteknom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'association caritative devait s'enregistrer auprès de l'État avant de faire une demande de financement. |
(gerçekleşmesi arzu edilen şey) temenni, duanom féminin (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Wendy espérait que sa prière de trouver un bon emploi serait exaucée. |
istemek, talep etmek, rica etmekverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Elle a demandé (or: sollicité) plus de temps pour terminer son rapport. Raporu bitirmek için sürenin uzatılmasını rica etti. |
gerektirmekverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Cette tâche exige un niveau élevé de concentration. |
için yalvarmakverbe transitif (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
talep etmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le sénateur a demandé une enquête complémentaire. |
sormak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Fred a demandé si Larry avait le temps de l'aider à déménager ce week-end. Lucie a demandé quand le prochain train pour King's Cross partirait. |
istemekverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le policier a demandé mon permis et ma carte grise. |
yardım istemek, yardım talep etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Elle a demandé son aide. |
kağıt istemekverbe transitif (une carte à jouer) (iskambil) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) C'est mon tour et je vais demander une carte. |
sormakverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Permettez-moi de vous demander ceci : comment les oiseaux ont-ils évolué ? |
talep etmek, istemek(requérir la présence) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Je te veux ici à neuf heures ce soir. |
emretmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La reine demandait à ses sujets de faire la révérence. Kraliçe, tebaasının önünde eğilmesini emretti. |
gerektirmek, icap ettirmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
başvurmak, müracaat etmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Thomas a fait une demande de carte de crédit. Kredi kartı almak için başvurdu. |
ihtiyacı olmak, gereksinimi olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Vücudumuzun, düzenli aralıklarla yemeğe ihtiyacı vardır. |
savunmak, iddia etmek, ileri sürmek(birşeyi) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le principal a plaidé en faveur de l'augmentation du nombre de professeurs au dernier conseil. Okul müdürü daha fazla öğretmene ihtiyaç duyulduğunu savundu. |
dava açmak(d'adoption) (boşanma, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
talep üzerinelocution adverbiale (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
talep üzerineadverbe (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Tous ces renseignements sont disponibles sur demande. |
özür dilerim
(ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) Je suis désolé, j'ai fait une erreur. |
haksız talepnom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Je vous prie de ne plus faire subir vos demandes importunes à notre famille. |
yoğun talep/isteknom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il y une forte demande pour ces voitures plus petites, monsieur. |
arz talep, arz ve talep(ekonomi) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
evlenme teklifinde bulunmak, evlenme teklif etmeklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Quand est-ce qu'il va lui faire sa demande ? Ça fait longtemps qu'ils sortent ensemble. |
sormak(adresi, saati, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Un homme m'a arrêté dans la rue pour me demander l'heure. |
istenmemişlocution adjectivale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
talep, istek
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Sa requête (or: demande) de droit à la propriété a été rejetée. |
talep etmek, rica etmek(Droit) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Vous devriez déposer une demande d'ordonnance de protection auprès du tribunal. |
sıkıştımanom féminin (borçlu kimseyi) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
talepte bulunmaklocution verbale (Droit) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) L'avocat a déposé une demande officielle de grâce auprès du président. |
evlenme teklif etmeklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Robert a acheté une bague à Sophie. Je crois qu'il a l'intention de faire sa demande en mariage. |
dilekçe vermek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Les parents ont adressé une pétition au directeur pour annuler l'assemblée. |
dilekçe vermek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Les citoyens étaient contre le plan local d'urbanisme et ont donc intenté une action. |
evlenme teklif etmek, evlenme teklifinde bulunmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il m'a demandé en mariage sur la plage à minuit. |
başvurmak, başvuruda bulunmak(emploi critiqué) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Cathy a postulé à trois universités mais aucune ne l'a acceptée. |
arayan(telefon) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Qui est à l'appareil ? |
talep edilenlocution adjectivale (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La chorale se produit actuellement à la demande de la reine. |
talep, isteknom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il y a peu de demande pour des réparations de machines à écrire de nos jours. Bu günlerde daktilo tamirine olan talep oldukça azdır. |
durdurma
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le visiteur devait donner le mot de passe du jour en réponse à la demande du garde. |
hafifletici sebepler talebinom féminin (hukuk) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
Fransızca öğrenelim
Artık demande'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
demande ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.