Fransızca içindeki éloigné ne anlama geliyor?
Fransızca'deki éloigné kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte éloigné'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki éloigné kelimesi uzaklaştırmak, uzaklaştırmak, uzak tutmak, uzaklaştırmak, uzaklaştırmak, geriye itmek, geri döndürmek, uzak tutmak, uzaklaştırmak, uzaklaştırmak, -i uzak tutmak, dıştaki, dışarıdaki, uzak, uzaktan (akraba), uzak, uzaktan, derece, kademe, ayrı, uzak, uzak, ırak, uzak, geri çekilmek, -den ayrılmak, geri çekilmek, çekilmek, kaybolmak, uzaklaşmak, arabayla ayrılmak, yürüyüp gitmek, uzaklaşmak, geri çekilmek, uzak düşmek, ayrı düşmek, kalkmak, konudan ayrılmak/sapmak, yakınında durmak, -den uzaklaşmak, ayrılmak, uzaklaşmak, yavaş yavaş kopmak, uzaklaşmak, uzaklaşmak/yabancılaşmak, uzaklaşmak, uzağına koymak, konudan uzaklaşmak/ayrılmak, sapmak, farklı bir yol izlemek, kalmak, -den ayrılmak, dışına çıkmak, uzağa, ayrılmak, sapmak, uzak tutmak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
éloigné kelimesinin anlamı
uzaklaştırmakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Qu'est-ce qui t'a éloigné de ta ville natale ? |
uzaklaştırmak, uzak tutmakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le comportement cruel de Sara l'a éloignée de ses pairs. |
uzaklaştırmakverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La mère a éloigné le verre pour le mettre hors de portée de l'enfant. |
uzaklaştırmakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La personnalité difficile de Tim a fini par éloigner sa femme. |
geriye itmekverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
geri döndürmekverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Éloigner le bétail de la barrière cassée a été difficile. |
uzak tutmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
uzaklaştırmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ce spray aidera à éloigner les moustiques. |
uzaklaştırmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Son mauvais caractère l'a repoussé (or: fait partir). |
-i uzak tutmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
dıştaki, dışarıdakiadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Les planètes les plus éloignées de notre système solaire sont Jupiter, Saturne, Uranus et Neptune. |
uzak, uzaktan (akraba)adjectif (cousin,...) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Une cousine éloignée vient juste de m'écrire pour savoir si elle pouvait me rendre visite. |
uzak, uzaktanadjectif (figuré : peu apparenté) (akraba) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Le président est un cousin éloigné. |
derece, kademeadjectif (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le plus vieux manuscrit existant de Beowolf est une copie, éloigné de l'original. |
ayrı
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Ils ont vécu séparément pendant des années : elle à Madrid et lui à Washington. |
uzak
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
uzak, ırakadjectif (yer) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Ils arrivent d'un pays lointain (or: éloigné). |
uzak(dans le temps) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) L'égalité entre les sexes est encore lointaine. Kadın erkek eşitliği hâlâ çok uzak görünüyor. |
geri çekilmekverbe pronominal (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
-den ayrılmakverbe pronominal (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
geri çekilmek, çekilmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) La crue a assez reculé pour permettre aux résidents de rentrer chez eux. |
kaybolmakverbe pronominal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ne t'éloigne pas. Reste près du groupe. |
uzaklaşmakverbe pronominal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il a mis le moteur en marche et s'est éloigné de l'autoroute. |
arabayla ayrılmakverbe pronominal (en voiture) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Je l'ai regardé s'éloigner, sachant que je ne le reverrai plus jamais. |
yürüyüp gitmekverbe pronominal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Elle ne répondit rien et s'éloigna vers les collines. |
uzaklaşmakverbe pronominal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) L'officier de police nous a dit de nous éloigner du véhicule. // Éloigne-toi vite de ce serpent à sonnette. Il est prêt à attaquer. |
geri çekilmekverbe pronominal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) J'ai dû m'éloigner du feu, la chaleur était trop forte. |
uzak düşmek, ayrı düşmekverbe pronominal (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Parfois, un mari et sa femme s'éloignent jusqu'à ce qu'ils finissent par divorcer. |
kalkmak(véhicule) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
konudan ayrılmak/sapmak(conversation) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le groupe d'amis parlaient de politique mais on ne sait pas comment, la conversation avait dévié et ils parlaient maintenant de football. |
yakınında durmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Reste près de moi au concert. Je ne veux pas que tu te perdes. |
-den uzaklaşmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Alice s'écarta de la poubelle quand elle en sentit la mauvaise odeur. |
ayrılmak, uzaklaşmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le petit garçon s'était éloigné de chez lui et était perdu. |
yavaş yavaş kopmakverbe pronominal (fig) (arkadaşlık ilişkisi) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Nous étions proches au lycée mais nous nous sommes éloignés (l'un de l'autre) au fil des ans. |
uzaklaşmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) J'ai essayé de m'éloigner lentement de l'ivrogne dans l'autobus. |
uzaklaşmak/yabancılaşmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Les enfants s'éloignent peu à peu de leurs parents pour forger leur propre identité. |
uzaklaşmakverbe pronominal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Éloigne-toi du bord de cette falaise : elle pourrait s'effriter. |
uzağına koymak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La mère éloigna le verre des mains de l'enfant. |
konudan uzaklaşmak/ayrılmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le professeur était censé parler de philosophie mais il n'arrêtait pas de s'éloigner du sujet pour parler d'autres choses. |
sapmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Jan a décidé de s'écarter du chemin et de marcher sur la plage. |
farklı bir yol izlemek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ce chemin s'éloigne de l'autre après l'église. |
kalmaklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
-den ayrılmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ça fait du bien de quitter Londres de temps en temps. |
dışına çıkmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le chef s'est écarté de la recette traditionnelle en ajoutant d'autres ingrédients. |
uzağaverbe pronominal (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Dans ton devoir, essaie de ne pas t'éloigner du sujet principal. Yazınızda ana temadan fazla uzağa gitmemeye dikkat edin. |
ayrılmak(d'un sujet) (konudan, vb.) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
sapmak(figuré) (konudan, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le professeur distrait s'écartait souvent de son sujet. |
uzak tutmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) On a conseillé au candidat de prendre ses distances vis-à-vis de son ex-femme. |
Fransızca öğrenelim
Artık éloigné'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
éloigné ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.