Fransızca içindeki porté ne anlama geliyor?
Fransızca'deki porté kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte porté'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki porté kelimesi kapı, (havaalanı) kapı, (kayak sporu) kapı, kürek çekiş, şehir duvarı, sur, sinyal devresi, bir tür dans hareketi, geçit, mantık geçidi, giriş yeri, ile taşınan, kapı, giriş, giriş yeri, giriş, bildirilen, belirtilen, yol, takmak, taşımak, takmak, yanında taşımak, yayılmak, taşımak, üzerinde taşımak, taşımak, göstermek, adını taşımak, ismini taşımak, çekmek, göndermek, taşımak, taşımak, giymek, giymek, ileri götürmek, şikayette bulunmak, (başarıya giden, vb.) yol, geçit, tutacak, tutan şey, sehpa, yazı panosu, pano, (erkek) sözcü/temsilci, konuşmacı, sözcü, uğursuzluk, megafon, bayan sözcü, uçak gemisi, uğur getirdiğine inanılan şey, uğur tılsımı, jartiyer, Fransız penceresi, anahtarlık, bardaklık, şans getirdiğine inanılan şey, bebek taşıma çantası, kanguru, uğurlu, uğursuz kimse/şey, askı, sarkan şey, sözcü, bayan cüzdanı, işten atmak, işten kovmak/çıkarmak, işine son vermek, iyi eğitimli, okumuş, küçük cüzdan/kartvizitlik, kartvizit cüzdanı, şişe sehpası, cam plaka, lam, kayıp, şemsiye askılığı, askılık, memur, bozuk para cüzdanı, bayan cüzdanı, evrak çantası, kapanmak, atmak, kovmak, eleştiren, kusur bulan, tenkitçi, gözlüklü, görev sırasında kaybolan, kayıp, taşıyan, taşıyıcı, nakliyeci, (kapı kapı dolaşıp) oy toplamaya çalışma, oy avcılığı, kapı tokmağı, kapı kolu, giyen kişi, kapı basamağı, baraj kapağı, burç taşı, arka kapı, açık kapı politikası, giriş kapısı, para kemeri, çıkış kapısı, anahtarlık, sürme kapı, döner kapı anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
porté kelimesinin anlamı
kapınom féminin (pièce, bâtiment) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il a ouvert la porte puis est rentré dans la pièce. Kapıyı açarak odadan içeri girdi. |
(havaalanı) kapınom féminin (aéroport) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) John est allé à la mauvaise porte et a raté son vol. |
(kayak sporu) kapınom féminin (Ski) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le skieur a raté deux portes durant la course. |
kürek çekiş(Sports de pagaie) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Fred a dû ajuster sa porte pour que la course soit équitable. |
şehir duvarı, surnom féminin (d'une muraille) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La porte de la muraille de la ville fermait au coucher du soleil. |
sinyal devresinom féminin (Électronique) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
bir tür dans hareketinom masculin (Danse) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
geçit, mantık geçidinom féminin (Électronique) (elektronik) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
giriş yerinom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les touristes sont entrés dans le château par l'entrée principale. |
ile taşınanadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
kapı, giriş
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
giriş yeri, giriş(figuré) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Istanbul est à la porte de l'Europe |
bildirilen, belirtilen
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
yol(figuré) (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) J'espère que ce travail sera pour toi une passerelle vers une grande carrière dans la mode. |
takmakverbe transitif (des vêtements) (kravat, şapka, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Tout le monde porte des jeans de nos jours. |
taşımak(bir şeyi) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Pourriez-vous porter cette table de la cuisine à la salle à manger ? |
takmakverbe transitif (des accessoires) (kol saati, takı, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le mari et la femme portent des alliances. İkisi de alyanslarını takmışlar. |
yanında taşımakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il porte toujours un couteau pour se protéger. |
yayılmakverbe intransitif (son) (ses) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Les voix portent loin dans ce canyon. |
taşımakverbe transitif (transporter) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Je porte mon fils sur mes épaules. |
üzerinde taşımakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Les étudiants portent tous des sacs à dos. |
taşımak(silah, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Attention, il porte un flingue ! |
göstermek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
adını taşımak, ismini taşımakverbe transitif (un nom, un titre) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il porte le nom de son père. |
çekmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Paul tira un cerf qu'il avait abattu jusqu'à son camion. |
göndermek(une passe) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Pendant le match, il a effectué plusieurs passes difficiles. |
taşımak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Johnny porta les sacs de sa voisine âgée jusqu'en haut des escaliers. |
taşımakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le mulet dut porter (or: transporter) le chargement jusqu'au camp. |
giymekverbe transitif (des chaussures) (ayakkabı) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Quelles chaussures devrais-je porter (or: mettre) ? |
giymekverbe transitif (des vêtements) (giysi) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Amanda porte (or: met) du noir la plupart du temps. |
ileri götürmekverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Nous ne voulons pas porter (or: pousser) les choses trop loin. |
şikayette bulunmakverbe transitif (plainte) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Tina a porté plainte auprès des ressources humaines. |
(başarıya giden, vb.) yol(figuré) (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Kelly voyait l'éducation comme une porte ouverte sur une vie meilleure. |
geçit(Géographie, figuré) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) St. Louis constitue la porte de l'Ouest américain. |
tutacak, tutan şey
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
sehpa
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
yazı panosu, pano
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) J'ai toujours une liste de choses à faire sur mon porte-bloc. |
(erkek) sözcü/temsilcinom masculin invariable (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Un porte-parole du gouvernement doit s'exprimer plus tard dans la journée. |
konuşmacı, sözcü
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Chaque équipe doit désigner un porte-parole. |
uğursuzluknom masculin invariable (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
megafon
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
bayan sözcü
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
uçak gemisinom masculin invariable (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le pilote a posé l'avion sur le pont du porte-avions. |
uğur getirdiğine inanılan şey, uğur tılsımınom masculin invariable (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Beaucoup de personnes ont toujours une patte de lapin ou un trèfle à quatre feuilles sur eux comme porte-bonheur. |
jartiyernom masculin invariable (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
Fransız penceresinom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
anahtarlıknom masculin invariable (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) J'ai acheté comme souvenir pour mon père un porte-clés de Paris. |
bardaklıknom masculin (otomobil) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ma voiture a deux porte-gobelets. |
şans getirdiğine inanılan şeynom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
bebek taşıma çantası, kangurunom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
uğurlu(objet, nombre, chiffre) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) C'est ma pièce porte-bonheur. |
uğursuz kimse/şeynom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Amy a dit à Tom : « Cet objet bizarre que tu as trouvé est un porte-malheur. Tu dois t'en débarrasser. » |
askı
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Peux-tu prendre une casserole sur l'étagère et me la passer, s'il te plaît ? |
sarkan şey
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
sözcünom masculin et féminin (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Depuis quand es-tu porte-parole pour le Parti républicain ? |
bayan cüzdanı
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Un portefeuille de bonne facture dispose de compartiments séparés pour les pièces et les billets, ainsi que de beaucoup de place pour les cartes bancaires. |
işten atmak, işten kovmak/çıkarmak, işine son vermek(un employé) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le patron a renvoyé Edward parce qu'il était toujours en retard. |
iyi eğitimli, okumuş(kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Ma tante est très littéraire : elle a toujours cité Shakespeare. |
küçük cüzdan/kartvizitliknom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) J'ai offert à mon père un porte-cartes plaqué or pour son anniversaire. |
kartvizit cüzdanınom masculin invariable (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le gentleman m'a tendu une carte de visite de son joli porte-cartes en argent. |
şişe sehpasınom masculin (bar) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
cam plaka, lam(de microscope) (mikroskop) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le scientifique plaça la lame contenant l'échantillon sous la lentille du microscope. |
kayıp
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) On n'a jamais revu le soldat disparu. |
şemsiye askılığınom masculin invariable (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) De nombreux magasins disposent d'un porte-parapluies. |
askılıknom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Je viens d'acheter un ancien porte-chapeau. |
memur(Congrès américain) (getir götür işleri yapan) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'huissier du sénateur s'occupait des tâches quotidiennes. |
bozuk para cüzdanı
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
bayan cüzdanınom masculin invariable (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Rachel a sorti son porte-monnaie pour payer l'addition. |
evrak çantasınom masculin invariable (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La femme d'affaires a oublié son porte-documents dans un taxi. |
kapanmak(cesser son activité) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Mon restaurant préféré a fermé. |
atmak, kovmak(familier) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Les joueurs de football ont été virés du club pour avoir déclenché une bagarre. |
eleştiren, kusur bulan, tenkitçi(kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Je ne lui dis rien car elle semble toujours prompte à critiquer les autres. |
gözlüklü
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
görev sırasında kaybolan, kayıp(soldat) (asker) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
taşıyan, taşıyıcı, nakliyeci(personne) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
(kapı kapı dolaşıp) oy toplamaya çalışma, oy avcılığı
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Des centaines de stagiaires ont été embauchés pour faire du démarchage électorale avant les élections. |
kapı tokmağı, kapı kolu
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
giyen kişi
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
kapı basamağı
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
baraj kapağınom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
burç taşınom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
arka kapınom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Dans cette maison, la porte de derrière donne directement sur la cuisine. |
açık kapı politikasınom féminin (Politique) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Mon chef pratique la politique de la porte ouverte : il veut que ses employés soient à l'aise et viennent lui parler à tout moment. |
giriş kapısı
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Normalement, les membres de ma famille utilisent la porte de la cuisine, mais nous préférons faire entrer les invités par la porte d'entrée. |
para kemeri
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
çıkış kapısınom féminin (havaalanı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le numéro de la porte d'embarquement sera donné 30 minutes avant le départ. |
anahtarlıknom masculin invariable (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
sürme kapınom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
döner kapınom féminin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
Fransızca öğrenelim
Artık porté'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
porté ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.